..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan özgür doğar, ama her yanı zincire vurulmuştur. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Göktu Kara




30 Ocak 2011
Ölü Bir Kadın  
Göktu Kara
Karanlığın gölgelediği mistik bir havanın doldurduğu bir odadayım. Gözlerim kapalı, nargilemin fokurdaması hoşuma gidiyor, içime garip bir huzur doluyor, ağzımdan çıkan dumanlar odaya dolarken hafifçe başımı arkaya doğru itip gözlerimi aniden açıyorum. Bir şey düştü sanki. Ses önce tok sonra bir çatırdama şeklinde geldi gibi.


:AIDA:
Karanlığın gölgelediği mistik bir havanın doldurduğu bir odadayım. Gözlerim kapalı, nargilemin fokurdaması hoşuma gidiyor, içime garip bir huzur doluyor, ağzımdan çıkan dumanlar odaya dolarken hafifçe başımı arkaya doğru itip gözlerimi aniden açıyorum.

Bir şey düştü sanki. Ses önce tok sonra bir çatırdama şeklinde geldi gibi.

Yanımda ayakkabı tamircisi Hatçe ana var, işine dalmış durumda. Atadan gelen çalışkanlıkla işini titizlikle yapıyor. Kırışmış yüzüne yılların bıraktığı tecrübe yansımış, yazmasının altında alnına düşmüş birkaç kınalı saç teli içeri sızan rüzgar sayesinde oynayıp duruyor. Göz çukurlarında iki parlak elmas var sanki. Böyle bir çalışma azmini, hayata bağlılığı en son nerede görmüştüm, bilmiyorum.

Kafamı hafifçe cama doğru çeviriyorum, buğulanmış camdan dükkânın önünde toplanan kalabalığı seçmeye çalışıyorum.

Sanırım bir olay oldu, biri yukarıdan düştü ya da atıldı, içgüdülerim öyle söylüyor.

Bu sıradan bir olay değil..

Başımı güçlü bir şekilde sağa ve sola doğru çeviriyorum, boynumdan bir çıtırtı gelene kadar yükleniyorum, nargilemden bir yudum daha alıyorum, dumanı ağzımda bir kez çevirip sonra dışarı salıyorum. Öyle rahatlamışım ki yerimden kalkmak zor geliyor, kendimi zorluyorum. Hatçe Ana diyorum, “ yerimi kimseye verme, dönerim birazdan.” diye ekliyorum.

Kapıya yöneliyorum, nemlenmiş kapı koluna dokunmamla kapı aralanıveriyor.

Dışarıdan ölü kokusu rüzgarla birlikte burnuma çarpıyor, bu koku sıradan bir koku değil, ölü bir kadın kokusu. Bu kokuda başka şeylerde var, hafif bir biberiye kokusu alıyorum, yanında lavanta ve ekmek..

Kalabalığa doğru yöneliyorum, bir çember çizmişler, korku dolu ve meraklı bakışlar arasında çemberi yarıyorum. Bir genç kız bu, evet genç bir kız.

Saçları dağılmış bir halde yerde yatıyor, mavi tel bir toka kulağının arkasına düşmüş, henüz yıkanmış saçlarının altına kan yuvalanıyor, gözleri kapalı ama her an açar gibi duruyor, kalem kaşlı.

Uzun bir elbise giymiş ama bu elbise de garip bir durum var, sağ omzunda dikiş yerinden bir sökülme izi görünüyor, bir ayağı içeri doğru kıvrılmış, kolları iki yana düşmüş, yüzünde tuhaf bir acı..

Cankurtaran geliyor, sesi rahatsız edici..

Çember genişliyor. Sağlık ve güvenlik görevlileri kalabalığı uzaklaştırıyor, kadın artık onların ellerinde, ama bir şey yapamazlar çünkü kadın daha düşmeden önce ölmüş, bunu biliyorum.

Ölüye en yakın benim artık, genç bir polis beni uzaklaştırmaya çalışıyor, gencin yüzüne bakıp cüzdanımı çıkarıyorum, selam verip geri çekiliyor aniden..





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çerkez Kızı ile Kambur

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Eş Seçici
Güneş Yine Doğacak
Kınalım
Gün Doğarken Temmuzda

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşüm Kanatlanır [Şiir]
Saçma Şair VII [Şiir]
Kurşun Öncü Aydınlıklar [Şiir]
Saçma Şair V [Şiir]
Edalım [Şiir]
Saçma Şair IV [Şiir]
Ardıç Dede [Şiir]
Dilek (3) [Şiir]
Pire Ana [Şiir]
Aydınlık Elinde Çocuk [Şiir]


Göktu Kara kimdir?

Toplumsal yaşantıyı düş-yaşantısıyla birleştirerek bu alanda diğer ozanlara öncü oldu. Yaşadığı düşleri, edindiği birey-usça birikimleri uzay teleskobu gerçekçiliği diyebileceğimiz biçimlerle şiirlerine ve öykülerine yansıttı. Halkın diline yakın ama kendine özgü bir dil kullandı. Değişime açık bir ozan olduğu için hayatında sürekli değişiklikler yaptı. Kara'ya göre şiir ' düşsel unsurların oluşturduğu bir galaksidir'


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Göktu Kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.