..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yý ayýlttýlar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Oðuz Düzgün




4 Mart 2007
Kurân'ýn Kökeni Sümerde mi?  
Oðuz Düzgün
Biz de bu çalýþmamýzla tamamen özgür bir þekilde Tevrat’ýn, Ýncil’in ya da Kur’an-ý Kerim’in kökenlerinin Sümer’e dayandýðý yâni bu kutsal kitaplarýn Sümer’den alýntýlandýðý tezini sorgulayacaðýz.


:EGCD:
Kutsal Kitaplarýn Sümer‘den alýntý olduðu iddiasý bilimsel olarak ispatlanamasa da, bu iddia çok deðiþik propaganda yöntemleriyle Bilimsel bir gerçek olarak toplumun önüne sunulmuþtur. Öncelikle þunu söyleyelim.Her görüþ özgürce ifâde edilebilmelidir yeryüzünde.Ancak hiç bir düþünce tek doðru benim deme tekelciliðine düþmemelidir.Hele bilimsel konularda doðrular, her an yeni bulgularýn da yardýmýyla deðiþebilir.Bu yönüyle bilim, tabularý reddeder.Özgürlük ve sorgulama, bilimin doðasýnda vardýr çünkü.Bu nedenle her bir beþeri düþünce ve bilimsel tez de sorgulanmayý cesurca göze almalýdýr, hiçbir tabunun ardýna sýðýnmadan.

Biz de bu çalýþmamýzla tamamen özgür bir þekilde Tevrat’ýn, Ýncil’in ya da Kur’an-ý Kerim’in kökenlerinin Sümer’e dayandýðý yâni bu kutsal kitaplarýn Sümer’den alýntýlandýðý tezini sorgulayacaðýz.Bu tezin yanlýþlýðýný yine o tezin doðruluðunu savunanlarýn bilimsellik dedikleri yöntemlerle ortaya koymaya çalýþacaðýz..

Sümerlerden bahsedelim öncelikle..Sümer devleti M.Ö. 3500’lü yýllarda bugünkü Irak topraklarýnda kurulmuþ bir devlet.Bu devlet M.Ö.2000 yýllarýnda Akadlar tarafýndan ortadan kaldýrýlmýþtý bildiðimiz gibi.Sümerlerin kökeni konusunda çeþitli görüþler olsa da onlarýn dillerinin, geleneklerinin özelliklerine baktýðýmýzda; Sümerlerin Orta Asya kökenli bir kavim olabileceði fikri bilimsel olarak akla daha yatkýndýr.Ancak elbette Sümerler zaman içinde pek çok kavimle iliþkiye girmiþler, hem o kavimleri çeþitli yönlerden etkilemiþler hem de kendileri etkileþime girdikleri milletlerin kültürlerinden, dillerinden etkilenmiþlerdir.Bu toplumsal yaþamýn kaçýnýlmaz sürecidir.Ancak Sümerler insanlýða pek çok yeniliði de hediye etmiþlerdir.Yazý bunlardan sadece birisidir.

Þu bir gerçek; Sümerlerin kanunlarýndaki bazý ifâdelerle, Tevrat, Ýncil ve Kur’an-ý Kerim’deki ifâdeler arasýnda benzerlikler var.Bu inkâr edilemez.Bildiðimiz gibi “kýsasa kýsas” (Talerion Prensibi) prensibi Kur’an-ý Kerim dâhil bütün kutsal kitaplarda mevcut.Daha bunlar gibi çok benzerlikler var.Peki inanan bir insan bu gerçeklerle nasýl uzlaþacak?Yâni Kutsal kitaplarýn bazý kanunlarýnýn örneðin Hammurabi kanunlarýndan alýndýðý tezine nasýl cevap verilecek?Burada Ýmam-ý Rabbâni’nin Hindistan örneðinde karþýlaþtýðý ve Ýslam’la örtüþen dini inançlar için dile getirdiði:

“Hindistan'da pek çok peygamber gelmiþ; fakat, tâbileri bulunmadýðý için meþhur olmamýþlar”

Ýfâdesinin bir benzeri Mezopotamya örneði için de dile getirilebilir.Tabii ki çeþitli milletlerin peygamber tanýmý elbette birbirinden farklýlýklar gösterecektir.Ancak Kur’âni bakýþ açýsýna göre Sümer’deki kanun metinleri ile Kutsal Kitaplarýn benzerlikleri þöyle bir ifâdeyle açýklanabilir.

