Üç gündür ağzına bir lokma bile almıyordu. Annesi bundan hiç memnun değildi. Babası“bugün hava çok güzel, akşama dışarıda yemek yesek. Hem Gül içinde iyi olur.” Annesi de “ Gül için ne yapsak işe yaramıyor. Ben gidip onunla konuşacağım.” “ Gül akşama dışarıda yemek yiyeceğiz.” Gül de “ köpeğim gelecek mi?” annesi “ elbette” dedi. Akşam oldu yola çıktılar. Gül arkadan arkadan yürüyordu. “Lokantaya sonunda varabildik” dedi annesi. Babası bir şey fark etti; Gül’ün sesi hiç çıkmıyordu. Gül önünde olan masaya oturdu. Annesi Gül’e “ canın ne istiyor” diye sordu. Gül cevap vermedi. Annesi yine aynı şeyi sordu. Gül yine cevap vermedi. Annesi Gül’e İskender kebabı istedi. Garson da “ siparişiniz hemen geliyor” dedi. Getirdiler. Babası” yemek çok güzel görünüyor” Gül de çatalla oynuyor bir şey yemiyordu. Küçük küçük lokmaları köpeğine veriyordu. Babası “aferin gül tabağındakileri bitirmişsin” dedi. Kalktılar ve evlerine gittiler. Sabah oldu, masmavi gökyüzü yemyeşil çimenler vardı. Birden yağmur başladı. Gül dışarı çıktığında dışarıda hiç kimse yoktu. Eve döndü evde de kimse yoktu. Aniden kolunu birisi tuttu ve ona” haydi uyan Gül” diyordu. Gözlerini açtı sonra “oh rüyaymış”diyip yatağı üstünden attı ve banyoya gitti suyu açtı ve yüzünü yıkadı. Güzel kahvaltıyı görünce ”Allah’ım sana şükürler olsun”dedi. Ama Gül’ün aklına bir şeyler takıldı. Babası ”Gül bugün neşelisin ya” “Evet baba, ama ben bir rüya gördüm çok tuhaftı. Anlatıyım mı ?” Babası”anlat” dedi. Hepsini anlatmış. Babası bunu kitabıma yazıyım diye şaka yapmış. Sonra Gül içinden kendi kendine “Gül, neden korkuyorsun sonuçta bu rüya.” deyip artık korkmamaya çalışmış. Annesi Gül’e yarın doğum günü olduğunu hatırlamış Gül “sahi ya bugün yirmi bir Temmuzsa yarın yirmi iki Temmuz. Benim doğum günüm. Anne iyi ki beni yirmi iki Temmuzda doğurdun. Yengeç burcu oldum. Yirmi üç Temmuzda doğursaydın aslan olacaktım deyip zıpladı. Gül çoktan rüyasını unutmuştu. Annesi babasının kulağına fısıldadı.”Gül’e hediye aldın mı?”Babası sessizce tabii ki de sen?”Annesi “bende aldım”demiş. Babası Gül’e paten almış annesi de ona güzel bir başlık almış. Annesi Gül’ün Babasının kulağına “ama en güzel hediye yarın Ankara’dan Gül’ün ablası gelecek. Gül çok sevinecek Gül’de konuştuklarını gördü.” ne konuşuyorsunuz orada bakalım bende size, biraz gezeceğim bisikletimle onu söyleyecektim. Annesi “ tamam” demiş. Gül de köpeğine “gel uyanık” demiş. Uyanık kuyruğunu sallayarak Gül’ün yanına gitmiş. Uyanık’ı sepetine bindirmiş. Birkaç tur atıp eve döndüler. Gül’ün çok uykusu geldi. Uyudu akşamüzeri uyandı. Biraz dışarıda oynadı. Yatma vakti geldi. Gül çok heyecanlıydı, hayal kurarak uykuya daldı. Sabah uyandı elini yüzünü yıkadı. Annesi babası elinde doğum günü pastasıyla “ iyi ki doğdun Gül” dediler. Gül çok sevindi. “ keşke ablamda olsaydı” diye iç geçirdi. Kapı çaldı, ablası gelmişti. Gül ablasını görünce “ablacığım” diye bağırarak boynuna sarıldı. Mutluluktan ağlıyordu. Annesi “ hadi mumları söndür” Gül üfürerek mumları söndürdü. Hediyeleri geldi. Ablası çiçek almıştı. “Bu çiçek canlı, çiçeği sulayacaksın” dedi. Gül “çok beğendim” dedi. Ablasının notunu okudu. Çok duygulandı. Babasının hediyesini de çok beğendi. Annesininkini açtı. Başlığı başına geçirdi. Yakışmıştı. Hepsine teşekkür etti. Annesinin pastasını da çok beğendi. “ Anne baba sizlere çok teşekkür ederim” dedi. “Bana sürpriz yapmak için ablamı da çağırmışsınız” dedi. Pastasını yedikten sonra biraz kitap okudu. Havuzda yüzdü. Eve gitmeden önce çiçeklerin arasından geçti. Çok güzeldi çiçekler. Birden bire birisi ona Suyun üstünü kırdı ve bir parçasını yüzüne sürdü. Buz işte soğukluğunu anla bakın dereyi geçtik ve yamacın üstüne çıktık ama yine hayale dalmıştı. Uyandı, kapıyı açtı evin içine girdi. Saçlarından akan küçük damlalar yere düşüyordu. Annesi “ hoş geldin Gül, iyi yüzdün mü? “Evet, anne” dedi gül.
( Devam edecek)