|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
15 Ekim 2003
Ýçinden Arap Çýkan Kuyu
Kâmuran Esen
Hayali cihan deðen anýlar. |
|
ÝÇÝNDEN ARAP ÇIKAN KUYU (!) Çocukluðum............Köyümüzde, bir evin arka tarafýnda kuyu vardý. Üzerinde tahta bir kapak dururdu. Çocuklar bu kapaðý kaldýrýr, yere diz çökerek, kuyunun derinliklerine doðru avaz avaz baðýrýrlardý. Özellikle erkek çocuklarý. Hepsi benim arkadaþlarým. Dikkat ediyordum, yaramazlýklarý hep erkek çocuklarý yapýyordu genellikle. Bir defasýnda bir erkek arkadaþýmýz , yüksekçe bir tepeden aþaðýya kaplumbaðayý yuvarlamýþtý. Zavallý kaplumbaða, yukarýdan aþaðýya yuvarlanýrken “ týssss ” diye ses çýkarmýþtý. Bu, galiba kaplumbaðanýn aðlama sesiydi. Çok üzülmüþtüm. Bunu arkadaþýma söylediðimde nasýl alay etmiþti benimle.“ Salak! Kaplumbaða aðlar mý! ” demiþti. Neden aðlamasýn, onun da caný var. Bence tüm canlýlar aðlar. Aðaçlar, hayvanlar, hatta otlar bile. Bir gün annem pýrasa doðruyordu. Bir baktým, doðranan pýrasa parçalarýnýn uçlarý hep ýslak. Alýn iþte göz yaþý! Bundan iyi gözyaþý mý olur! Kuyuya taþ atan, taþýn kuyuda çýkardýðý sesi dinleyen yine erkek çocuklarýydý. Kuyunun aðzý, yer seviyesindeydi. Her an bir çocuk kuyuya düþebilirdi. Hatta bazý erkek arkadaþlar, kuyunun üzerinden atlayarak, ne kadar cesur olduklarýný bize göstermek isterlerdi. Böylesine yaramazdý erkek çocuklarý. Onlar atlarken, ayaklarý takýlýp kuyuya düþecekler diye ödüm kopardý. Ýþte o kuyuya çok yakýn olan meydanda toplanýrdý köyümüzün çocuklarý. Burasý, bizim oyunlarýmýz için çok uygundu. Büyük ceviz aðaçlarý nedeniyle gölgelikti. Yazýn kullanýlan ve saman taþýnan çitler, biçilmiþ buðdaylarýn taþýndýðý sap arabasý dururdu bir kenarda. Bir de hýzar. Ýþte bunlar bizim oyuncaklarýmýzdý. Biraz da gözlerden uzaktý. Büyüklerin ikide bir bize müdahale etmelerinden kurtuluyorduk burada. Týrmanmak ve salýncak kurmak için aðaçlar vardý. Ablam aðaca çýkmayý çok severdi. Aðacýn en yüksek yerine hiç korkmadan týrmanýrdý. Erkek çocuklarýnýn sapan kaya ile avlayacaklarý kuþlarýn uðrak yeriydi burasý. Ancak, bizim eve biraz uzak olduðu için, annem bizi buraya pek göndermezdi. Bazen zorla izin alýrdýk annemden. Oradaki kuyu yok mu, hep o kuyunun yüzünden annem bizi oraya göndermiyordu. Evimize uzak oluþu bahaneydi, biliyordum. O kuyudan bir arap çýkar, sonra biz çocuklarý yermiþ(!). Annem öyle diyordu. Acaba arap, o kuyunun içinde boðulmadan nasýl kalabiliyordu? Hele hele kuyuya taþ atan çocuklarý, kuyunun üzerinden atlayanlarý, eðilip kuyuya bakanlarý hiç affetmezmiþ bu arap(!). Annem bunu bize sýk sýk hatýrlatýrdý. Arabýn nasýl bir yaratýk olduðunu düþünür dururdum. Ýnsanla hayvan karýþýmý, koca dudaklý, kocaman diþli, uzun siyah tüylü ve keskin pençeli bir yaratýk olabilirdi. Kimbilir þimdiye kadar kaç tane çocuk yemiþti(!) . Köyde, hiç sevmediðim ve kendisinden çok korktuðum bir amca vardý. Fazlý Amca........O amcayý görünce, korkudan karným aðrýrdý benim. Ýnsanýn korkudan karný aðrýr mý? Belki inanmayacaksýnýz ama benim aðrýrdý iþte. Kendisi de bunu bilirdi. Beni görünce, bir elini karnýna götürür, yüzünü buruþturarak, “Ay karným! Ay karným! ” diye benim taklidimi yapardý. Annem o amcanýn bana þaka yaptýðýný, aslýnda beni çok sevdiðini söylerdi ama, ben inanmazdým. Benimle alay ettiðinden, beni hiç sevmediðinden emindim. Sevmezse sevmesin, ben de onu sevmiyorum zaten. Þimdi ona “pis” falan diyeceðim ama, ayýp olur.Hem annem çok kýzar.Ama Ýsmail Amcamý çok seviyorum. Ýsmail Amcam beni harmana yerinde dövene(*) bindiriyor. Atlarýn çektiði, buðday baþaklarýnýn üzerinde hýzla dönen dövene oturuyoruz ikimiz. Uçuyoruz adeta.Düþmeyeyim diye Ýsmail Amcam belimden tutuyor beni. Bazen türkü bile söylüyor... Fazlý Amca mutlaka çok küçükken korkutmuþ beni. Yoksa niye korkayým ondan? Ýsmail Amca’dan niye korkmuyorum? Keþke kuyudaki arap, çocuklarý yiyeceðine Fazlý Amca’yý yese. Ben de ondan kurtulsam. Ama ne mümkün! Fazlý Amca uzun boylu, iri yarý bir adam. Öyle araba falan yedirtmez kendini. Hatta öyle suratsýz ki, arap onu görünce korkabilir. Yemekten vazgeçebilir. Ýþte bu arabýn kuyudan çýkýp bizi yiyeceði korkusuyla, ben ve kardeþlerim kuyuya hiç yaklaþmazdýk. Bazý çocuklar kuyuya taþ atýyorlardý, üzerinden atlýyorlardý, eðilip kuyuya baðýrýyorlardý; ama yine de arap kuyudan çýkýp bu çocuklarý yemiyordu.(!) Ne sabýrlý bir araptý bu(!). Bunu anneme söylediðimizde annem ; “Arabýn ne zaman çýkacaðý belli olmaz, sakýn kuyuya yaklaþmayýn. Çýkmaz çýkmaz, bir gün çýkacaðý tutar.” diyordu. Biz de kuzu gibi annemizi dinler, korkudan kuyunun hep uzaðýnda dururduk....O arabýn bize bir iyiliði de vardý. Araptan korktuðumuz için kuyuya yaklaþmýyor, böylece kuyuya düþmekten kurtuluyorduk. Þimdi her kuyu gördüðümde, köyümüzü hatýrlarým. Köyümüzün kuyusundan nasýl korktuðumu hatýrlarým. Ve sorarým kendime: Kuyudan arap çýkacaðýna, nasýl oldu da inandým.
:: :)) |
Gönderen: Nells / ist
|
20 Ekim 2003 |
|
| Hocam;
Arap'ýn sizi yemediðine çok sevindim :))) Yoksa biz bu harika yazýlarý nasýl okurduk :)))) Sizi çok özledim...Sevgiler
Nells |
:: bende oradaydým:) |
Gönderen: ayse / istanbul
|
19 Ekim 2003 |
|
| yine sýcacýk yine bizi dalýp götüren bir yazý elinize ,yüreginize saðlýk okurken yaþamak bu olsa gerek ,sizle oralarda yaþadým adeta ,o çocuksu ürpertinizi nedense bende içimde hissettim hep varolun lütfen.Birgün ögretmenden korktugumdan okula gitmemiþ kömürlükte saklanmýþtým ama yanlýþ yer seçmiþtim tabiki ,1 saat sonra annemle burun buruna kalmýþtýk :)))) þimdi hatýrladýkca gülerim çocukluk bu olsa gerek ,kýþgünü kömürlükte saklanlýrsa ,kuyulardanda araplar çýkar tabiki çocukluk.. |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
|
Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdýklarýmý okuyucularla paylaþmak amacýyla buraya gönderiyorum. Yýllardýr, yerel bir gazeteye haftalýk köþe yazýyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalýþýyorum.
Yayýmlanmýþ Kitaplarým:
-Þiirlerle Öyküler - þiir / Milli Eðitim Bakanlýðý Öðretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . .
-Sevgi Yumaðý - þiir ( 1997 ). . . . . . . . .
-K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlýðý Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . .
-Oynatmayalým Uðurcuðum- deneme , aný / --Senfoni Yayýnlarý ( Haziran / 2004 )
-Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüðü - Baskýya hazýrlanýyor
Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her yazardan veya yazýdan etkilenirim. Bende bir etki býrakmayacak, herhangi bir þey öðretmeyecek bir yazý düþünemiyorum.
|
|
bu
yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler |
|
|
|