“Mezopotomya’da pek çok peygamber gelmiþ; fakat zamanla tabiileri tarafýndan yanlýþ yorumlanarak getirdikleri inanç sistemi baþkalaþtýrýlmýþtýr”

Benzerlik tek bir kökenin habercisi olabilir.Ancak bu köken fizik ötesi bakýþ açýsýyla bakýldýðýnda Allah olabilir.Tabii ki Allah kavramýný daha baþlangýçta önyargýyla reddeden bir anlayýþ için bu sözün hiçbir önemi ve anlamý yoktur.O görüþe göre, köken metafizik bir unsur olamaz.Tabii ki bu tabuya inananlarýn, bilime; inançlarýný kanýtladýðý ölçüde inandýklarýný, bu þekilde kendilerini rahatlattýklarýný söyleyebiliriz.Eðer maksat gerçeði bulmaksa, o zaman bu benzerliklerin kökeninin Tanrý olabileceði fikri ihtimal de olsa kabul edilmelidir.Bunu yadsýyan bir görüþ ne kadar bilimselim dese de inandýrýcý olmaktan uzaktýr.

Tanrý ile konuþtuðunu ve ondan emir getirdiðini iddia eden elçiler sadece Tevrat gibi Kutsal kitaplarda belirtilenlerden ibâret deðildir.Milattan Önce 1200’lü yýllarda ya da daha öncesinde yaþamýþ olan Zerdüþt de getirdiði kutsal metinlerle Tanrýnýn elçisi olduðunu söylemiþti.Demek ki Tevrat, Ýncil ya da Kur’an-ý Kerim’in haber verdiklerinin dýþýnda da Allah’tan haber getiren elçiler gelmiþ olabilir ki Ýslam’ýn temel kabulü de budur.Mýsýr Firavunlarýndan Akhenaton da M.Ö 1380’li yýllarda, Tek olan Allah’ýn varlýðýný aldýðý esinlerle haykýrmýþtý.

“Tanrý uludur; birdir, tektir.
Ondan baþkasý yoktur.
Bir tanedir,
O'dur her varlýðý yaratan
Bir ruhtur Tanrý, görünmeyen bir ruh...
Ta baþlangýçta vardý Tanrý,
Tek varlýktý o.”

demiþti pervasýzca..Bunu yaparken çok Tanrýlý bir dine inanan kavminin bütün düþmanlýklarýný da kabul etmiþ oluyordu.Zaten hayatý da Antik Mýsýr dinine inananlar tarafýndan zehirlenerek sonlandýrýlmýþtý.Durup dururken bu insaný toplumunun bütün kabullerine tamamen zýt bir kabule inanmaya sevk eden neydi?Üstelik onun toplumu kendisinden sonra yeniden çok Tanrýlý inançlarýna dönmüþtü.Bu da inancýn evrimleþerek geliþtiði fikrini yerle bir ediyor.Zira Tek tanrýlý din en son merhale idi bu görüþe göre. Tek tanrý inancý Asýrlar geçtikçe evrimleþen inançlarýn en geliþmiþ þekliydi bazý görüþlere göre ama Tek Tanrýlý bir din kabul edilmiþken çok Tanrýlý dine yeniden dönülebiliyordu.Bu da çok önceleri de insanlarýn Tek Tanrý fikrini kabul etmiþ olabileceðinin apayrý bir göstergesi deðil miydi?Daha sonralarý insanlarýn bir kýsmý bu inançlarýndan dönmüþ baþka ilahlara tapmaya baþlamýþ olabilirlerdi.

Örnekte görüldüðü gibi Akheneton’un sözleri de kutsal kitaplarýn mesajlarýyla örtüþüyor.Sadece onun mu, Hindistandaki pek çok inanýþýn ifade ettiði Tek Tanrý inancý, hatta Kýzýlderililerdeki Kutsal Ruh inanýþý, Zerdüþtlerin Ahura Mazda, Orta Asya halklarýnýn Gök Tanrý inanýþý hatta Tanrýsýz bir din olarak lanse edilen Budizm’de bile “Kutsal Buda” kalýbýna oturtulan Tek Tanrý inanýþý ve birbirlerinden o dönemin coðrafi þartlarý dolayýsýyla etkilenmeleri çok zor olan milletlerin ayný dönemlerde inandýklarý Tek Tanrý inanýþý, ortak fizik ötesi bir kökeni gösteren benzerlikler olarak da algýlanabilir doðal olarak.

Bir kere Kutsal Kitaplardaki bazý ifâdelerin Hammurabi kanunlarý ile benzerliðinden yola çýkarak bu kutsal kitaplarýn beþer kelamý olduðunu savunmak, içinde ilginç bir çeliþkiyi de barýndýrýyor.Zira bu görüþ mensuplarýnýn kurtarýcý bir ip gibi tutunduklarý Hammurabi ipi de Hammurabi’nin kendi ifâdeleriyle tamamen göklere baðlý.Bu nedenle “Tanrý sözü olduðunu ifade eden” metinlerle Kutsal kitaplarýn Tanrý sözü olmadýðýný iddia etmek ne kadar da gülünç.Bakalým Hammurabi Kanunlarý olarak bilinen kanunlarýn sahibi o kanun metinleriyle ilgili ne diyor?O kendisini inançlarý ve kabulleri doðrultusunda konuþturmaya çalýþanlarýn savunduklarýnýn tam da zýddýný söylüyor:

“Krallar kralý,üstün ben, sözlerim seçkindir, kudreti eþsiz (olan) ben göðün ve yerin büyük hâkimi olan Tanrý Samas'ýn emriyle adaletim memlekette tecelli etsin
……………………
Hammurabi, doðruluðun kralý, Samas’ýn gerçekleri verdiði ben!
Sözlerim seçkindir.Yaptýklarýmin eþi yoktur.
Yalnýz anlayýþý olmayan için boþtur.”

Hammurabi’ye göre onun kanunlarý tamamen ilâhidir yâni Samas’tan gelmiþtir.Bu gerçekler ona Samas tarafýndan verilmiþtir.

Bütün insanlýðýn üzerine titrediði ve onun hakkýnda kitaplar, tezler hazýrladýklarý Hammurabi kanunlarý, bizzat hazýrlayýcýsý tarafýndan fizik ötesi bir kaynaktan yâni Tanrý’dan gelmiþ olarak gösteriliyor.Bu durumda Arapça benzeri bir dil olan Akkadça ile kitâbelere yazýlmýþ olan Hammurabi kanunlarý dinsel metinlerdir yâni o dönemin kutsal metinleridir.O halde bu kutsal metinlerle benzer bir kaynaktan geldiðini iddia eden diðer kutsal metinleri yargýlamak hem de bunu bilim adýna yapmak ne kadar da doðrudur?Ýlgili kutsal metinler ancak fizik ötesine inananlar açýsýndan bir delil teþkil eder.

“Hepsinden önemlisi, kanunlarýn kutsallýðýný gösteren ve Kral Hammurabi'nin, kendisine bu kanunlarý yazdýrtan Güneþ-Tanrý'ya (adalet hükümdarý Þamas) saygýlarýný sunduðu bir kabartmanýn da "kitapta" yer almasý. Böylelikle, bilinen ilk kanunlarýn Tanrý sözü olduðunu da anlatmak istemiþ Babil Kralý Hammurabi.” (http://ogrenci.hacettepe.edu.tr/~b0343881/baglantilar/hanmu.html)

Hammurabi kanunlarýnda geçen pek çok Tanrý isminin varlýðýnýn, semâvi dinlerin Tek Tanrý inancýyla uyuþmamasý sorunu ise bilimin deðil tamamýyla teologlarýn sorunudur.Yâni bu alanýn ihtisas sâhipleri din bilginleridir, ilâhiyatçýlardýr.Hem dini, bilimsellik uðruna reddedip hem de dinsel metinlerin akaidinin doðruluðu ya da yanlýþlýðý hakkýnda ahkâm kesmek baþka alandaki bilim adamlarýnýn iþi deðildir.O zaman herkes kendi alanýnýn dýþýnda konuþmaya baþlar ki bundan da gerçekler deðil ancak hurafeler ortaya çýkar.

Üstelik Hammurabi metinlerinde geçen Tanrý isimleri aslýnda tek bir Tanrý’nýn farklý fonksiyonlarýný icra eden isimleri, sýfatlarý gibi kullanýlmýþtýr.Ýslam literatüründe buna Esmâ’ül Hüsnâ dendiðini biliyoruz.Bu sadece bizim tarafýmýzdan savunulmuþ bir iddia deðildir hâliyle.Bakýn Kitchen bu konuya benzer bir konuyla ilgili neler söylüyor:

“Antik çaðlarda ilâhlar için birleþik isimlerin kullanýlmasýna bir örnek olarak, þu an Almanya, Berlin’de bulunan, Ikhernofret stelasýnýn üzerine kazýnmýþ olan tanrý Osiris’in üç isimden oluþan bileþik ismini, bir unvanýný ve bir de Mýsýrca ‘tanrý’ kelimesinden oluþan baþlýðý gösterebiliriz: Osiris, Wennofer, Khentamentiu, “Abydos tanrýsý” (Neb¬-‘Abdju) ve nuter, “tanrý” (ç.ref. Ýbranice’deki ‘Elohim). Radikal tenkitçilerin J ve E kaynak iddialarýna raðmen, þu ana kadar hiçbir Mýsýrolojist, “Osirist,” “Wennofrist,” “Khentamentist,” Neb-‘Abdjuist ve Nuterist kaynaklarýn varlýðýný ileri sürmemiþlerdir. Ikhernofret stelasý bizlere bir ilâh için uzun bir isim kullanýlabileceðini ve bu uzun ismin oluþmasý için tarih öncesinden baþlayan, derlemecileri içermeyen uzun bir sürecin gerekmediðini göstermektedir, þüphesiz bu isim bu kitabe üzerine en fazla bir hafta içerisinde kazýnmýþtýr. Bu örneði baþka eserlerde de görmek mümkündür. Mýsýr dýþýnda Mezapotamya’da da birleþik isimli ilâhlara rastlanmaktadýr. Lipit-Ishtar kanunlarýnýn öndeyiþ kýsmýnda tanrý Enlil’in ayný zamanda Nunamnir ismi ile anýldýðýný görmekteyiz. Hammurabi’nin kanunlarýnýn öndeyiþinde þu birleþik isimli Tanrýlara rastlanýr: Inanna/Ishtar/Telitum ve Nintu/Mama. (Kitchen, AOOT, 121

Görüldüðü gibi Hammurabi kanunlarýnda geçen, farklý Tanrýlar olarak nitelenebilecek Ýlahlar aslýnda tek bir Ýlah’ýn farklý sýfatlarý, isimleri olarak da kabul edilmiþ olabilir Hammurabi tarafýndan.Bu inanç sisteminin tüm yönlerini bilmeden Hammurabi ya da diðer Krallarýn çok Tanrýcý olduklarýný savunmak ne kadar da gerçekçidir?Muhtemelen benzetme amacýyla Güneþe, Aya ve diðer mahluklara benzetilen Tanrý sýfatlarý, isimleri zamanla müstakil birer Ýlah olarak algýlanmýþ da olabilirler.Bu savý destekleyecek bir örnek vereceðiz þimdi.Bu örnekte biraz sonra da göreceðiniz gibi diðer Ýlah isimleri tek bir Ýlah’a atfedilmiþtir:

AY TANRISI
NANNAR'A ÝLAHÝ

Ulu efendimiz, Tanrýlarýn en yücesi,
Göklerin, yeryüzünün tek ulu kudreti.
Ey Nannar baba, tanrýlarýn en yücesi, efendimiz Ansar!
Ey Nannar baba, tanrýlarýn en yücesi, efendimiz Anu!
Ey Nannar baba, tanrýlarýn en yücesi, efendimiz Sin!
Ey Nannar baba, tanrýlarýn en yücesi, efendimiz Ur!
Ey Nannar baba, tanrýlarýn en yücesi, efendimiz Egissýrga!

………………………………………….
Kim yücedir göklerde? Sen, yalnýz sen!
Kim uludur dünyada? Sen, yalnýz sen!
Göklerde senin sözlerin söylendikçe Ýgigiler boyun eðiyor.
Dünyada senin sözlerin söylendikçe Anunakiler yeri öpüyor.

……………………………………….

Kahraman Þamaþ yakarýyor sana: Huzur bahþet, efendimiz!
Ýgigiler yakarýyor sana: Huzur bahþet, efendimiz!
Anunakiler yakarýyor sana: Huzur bahþet, efendimiz!
Ningal yakarýyor sana: Huzur bahþet, efendimiz!

Bilhassa Hammurabi kanunlarýnda Tanrý isimlerinin tek bir Tanrý’nýn sýfatlarý mahiyetinde kullanýldýðýný þu ifâdelerden de anlayabiliriz:

“Tanrý Inanna ve Zababa'nýn bana emanet ettikleri kuvvetli silah ile Enki'nin bana verdiði görüþ kuvveti ile Marduk'un bana verdiði kudret ile yukarýda ve aþaðýdaki düþmaný söküp attým.”

Yâni bu ifâdeler bir Müslüman tarafýndan þöyle ifâde edilebilirdi:

“Hafiz ve Celil olan Allah’ýn bana emânet ettiði kuvvetli silah ile Hakim isminin bana verdiði görüþ kuvveti ile Allah’ýn Kadir isminin bana verdiði kudret ile yukarýda ve aþaðýda düþmaný söküp attým.”

Kuvvetlinin zayýfý ezmemesi, öksüzün, yetimin (haklarinin) adaletle yönetilmesi için, baþý,Tanrý Anum ve Enlil tarafýndan yükseltilen…

Bu örnekte de görülmektedir ki Ýki farklý Tanrý isminden Tek Ýlah gibi bahsedilmektedir.Tek Ýlahlý dinlerin ve mensuplarýnýn bile daha önce kullanýlmýþ Ýlah isimlerinden bazýlarýný Allah’ýn ismi olarak kullanmasý da bilinen bir gerçektir.Mesela Tevrat “Güneþ” anlamýna gelen Tanrý Aton’un ismini Tek Tanrý’nýn deðiþik bir ismi olarak (Adon) kullanmýþtýr.Farisiler daha önce Tanrýlarý için kullandýklarý Huda ismini, Türkler de Tanrý ismini yer yer kullanmýþlardýr.Bu isimlere bakýp da farklý Tanrýlara inanýldýðýný düþünmek oldukça saçma olacaktýr.Ýþte muhtemelen Hammurabi de aslýnda zihninde tek bir Ýlah’a inanýyor ama o günkü kullanýlan dilin imkanlarýyla diðer Tanrý isimlerini de o Tek Tanrý’nýn sýfatlarý anlamýnda kullanýyordu.Baþka bir yerde Hammurabi döneminde Tek tanrý inancýnýn geliþtiði þöyle anlatýlýr:

“Hammurabi döneminde, 4000 yýl kadar önce, ‘göðün ve yerin efendisi’ olan ’tek tanrý’ fikrinin geliþmesine baðlý olarak En-mar-utu, Marduk’un yaratýlýþýnýn hem gök’le, hem yer ile baðlý olarak aktarýlmasý anlaþýlabilir.” (http://toplumvetarih.blogcu.com/554806/)
Bizim bu konudaki iddialarýmýza destek veren ifadeler, Ýslam’ýn bazý kurallarýnýn Sümer’den alýntý olduðunu iddia eden kaynaklarda da bulunur:
“Sümer Tanrýlarýnýn esas adlarýndan baþka, niteliklerine göre diðer adlarý da vardý. Babilliler bu adlardan 50'sini yeni yarattýklarý Tanrý Marduk'a vererek tek Tanrý düþüncesine doðru bir adým atmýþlardý.” (http://www.islamiyetgercekleri.org/sumerdini.html)
Görüldüðü gibi Hammurabi metinlerinde geçen Tanrý isimlerinin Tek Tanrýyý ifade edeceðini düþünmek hiç de ütopik bir düþünce deðil.Eðer durum böyle deðilse bile Hammurabi’nin bu kanunlarýn Tanrýsal Kanunlar olduðunu savunmasý da oldukça ilginç.Muhtemelen Hammurabi’den önceleri de böyle bir gelenek vardý ve Tanrý’dan Kanun alma geleneði Hammurabi ile de devam etmiþti.
Hatta Milattan Önce 1900’lü yýllarda ortaya konulan Eþnunna kanunlarý ve daha sonra Ýsinli Lipit Ýþar’ýn kanun kitabý hep ilâhi kaynaklý olarak gösterilmiþtir.Lipit Ýþtar Kutsal Metin benzeri ifâdelerinde kimin sözüne göre hareket ettiðini açýkça þöyle ortaya koyuyor:
51-52 Enlil'in sözüne uygun olarak
51-52 Inim-en-lil-la-ta
53-54 Sümer, Akkad'da adaleti
53-54 Nig-si-sa ki-en-gi ki-uri
55 Tesis ettim(koydum)
55 Ba-ni-in-gar-ra-as
Yine o Pek çok yerde Enlil’in kutsal sözünden bahseder:
“Enlil'in aðzýndan çýkan (sözlere uyarak) Ben Enlil'in oglu Lipit- Istar , düþmanlýk ve isyaný geri döndürdüm (ortadan kaldýrdým), aðlama, þikayet ve feryatlarý yasak hale soktum.” (http://toplumvetarih.blogcu.com/571934/)
Bu ifâdeler gösteriyor ki o dönemde Enlil adýndaki Ýlah’a nispet edilen sözler veyahut da kutsal metinler vardý.Krallar da kendilerini görevli gibi kabul ederek Enlil’in sözlerine uygun kanunlar hazýrlýyorlardý.Bunu da adaleti getirmek için yapýyorlardý.Yâni Hz.Musa’dan çok önceleri de bu bölgede dinler, kutsal metinler vardý.Bu metinlerin de iddiasý Tanrý sözü olmaktý.Elbette kaynaklarýnýn bir olduðunu ifade eden metinlerin de birbirine benzemesi gâyet doðaldý.
Kutsal Metinler arasýnda hiçbir benzerlik bulunmasaydý belki o zaman bu metinlerin kaynaklarýnýn ortaklýðý konusunda þüpheye düþebilirdik.Ancak kutsal metinlerdeki benzerlikler onlarýn ortak bir yazarýnýn olduðunu açýkça gösteriyor.Farklý coðrafyalarda, farklý dillerde ve farklý kültürlerde oluþturulan bunca metin arasýndaki benzerlikler bu metinlere kaynaklýk eden varlýðýn sözlerinin geleceði kuþatýcýlýðýný da açýkça gösteriyor.Enlil olarak anýlan Tanrý’nýn kutsal sözüne dayanan Ur-Nammu, Eþnuna, Lipit Ýþtar ve hatta yine Tanrý’dan geldiði bizzat oluþturucusu tarafýndan iddia edilen Hammurabi Kanun metinlerinin mahiyeti ne olursa olsun baþlangýçta yazýlmýþ bir Tanrý Sözüne benzetilme kaygýsý taþýdýklarý, belki bu metinlerin bazýlarýnýn gerçekten o eski Tanrý Sözünden alýntý olduðu ortaya çýkýyor.Bu gerçek de Ýslam Peygamberi Hz.Muhammed’in Hz.Adem’den Hz.Muhammed’e kadar geldiðini söylediði 124 bin civarýndaki Peygamberin varlýðýný doðrular nitelikte.
Eðer Hammurabi ya da kanun sahibi diðer Sümer krallarý gerçekten de Allah’ýn birliðini kabul etmiyor da olsalar, onlarýn Tanrý Sözü geleneðinden geldiklerini iddia ederek yazdýklarý kanunlar, kendilerinin de çok yerde ifade ettikleri gibi beþeri deðillerdir.Bu en azýndan onlarýn kabulüdür.Muhtemelen onlar kökenlerindeki gerçek semavi dinin kalýntýlarýyla yazmýþlardý o kanunlarý.Elbette bu kitabelere kendi fikirleri de, inançlarý da karýþmýþ olabilir.Ancak bu durum kaynaktaki Tanrý Sözü geleneðini görmemize engel deðildir.Bu durum da beþeri olmayan kutsal metinlerin Tevrat gibi kutsal kitaplardan daha çok önceleri de var olduðunu açýkça ortaya koyuyor.Bu gibi gerçeklerden habersiz semavi din inanlýlarýn; adý saný bilinmeyen daha pek çok elçiye kutsal sözün vahyedilmiþ olabileceðini kabul etmelerinin, buna samimi olarak inanmalarýnýn bir hakikate dayandýðý nesnel örneklerle de açýklanmýþ oluyor.
“Enlil'in sözüne uygun olarak
Sümer, Akkad'da adaleti
Tesis ettim(koydum)”
diyen Lipit Ýþtar, Kur’an’ýn, Ýncil’in ve de Tevrat’ýn kabul ettiði “Kelâmullah” (Allah Kelamý/Sözü) inancýnýn daha öncelerde de var olduðunu gösteriyor.Bu durum da Ýslam’a göre Hz.Âdem’le baþlayan “Allah sözünü insanlara bildirme” misyonunun doðruluðunu açýkça ortaya koyuyor.Bilime düþense bu akla en uygun gerçeði kabul etmek olmalýdýr.Yoksa insanlýðýn yüzde doksanýnýn inançlarýný hor görerek, bu inançlarýn boþ masallar ve hurafeler olduklarýný söyleyip onlarý incitmek ahlâki olmadýðý gibi bilimsel de olmayacak.Bunu söylerken bir tezi savunmak ile o tezi insanlara zorla dikte etmek arasýndaki farkýn ne olduðunu bilerek söylüyoruz.
Ýþte bilim yapýyorum diyerek inandýðý görüþleri, tezleri zorla insanlara empoze etmeye çalýþmak ve “doðru yalnýzca benim doðrumdur, insanlýðýn yüzde doksaný yalan ve yanlýþ inançlar peþindedir” sözlerini temeline oturtan psikolojik baský yöntemleriyle, karalamalarla insanlara kendi fikirlerini kabul ettirmeye çalýþmak, kesinlikle doðru ve de bilimsel deðildir. Biz de elbette kendi savýmýzý ispat etmek adýna bu baskýcý davranýþlarda bulunacak deðiliz.Düþüncelerin özgürlüðüne ve bu konudaki her türlü düþüncenin de insanlarýn deðerlerine hakaret etmeden özgürce ifade edilebileceðine inanýyoruz.
Ýsteyen istediðine inanýr ya da inanmaz.Bizim karþý çýktýðýmýz inançlarýn ya da doðruluðu tam olarak ispatlanmamýþ fikirlerin birkaç öznel yoruma dayanýlarak Bilimin son noktasý olarak kabul edilmesi ve bu görüþe karþý çýkanlarýn görüþlerinin bilim dýþý olarak gösterilmesi.Ancak inkâr edilse de mantýk normlarý çerçevesinde düþünüldüðünde baþka görüþleri bilim dýþý ve inanca dayalý olmakla suçlayanlarýn görüþleri de tamamen özneldir, yorumdur ve bilim dýþýdýr.Bilhassa sosyal bilimlerle ilgili konular hakkýnda kiþiden kiþiye deðiþebilecek yorumlar, felsefi görüþ ya da en fazla bir kuram olarak kabul edilebilir.Elbette bu görüþlerin bilimi geliþtirici fonksiyonlarý vardýr bu da inkâr edilmez.Ancak bunlar bilimsel gerçek deðillerdir.Bir yanýlgýyla bilim adamý olarak anýlan ya da gerçekten bilim adamý olan kiþilerin kendi inanç ve de fikirlerinin subjektif yorumlarýdýr bunlar.
Bu noktadan hareketle bizim yorumlarýmýza ayný suçlamayla yaklaþýp onlarý reddedenler baþlangýçta yenilgiyi kabul etmiþ olacaklardýr.Zira kendileri inançlarýný, inançsýzlýklarýný ya da kendi yorumlarýný bilimselmiþ gibi göstermekte bizden kat kat öndedirler.Bizim akla ve mantýða uygun görüþlerimizi savunmamýzý yadýrgayanlar bu yazýmýzda ispat ettiðimiz gibi tamamen öznel olan ve kendi inanýþlarýndan izler taþýyan görüþleri savunuyorlar.Elbette görüþlerini savunmakta da özgürler.Þunu unutmayalým ki, kimin gerçeklere yakýn, kiminse gerçeklerden uzak olduðunun kararýný Türk milleti verecektir.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mevlid Kardeþliði
Pro Aeternitas Carpe Diem
Yakýnda Deprem Olacak
Hepimiz Ayný Olabilir miyiz?
Avrupa'nýn Navileri ve Avatarlarý

