Camlarýnýn buðusu daha gitmeden veya silinmeden müþteri çekebilen nadir iþlerden biridir. Sabahýn erken saatlerinde açýlmýþ kadýn kuaförlerinde nispeten kalabalýk yaþanýr. Kuaförlerin gözlerindeki çapaklar daha gitmeden buram buram gelen kadýnlar koltuklara oturduklarýnda günün planý ve dedikodusu baþlamýþtýr.

Eðer kuaför saçlarýný güzel yapmýþsa artýk tüm saç þekilleri ona sorulur. Bu sabah bu soruyu soran kadýnlardan biri de Bazýl idi.
-Geçen sefer uçlarý almýþtýn çok güzel olmuþtu. Arkadaþlarým çok beðendi.
Kuaförler kývrak zekalarýyla öne sürdükleri gerekçeleri durmadan sýralarlar: senin yüzün minyon tipli, yanaklarýn çýkýk, alnýn küçük, kafan yuvarlak, gözlerin küçük, sana kýsa saç gider, uzun saç gider, sarý saç gider sana, buðday tenlisin, balyaj atalým sana çok yakýþýr, hem de moda kýz þimdi gibilerinden.

Usanmadan, býkmadan saatlerce o koltuklarda oturur ve gün içinde saatlerce saçlarýndan bahsetmeye bayýlýrlar Bazýl gibileri. Hemen hemen yollarýna çýkan tüm aynalarda elleriyle hafifçene oynayarak saçlarýna bakarlar.

Bazýl’ýn her zaman gittiði kuaföre, ýlýk bir ilkbahar vakti bir çift geldi. Ýçeri girmeden karþýlaþabilecekleri sorunlarý önceden tartýþtýklarý gerginliklerinden belli oluyordu. Kuaförde çalýþan erkeklerin arkalarý kapýya dönük olduðu için içeri girenleri aynalarý kullanarak süzerlerdi. Ýçeri girenlerden birinin erkek olduðunu görünce bir gerginlik yaþandý. Kimin o erkeðe böyle bir ortamýn uygun olmadýðý söyleyeceði belli deðildi. Birbirlerine baktýlar, karar verene kadar kadýnlarýn saçlarýnýn yýkandýðý lavabonun yanýndaki koltuklara gelmiþlerdi Mahsun ve Adile.

Çalýþanlardan biri Adile’ye doðru yaklaþtý.
-Affedersiniz ama, buraya erkeklerin girmesi yasak mümkünse arkadaþýnýz dýþarýda bekleyebilir mi?

Mahsun adama hiç bakmýyor Adile’nin vereceði cevabý merak ediyordu. Kuafördeki herkesin dikkati onlarýn üzerineydi. Adile öyle bir cevap vermeyi planlýyordu ki, hem iðneleyici olsun hem de etraftakileri rahatsýz etmesin. Ama Adile cevabýný vermeden kuaför konuþmasýna devam etti:
-Bayanlar yabancý erkeklerin kuaföre girmesinden rahatsýz oluyorlar.

Mahsun bu cümleyi duyduktan sonra baþýndan kaynar sular döküldü ama o kaynar sularý karþýsýnda duran adamýn baþýndan aþaðýya dökmek istiyordu. Demek ki, Mahsun hariç diðer çalýþan erkekler kadýnlara yabancý deðildi. Demek ki, onlarýn saçlarýna ellerini sürdükten sonra kadýnlarda yabancýlýk kavramý yok oluyordu. Ýþin daha ilginç yaný, saçlarý boyanýrken veya kesilirken, manikür, pedikür yapýlýrken bir erkek tarafýndan görünmelerinden rahatsýz olan kadýnlar dýþarý çýktýklarýnda bir erkeðin onlara bakmalarýndan çok nadir þikayetçi oluyorlardý. Yani saçlarýn boyandýktan sonra görülmesinde bir sorun yok, sorun boyanýrken görülmelerinde.
-Eee! iyi o zaman. Dedi Adile sinirlendiðini tek kaþýný kaldýrarak gösterirken ve Mahsun ile beraber dýþarý çýktýlar. Mahsun bundan daha iyi bir þey yapýlamazdý diye düþünüyordu. Ýçinden iþte benim sevgilim bu dercesine onunla gurur duyuyordu. Ýkisi de birbirine hiçbir þey söylemeden baþka kuaför aramaya baþladýlar. Ýlk baþta Mahsun’u kabul edecek bir kuaför bulmanýn zor olduðunu düþünseler de aramalarý pek uzun sürmedi. Ve bu yeni kuaför Mahsun’u kabul etti.

