Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Sensizliğin ne demek olduğunu bilir misin sen? Bilemezsin. Bunu kalemin ucundaki gözleri katran kömüre sormalısın. Bir gece, hani senden uzak ve sana yabancı yıldızların altına sığınarak ve düşsel avuntulara kucak açarak seni düşünmenin ne demek olduğunu? Bazı konuşmaları onlarca kez sadece kafatasında yaşamanın ne demek olduğunu? Sadece uzaktan bakıp düşünsel söyleşilere katılmanın ne kadar özel olduğunu bilir misin? Bir gözyaşı olabilir misin yalnızlıktan akan! Biliyorum olamazsın. Belki bu acıyı bile hissedemezsin sen, unutmuş belki de toz kaplamıştır üstünü… Ortalık dağınıktır vakit kalmamıştır üzüntüleri toparlamaya. Yetmemiştir hiçbir zaman düşünmeye soruları. Kapatmışsındır sonra bakarım deyip yarınları.. Belki de ne biliyim köşesinden kıvırmışsındır hayatını Kaldığın yeri unutmamak için.... Peki değişen ne..? Sen mi? Ben mi? Yoksa cevap bekleyen ve beklediği cevabı asla bulamayacak olan sorular mı..? Sen aynaya baktığında bir şey göremezsin.. Yüzündeki gülücüğün yüreğimde açtığı gülleri gelip bana sormalısın! Sen cümlede geçen sensizliğin cümleyi ne kadar yoksul bıraktığını bilemezsin. Gelip bana sormalısın, cümlenin acısını! Sen saçındaki kumrallıktan yansıyan kutsallığı anlayamazsın. O kutsallığın yarattığı çarpıntıyı gelip benden duymalısın… Sen gözlerindeki gökyüzünde resmedilen cenneti çözemezsin. O cenneti benim yosun tutmuş gözlerimden izlemelisin… Bilmezsin ki benim gibi sevenlerin en büyük hastalığıdır: “sensizlik”.. Korkma, bulaşıcı bir hastalık değil çok şükür. Sadece yakalatma o şifaya paçanı yeter.. ama eğer bir gün yakalatırsan paçanı, o zaman daha da anlamlı gelecektir belki de bu yazı. O zaman öğreneceksin “Bu adam neden bu kadar yazıyor ?” sorusunun cevabını. Daha nice kelime dizisi çıkar senle başlayan… Sen cümleleri ebedi kılansın, “sen” kelimesini gören cümle bir an önce başlayıp hiç bitmek istemez ki... O da muttali olmuş senin olduğun yerde mutluluğun haritasının bir sanat eseri niteliğine büründüğüne. “Sen”i görünce kelimeler ceketlerini iliklerler boyun eğerler daktilonun büyülü tuşlarına… Ey gidi Sensizlik..! Şimdi senden uzakta yazılmış gözü yaşlı bir yazı bu. Sen okuduğunda belki de hacı olacak kendi inancı icabında. Yazının da inancı olur mu deme sakın. Olur. Doğum günün kutlu olsun Aşkım… Aşkım Doğum gününden bugüne umutlu olsun hayatın. Hayatım, yüreğin hep aşkımla dolsun… Sensizlik şimdilerde eskilerde bir yerde… Eser Oran 25.07.2009
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eser, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |