Şiir, duyguların dilidir. -W. Winter |
|
||||||||||
|
Kuş gibi çırpınmaya başlama sakın. Sana bakan bütün gözlerde Onun gözlerindeki tatlı sıcaklığı bulup Etrafına budala gibi sırıtmayı kes. Rüzgarın yaprakları hışırdatışında Onun sesini dinlemeyi bırak. Onun elinin sıcaklığından olduğunu sanma Güneş seni okşarken içinin ısınmasını. O da bu dünyada yaşıyor diye Dünyaya gülen gözlerle bakıp durma. Sakın, ama sakın sevdalanma. Bırak herşey olduğu gibi kalsın. Gör şehrin bütün kirli sokaklarını, Döküntü evlerini, Çökmüş insanlarını, Solmuş çiçeklerini. Ne olacak ki sevdayla dolup taşsan? İçini kıpır kıpır eden coşkuyla Çökmüş ruhları canlandırsan, Döküntü evlerin bahçelerinde Taptaze çiçekler açtırsan Eline ne geçecek? Ne gerek var sevdalanmaya? Sen kanını pompalamaya bak yüreciğim Dokunmayan ellerine, Solgun bakışlı gözlerine, Seni taşımaktan bıkmış ayaklarına, Kanı ateşe çevirmeyi unutmuş, Hesaplara boğulmuş beynine. Tanıma hiç keskin sızısıyla özlemin, Baş döndüren neşesiyle kavuşmanın Engel tanımaz bir sel gibi zorlayıp açışını Yaşamın üzerine kapanmış kapıları. Onu yitireceğim diye korkmayı, Yitirdiğinde üzülmeyi, Yokluğunun acısı bile yeni güzelliklere gebe Bir şeye sahip olmanın zenginliğini, Ne kadar içsen doyamayacağın bir şarabın Seni kendine geri getiren sarhoşluğunu Bilme hiç. Kasvetli, can sıkıcı düşüncelerle boğuşarak Yatakta dönüp durmak varken, Yumuşacık yastıklara gömüp başını, Uyumadan önce binbir çeşit hayale dalmaya, Homurdanarak gri bir güne uyanmak yerine Düşlerinde onu gördün diye Sabahları güne neşeyle gözlerini açmaya Ne gerek var? Seni saran örümcek ağlarının ortasında, Canının çektiği her şeye bir bedel ödeyerek Güvenlik içinde, hiç kımıldamadan oturup Örümceğin geleceği anı beklemek dururken Sevdanın kanatlarına tutunup En yüksek dağların tepelerine çıkmaya, Kendi ellerinle yaptığın kafesini Her gün biraz daha sağlamlaştırmak dururken Mavi göklerde süzülmeye, Şafak rengi bir buluttan dökülen Bereketli yağmurlarla ıslanmaya Ne gerek var? Onun tek bir sözüyle, bir dokunuşuyla Ya da dokunur gibi bakışıyla İçine dolduracağı sevincin verdiği gücün Baş etmeye yeteceğini sanıyorsun öyle mi Bütün acılar, üzüntüler, yokluklarla? Dünya yaşamaya değer mi olacak gözünde Uğruna çarpacağın birini buldun diye? Saçmalama. Sakın, ama sakın sevdalanma. Ama niye anlatıyorum ki bunları sana? Sen ezelden sevdalanmışın be yüreciğim. Sevdalanmışın yıldızlara, Bozkırda açan çiçeğe, Dalganın üstündeki beyaz köpüğe, Kanatlarında baharı getiren kırlangıca, Kırlangıcın getirdiği bahara. Sevdalanmışın bir kere Binlerce karanlık gecenin ardından Her sabah masmavi sularıyla yıkanıp Pırıl pırıl yeniden doğmayı öğrenmiş Şu bilgeler bilgesi kente Ve de o kentin gelmiş geçmiş, geçmemiş insanlarına. Yani sözün kısası Sevdalısın dünyaya, Sevdalısın yaşama, Sevdalısın insana. Ee bu kadar sevdalı olunca Niye sevdalı olmayasın ki bir de yâre.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © MÂVERÂÜNNESİR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |