..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > Göktu Kara




3 Ocak 2011
Kınalım  
Göktu Kara
Ben yazarım, benim işim insan, kötü hava koşulları beni etkilemez, insanları zor durumlarda gözlemem gerek, zor durumda yaşayanları bilmem gerek, bu insanların dışarıda ne halde olduklarını anlatmam, yazmam gerek..


:AIHJ:
-     Fırtına kopuyor, dışarı çıkma şimdi, dinsin öyle çık.
-     Öyle söyleme sevdiğim, dudaklarınla masumane gülüşünle beni hasta eden sen, şimdi de beni durdurmak, göndermemek istiyorsun.

Ay gibi yüzüyle bana bakan Ü. yine her zamanki gülüşünü takınmıştı.

Dudaklarının hafifçe içeri doğru çekilişi pembe yanaklarını ortaya çıkarmıştı. Yüzünde oluşan bu insancıl çizgi gözlerine yansımış gözlerinde garip bir anlam bırakıvermişti.

Cepheden bana bakarken saçlarının birkaç teli sol gözünün üstüne düşmüş yine başının sol tarafında bazı yaramaz saç telleri havalanmıştı. Çıplak omuzlarının iki tarafına da düşen tel tel zülüfler aklımı başından alıyor, gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordum.

Gerdanını açıkta bırakan kolsuz yeşil beyaz alacalı giysisine gözüm kayıp duruyordu. Beyaz tenine ne de yakışmış diye düşünürken çok şiddetli bir gök gürültüsü beni kendime getirdi. Korkmuştum. Acele bir şekilde,
“ Gitmem gerek.” dedim. “Benim işim gece başlar, biliyorsun bunu.”

Gri paltomu üstüme aldım, gri beyaz alacalı kasketimi başıma taktım, elime emektar, babadan kalma dev şemsiyemi aldım ve arkama bakmadan hızla çıktım.

Ben yazarım, benim işim insan, kötü hava koşulları beni etkilemez, insanları zor durumlarda gözlemem gerek, zor durumda yaşayanları bilmem gerek, bu insanların dışarıda ne halde olduklarını anlatmam, yazmam gerek..

Ü. yü evde tek başına o halde bıraktığıma üzüldüm ama bu fırsatı kaçıramazdım. Bu fırtınalı günler bu kentte her zaman olmuyor.

Ağır adımlarla yağmurun altında yürürken gözlerimi dört açmıştım. Bana bu akşam ekmek çıkacağını duyumsuyordum.

Bir sokak lambasının altına gelmiştim ki çok garip bir şey fark ettim. Kentlerde her zaman görülemeyecek bir hayvan gördüm. Tüyleri ıslanmıştı zavallıcığın. Kınalı gagasını boynunun altına gizlemiş titriyordu.

Sular, boynundaki dik, kesik kesik çizgilerden al ayaklarının ucundaki tırnaklara damlıyordu. Elime aldım, gözlerindeki bakış yardım kokuyordu. Gözlerinin ve boynunun altından geçen siyah bir çizgi ve o bakışlar beni aniden doğaya, ormana, kır çiçeklerinin kokularına götürdü. Elimde ısınmış olacak ki kınalı gagasını elime sürtüp duruyordu.

Artık nereden geldiği pek önemli değildi. Hemen perdikamı eve götürmeliydim.

Ü. çok sevinecekti. Ona titizlikle bakar ve onu korurdu. O incecik, beyaz elleriyle tüylerini okşar, tatlı nağmeleriyle perdikamı rahatlatırdı.

Dev şemsiyemi kapattığımda saat gece 23. 00’ü vuruyordu. Kapıyı anahtarla açıp usulca içeri süzüldüm. Işıklar yanıyordu ama acayip bir sessizlik vardı içeride. İçime bir korku düştü hemen, yüreğim hızlanıyordu, nabzımı duymaz olmuştum. Seslendim, “Sevdiğim, al yanaklım!” ses yoktu.

Belki uyumuştur, ama lambaları hiç açık bırakmazdı ki diye içimde geçiriyordum ki ayaklarım beni yatak odasına götürdü. Çok yavaş bir şekilde kapıyı araladım. Yatakta yoktu..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çerkez Kızı ile Kambur
Eş Seçici
Güneş Yine Doğacak
Ölü Bir Kadın
Gün Doğarken Temmuzda

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşüm Kanatlanır [Şiir]
Saçma Şair VII [Şiir]
Kurşun Öncü Aydınlıklar [Şiir]
Saçma Şair V [Şiir]
Edalım [Şiir]
Saçma Şair IV [Şiir]
Ardıç Dede [Şiir]
Dilek (3) [Şiir]
Pire Ana [Şiir]
Aydınlık Elinde Çocuk [Şiir]


Göktu Kara kimdir?

Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanlara öncü oldu. Yaşadığı düşleri, edindiği birey-usça birikimleri uzay teleskobu gerçekçiliği diyebileceğimiz biçimlerle şiirlerine ve öykülerine yansıttı. Halkın diline yakın ama kendine özgü bir dil kullandı. Değişime açık bir ozan olduğu için hayatında sürekli değişiklikler yaptı. Kara'ya göre şiir ' düşsel unsurların oluşturduğu bir galaksidir'


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.