Şu gördüğün minik ada benim. Gökyüzündeki bütün takım yıldızları benim için yanıp sönüyor. Canımın istediğini yapabilecek kadar özgürüm. Bu beden benim ve onu istediğim gibi kullanabilirim. Savaşmak bana göre değil, hele hele bir insanı kırmak hiç bana göre değil. O kadar uzun kanatlarım var ki, gitmek istediğim her yere uçabilirim. Bu hayat benim. Her nefes alışverişimin tadına varmak, yağmurun beni üşütürcesine yağışını izlemek, yorgunluktan bitkin düştüğümde kalp atışlarımın göğüs kafesimin aşağı yukarı oynamasını telaşlı gözlerle izlemek istiyorum. Ama bugün hayatım birden değişti. İlk önce sırtıma, ‘Bunlar senin gelişmen için gerekli’ deyip taşıyabileceğimden daha fazla kitap ve sorumluluk yüklediler. Hepsini okuyup öğrenmem gerekiyormuş. Ne için olduğunu sorduğumda ise ‘Sus cevap verme’ diye azarladılar. Yıllarca neye hizmet olduğunu anlamadığım bilgileri beynime yükleyip durdular. Ta ki, yıllarımın nereye gittiğini anlayacak yaşa gelinceye kadar. Pegasusları dahi kıskandıracak kadar güzel kanatlarım vardı ama onları kullanmama asla müsaade etmediler. Bir gün iş dediler kanadımdan bir tomar kopardılar. Bir gün aş dediler diğer kanadımdan bir tomar daha kopardılar. Bunlar senin görev listen deyip boynuma çelikten yapılmış iri bir tasma geçirdiler. Yıllar önce canımın istediği yere giderken şimdi boynuma geçirilen tasmanın bana müsaade ettiği birkaç kilometrenin dışına dahi çıkamıyorum. Yıllar üzerimden geçtikte kanatlarımdaki o eşsiz güç cevheri yavaş yavaş eridi. Şimdilerde küçük şeylerle mutlu olmasını, “Azıcık aşım kaygısız başım” sözüne layık bir hayatın bana sunduklarıyla nasıl yaşanacağını biliyorum. O kadar çok sorumluğum var ki, ne çok uzaklara uçabilecek gücüm ne de canımın istediğini yapabilecek kadar cesaretim var. Ödenmesi gereken onlarca fatura varken, yapılması gereken o kadar çok sorumluluk dururken nasıl olurda her şeyi bir kenara bırakıp eski günlerime döneyim. Artık kendime ait bir hayatım yok ki. Benim hayatım, ev sahibimin insafıyla patronumun bitmek bilmeyen istekleri arasına sıkışmış minik bir yürekten ibaret. Evet benim hayatım işim ile evim arasına sığabilecek kadar küçük. Çırpınacak kadar ufak bir gücüm olsa da, o da birbirini ardına gelen vergilerin ağırlığı altında ezilip kalıyor. Yerimden kıpırdayamıyorum ki bana ait bir hayatım olsun. Yıllar önce birileri istedi diye başlayan ve beni belli bir noktaya sabitleyen sorumluluk zincirlerine bağlı yaşıyorum şimdi. Benim kendime ait bir hayatım yok artık. Kanatlarım yere iyice sabitlenmiş, boynumu kıpırdatamayacak kadar sıkı bir tasmadan ibaret hayatım. Bana ait olmayan bir hayatı yaşamak zorunda bırakıldım. Eğer sizi taşıyabilecek kadar güçlü kanatlarınız varsa, ve canınız ne istiyorsa onu yapabilecek kadar da cesaretiniz varsa hiçbir şeyi beklemeyin. Size ait olmayan bir hayatı yaşamak zorunda kalmayın. Kanatlarınız her zaman engin olsun, başınız gökyüzüne değecek kadar dik dursun. Her şeyin değil sadece kendinizin esiri olun.
Yasal Uyarı: Bu eserin bütün telif hakları Adem Eyüpoğlu´na aittir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince İzin alınmadan kullanılması ve yayımlanması yasaktır