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fâtih Ýstanbul'u Kaç Yaþýnda Fethetti?
Kâfiyelerin Birliði
Kemençe Kimin?
Baklava'nýn Kökeni
Þiir Düþünceleri
Amerika Osmanlý Tarafýndan Keþfedilseydi?
Medeniyet Bestemizin Notalarý
Evliya Menkýbelerinden Türk Fantastik Edebiyatýna
Omoto Dini ve Ýslamiyet
Ýnsaný Gelecek Zamanda Çekimlemek

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sen Var Ya Sen! [Þiir]
Çakkýdý Çakkýdý [Þiir]
Bâlibilen Dilinde Þiir [Þiir]
Üç Boyutlu Þiir [Þiir]
Miraciye [Þiir]
Saðanak Sen Yaðýyor [Þiir]
Bülbüller Þehri Ýstanbul [Þiir]
Türkçe Hamile Beyanlara [Þiir]
Burasý Sessiz Biraz [Þiir]
New Orleans'lý Siyahi Kirpiklerin [Þiir]


Oðuz Düzgün kimdir?

Yazar edebiyatýn her alanýnda çalýþmalar yapýyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Bütün yazarlardan az çok etkilendi. Zaten insanoðlunun özelliði deðil midir iletiþimde bulunduðu varlýklardan etkilenmek?


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.