Mahsun ona tanýnan imtiyazýn göze batmamasý için kendine hemen kuaförün bekyelenler için ayrýlmýþ yerinde bir koltuk buldu ve oturdu. Kuaförün kapýsýnýn yanýndaki duvarýn tavanýna asýlý küçük bir televizyon vardý. Adile ile ilgilenen kuaför hariç diðer çalýþanlar televizyondaki futbol karþýlaþmasýný izliyordu. Bu arada kuaför Adile’yi kafasýný yýkamak için baþka bir koltuða oturttu. Mahsun uzakta olduðu için aralarýnda geçen konuþmalarý duyamýyordu. Tek görebildiði þey sevgilisinin saçlarýný yýkarken parmaklarýný onun saçlarýnýn arasýnda gezdirmesi ve zamanlý zamansýz kendi yaptýðý esprilere gülmesiydi.

Tezgahýn üstünde çeþit çeþit taraklar ve makaslar vardý. Mahsun hiç kimseye belli etmeden, sinsice ayaða kalktý, önünde duran makaslardan bir tanesini aldý ve parmak ucunda sevgilisinin baþýný yýkayan adama doðru ilerledi. Býçaðý adamýn arkasýndan ensesine yaklaþtýrýrken açtý ve bir ucunu boynuna...

-Bir arzunuz var mý? Bir çay içmek ister misiniz? Demesiyle irkildi, çýraðýn.
-Yok yok sað olun. Dedi gergin bir þekilde.

Gözü hala sevgilisinin üzerindeydi. Güzeldi sevgilisi. Hem de dünyalar güzeli. Saçlarýna baþka erkeklerin eli deðmeden de güzeldi. Deðmezdi kuaförlere gelmeye. Çiçekli bahçelerin rengarenk oluþlarý nasýl güzelse, onun saçlarý da güzeldi doðallýðýyla. Parlardý saçlarý kendisi okþayýnca. Saçlarýna ondan baþka bir tek rüzgar deðerdi. Buna katlanýrdý Mahsun. Ama bir yandan da sevgilisine hiçbir þey söyleyemiyordu, söylemezdi de zaten. Onu zorlamak istemiyordu.

Adile’yi fön çekmeleri için baþka bir koltuða oturttular. Aynada göz göze geldiler. Birbirilerine göz kýrptýlar. Adile ona küçük bir tebessüm attý. Mahsun gözünü hiç ayýrmadan mimlenmiþ gibi ona bakýyordu. Kuaför elinde taraðý ve fön makinesiyle fön çekmeye baþlamýþtý. Ona bir þeyler söylemek istedi ama makinenin sesinden duyulmaz diye vazgeçti. Adile’nin saçlarýyla ilgilenen kuaför Mahsun içeri girdiðinden beri ona hiç bakamadý. Israrla onun gözlerine bakýyor ama o sadece aynadan Adile’nin saçlarýný arkaya doðru çekerken Adile’ye bakýyordu.

...sapladý. Kuaförün boynundan kanlar fýþkýrýyordu. Ellerini Adile’nin saçlarýndan bir hýþýmla çekti ve onu yere yatýrdý. Adile’nin saçlarýný kanlý elleriyle yavaþ yavaþ okþuyordu ve Adile’nin “bu çok rahatlatýcý” dediðini duyuyordu.

-Goool, diye baðýrmalarýyla kendine geldi ve Adile çoktan hesabý ödemiþ kapýnýn oradan ona sesleniyordu.
-     Mahsun, hadi gidelim.
Adile’nin saçýyla ilgilenen kuaför Mahsun çýkarken umulmadýk bir tebessüm etti o siyah kemikli gözlüðünün arkasýnda gizlenen küstah suratýný oynatarak. Mahsun da kuaförün elindeki paralara baktý ve çýkarken
-Bereket Tanrýsýnýn bereketi üzerinizde olsun, dedi.
Hepsi birden inþallah der gibi ona baþlarýný eðiyordu.