Gül kokulu topraklardan, badem aðaçlarýndan, yamaçlardaki mor renkli patikalardan, çorak bayýrlardan ve bol yýldýzlý gecelerden baþka nedir ki hayat.
Avuç dolusu suyu bir denizi ele geçiren kumandan edasýyla mutluluk içinde, kana kana içmek deðilse nedir ki hayat?
Bir kum fýrtýnasýnýn ardýndan her yer silik bir resme dönüþürken, yana yakýla Leyla’yý aramak deðil midir aþk? Bunca felaket altýnda, tonlarca su dolu bulutlarýn dibinde, ince bir çiçek güzelliðiyle yaþamak ve bir aþk böceði beklemek deðil midir tutkuyla yaþamak?
Her yeri sel sularýnýn kapladýðý bir coðrafyada, gözyaþlarýna boðulmadan, bir gülümsemeyi bin nilüfer çiçeðine dönüþtürmek deðil midir hayat?
Bunca aptallýðýn olduðu bir dünyayý, aptallara býrakmak olmalýdýr, akýllýca yaþamak.Ve bulutlara dokunmak bir damla yaðmur için olmamalýdýr.Cennetin içine bir cehennem azabý yalnýzlýðýný taþýmak ve cennet ýrmaklarý içinde intiharý yaþamak olmamalýdýr var olmak.
Bazen geri çekilmesini bilmektir ve aptallara bu dünya sizin içindir diyebilmektir yaþamak.
Bir ressamýn dünyayý renklendirmeye çalýþmasý gibi, bir þairin insan ruhunu gönlün coþkulu ýrmaklarýnda yýkamasý ve günahsýzlaþtýrmasý gibi, bir yazarýn hayatý yeniden yorumlamasý gibi, yeniden yeniden güneþe odun atabilmektir yaþamak.
Cebinde bir çorba parasý olduðunda kendini zengin hissedebilmektir, mutlu olmak. Çünkü senin çorban, baþkasýnýn köftesinden daha iyidir. Bir insanýn tok gözlü olmasý ise en büyük zenginliktir.