Türkiye'de son 10 yılda pek çok değişim yaşandı özellikle 1999'da uzunca bir aradan sonra rahmetli Ecevit üçlü bir koalisyon hükümeti oluşturarak(Dsp,Mhp,Anap)Başbakanlık koltuğuna oturmuştu.Başbakan yardımcılığını ise Bahçeli ve Yılmaz almıştı.Koalisyon hükümetlerine alışık olan ülkede 'Karaoğlan' rüzgarı esiyordu...Kıbrıs barış harekatı ile ülke insanının gönlünde taht kuran ecevit 50 yıllık ''dost müttefik'' ABD ile sorunlar yaşamış ama yinede kararlılığından vazgeçmeyerek ülke insanının kalbine bir kez daha kazanmıştı..O dönemde elbette Abd'nin Ecevit ile ilgili bir takım endişeleri olacaktı 30 yıl önce amrikaya kafa tutan Ecevit müttefik bir devletin başbakanı olmuştu hele birde koalisyonda ülkedeki milliyetçilerin lideri konumundaki bahçelide varken amerikanın BOP projesini nasıl sürdürüleceği konuşuluyordu beyazsarayda.Bundan sonrası zaten kaostu Amerika önce Öcalan'ı kendi elleri ile Türkiye'ye yerleştirmiş ve İdamı kaldırtmıştı şimdi diyeceksinizki 'efendim olurmu öle bizim istihbaratçıarımız buldu ve türkiye'ye getirdi' evet doğru bizim istihbaratçılarımız getirdi.. kenya'da zaten yakalnmıştı öcalan cıa'cılar ve mosad'cılar tarafından üstelik kenyaya'da yunanistan pasaportu ile giriş yapmıştı.Abd ilerideki planlarını işleve çoktan sokmuştu idamı kaldırıp terörist başını idam sehpasından kurtaran abd bugün yol haritası çizdirerek türkiye'yi bir şekilde terörist başı ile muhatap kılmıştır.O dönemde yine ekonomimizde derin çöküşler başlamış gecelik faizler %1000 seviyelerine çıkmış ve ülke jargonuna 'offshor'' diye birkelime eklenmiştir..Onlarca banka hortumlanarak ekonomi iflasın eşiğine getirilmiştir..Buda tabi yine Amerikan sermayesi ile yapılmıştır yabancı sermayeye verilen yüklü faizler ile tahvil satışı yapan ülkemiz bir gecede hisse sahiplerinin paralarını çekmeye başlaması ile derinn bir krizin içine girmiştir.. Hepimizin 'Anayasa kitabı fırlattı kriz başladı' diye bildiği olay aslında budur merkez bankası satmış olduğu tahvillelere belirli oranda karşılık ayırmadığı için olmuştur aslında ama yinede dışarı çıkan milyarlarca dolar amarikan sermayesi bunun asıl sebebidir.Amerika acaba Ecevit'ten böylemi alıyordu kıbrıs savaşının intikamını..Büyük krizler ile çalkalanan ülkede yavaş yavaş erken seçim rüzgarları esiyordu tabi bunda ecevit'in hastalığınında etkisi vardı o dönemde milli görüş çizgisinde olan fakat 'biz artık değiştik' diye yola çıkan yeni bir oluşum vardı buda Akparti idi Ak parti 2002 genel seçimlerinde ülkenin %34 gibi büyük bir çoğunluğunun oyu ile tek başına iktidara gelirken geçen dönemlerin iktidar ortağı partileri baraj altında kalarak tam bir fiyaskoya uğramışlardı. Yasaklı olduğu için milletvekili olamayan Erdoğan'ın yerine Başbakan Abdullah gül olmuştu.Erdoğan o dönemde boş durmadı tabi öncelikle 'dost müttefik' amerikaya bir ziyaret gerçekleştirerek devlet başkanı sitatüsünde Bush ile görüştü tabi ne görüştükleri muamma daha sonra Chp'nin de desteği ile Erdoğan'ın milletvekilliği yapabilmesi için gereken kanun değişikliği meclisten geçti ve Erdoğan Siirt'ten millet vekili seçilerek 59. hükümetin yeni başbakanı oldu siyaset tarihinde en kısa başbakanlık yapanlardan biri olan Abdullah Gül ise dışişleri bakanlığına getirilmişti.Ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkede tek parti rejimi piyasaları bir nebzede olsun rahatlatmış görünüyordu ama asıl tehlike daha gelmemişti amerika komşumuz ırak'ı vurmakta kararlıydı müttefiğinde bir ricası vardı tabi üslerinizi bize açın tabi amerika yine ''hayal kırıklığına'' uğramıştı mecliste görüşülen tezkere kabul edilmemiş ve literatüre 'tezkere krizi'olarak geçmişti.Bu durum Abd'yi çok sinirlendirecek ve ikili iklişkiler kopma noktasına gelecekti milyonlarca insanın öldüğü bu katliamda özgürlük için gittiği Irak'ta antiözgür tutumları ile dünyadan pek çok tepki alacak olan Abd Türkiye'nin onların deyimi ile 'söz verdiği halde' üstlerini açmamasını unutmayacaktı o dönemde pkk terör örgütü eylemlerini arttırarak devam edecek ve bir çok askerimizi şehit verecektik.Aslında yazımda Türkiye'nin son 10 yılını anlatmayı düşündüğümde gerçekten o yılların bu günün bir yansıması olduğunu daha net bir şekilde görme imkanı buldum.Darbeler ile sarsılan ve post modern darbeler ile hükümetleri düşen bir ülkede değişimi yakalamanında nasıl bir duygu olduğunu, yargıda ne kadar bağımsız olduğumuzu, sunni gündemler ile vatandaşların uyutulduğu, faili meçhuller ile gizli örgüt yapılaşmasının ülkeye hakim olduğu o yıllardan acaba bu günlerin farkı nedir diye düşünüyorum İsrail ile gerilen dış siyasetimizde ergenekon yapılaşmasının getirmiş olduğu asker ve sivil gerginliğinin acaba geçmiş yıllar ile nasıl bir farkı olduğunu pek anlayamadım..