Sýrlar -7
Ýngiltere’de doða tarafýndan bizlere bir çimento fabrikasýnýn yakýnlarýnda büyük bir sýr açýklanmýþtýr. Doða sýrlarýný olaylarla açýklar. Olayýmýz þöyle geliþir:
Bir yerlerde kahve rengi gövdeli bir aðaç varmýþ. Bu aðacýn üzerinde aralarýnda ton farklarý olmakla birlikte kahverengi küçük sinekler yaþarmýþ. Sinekler arada sýrada daha açýk veya daha koyu renk yavrular verirmiþ. Bir zaman sonra bu aðacýn yakýnlarýna bir çimento fabrikasý yapýlmýþ. Çimento fabrikasýndan çýkan tozlar etrafýndaki tüm doðayý yavaþ yavaþ kaplamaya baþlamýþ ve en sonunda yakýnlarýndaki tüm aðaçlarýn rengi griye dönmüþ. Ardýndan bir de farkýna varmýþlar ki bizim kahverengi sinekler de gri renkli sinekler olmuþlar. Yalnýz sinekler toz kaplandýðýndan deðil gerçekten gri olmuþlar. Bu fenomen incelendikten sonra þu cevaplar bulunmuþ. Bu aðaçlarda yaþayan kuþlar bizim sineklerle besleniyorlarmýþ. Genellikle aðacýn renginden farklý tonda olan sinekler aðacýn üzerinde daha kolay görüldükleri için kolayca kuþlara av oluyorlarmýþ. Bir süre sonra aðaçlarýn gövdeleri renk deðiþtirmeye baþlayýnca kahverengi olan sinekler daha kolay avlanýrken daha açýk renkli olanlar fark edilemez olmuþlar. Aðýr aðýr doða yeni sinek neslinin, doða þartlarýna uygun olanlarýna yaþama izin verip uymayanlarý yok etmesiyle deðiþimi saðlamýþ. Yani kahverengi sinekler renklerini deðiþtirmemiþ ama yenmiþler ve onlardan sonraki kuþaklarda hep daha açýk renkli olanlarýn yaþama fýrsatý bulmasý sebebiyle bir süre sonra sinek neslinin rengi açýlmýþ. Yani natural selection, doðal seçicilik, yani evrim gerçekleþmiþ. Evrim. Doðanýn kendine uygun olanlara yaþama fýrsatý verirken olmayanlarý yok etmesidir. Eðer dört tarafý kapalý bir mahzende tavandan sarkýtarak yüksek bir yere yalnýzca iki kiþiye yetecek kadar yiyecek asarsanýz ve içeri biri kýsa boylu, biri uzun boylu iki erkek ve bir orta boylu diþi insaný kapatýrsanýz bir süre sonra kýsa olanýn açlýktan ölmesi ama uzun boylu olanýn asýlý yiyeceðe uzanýp alabilmesi ve diþi ile paylaþmasý sayesinde sað kalmalarý ve doðacak çocuðun uzun boylu olma ihtimali ne kadar mantýklý ise iþte evrim de o kadar mantýklýdýr.

Doða deðiþmez ise evrim olmaz. Evrimin gerçekleþebilmesi için doðanýn aðýr aðýr deðiþmesi gerekir. Doða ne kadar hýzlý deðiþirse evrim o kadar az gerçekleþir. Onun yerine soylarýn tükenmesi olayý olur. Doðanýn aðýr aðýr deðiþmesi demekse zaman demektir. Evrim uzun zaman alan bir iþtir. Milyonlarca yýl sürer. Daha önce yazýldýðý gibi zamaný ve geçen süreyi kavrayabilmemiz en büyük sýrdýr. 5 Milyon sene 5 milyon lira gibi bir çýrpýda söylenip anlaþýlýr bir þey deðildir. 5 milyon sene 250.000 insan nesli demektir. Kuruluþundan sonuna kadar Osmanlý Ýmparatorluðu yaklaþýk 25 nesil sürmüþtür. Çoðu bitki ve hayvan için 5 milyon sene 5 milyon nesil demektir. Bitkiler, kediler, köpekler, kuþlar 1 yaþýnda yavrulayabilirler. Bugün eðer dinsel söylemli Adem ve Havva hikayesi dolayýsýyla insaný kapsam dýþý býraksak (ki bu biraz saçma olur) diðer tüm hayvan ve bitkilerin evrimi teori deðil ispatlanmýþ bir gerçekliktir. DNA’daki, genlerdeki çoðunlukla güneþten gelen radyasyona baðlý küçük deðiþiklikler mutasyona sebep olur. Ayrýca diþi ve erkeðin farklý kiþilerle çiftleþmesi cinslerde çeþitliliðe sebep olur.
Örneðin: Kýsa boylular, uzun boylular gibi boy bakýmýndan bir sürü çeþit insan vardýr. Eðer acýmasýz bir deney yapýp tüm 150 cm den uzun insanlarý sürekli öldürseniz ve üremelerine izin vermeseniz 200.000 sene sonra bu kanlý seçim iþini býraksanýz dahi artýk geride kalanlar 180 cm boyu olacak insanlar yavrulayamaz. Ýnsan nesli evrim geçirip kýsalmýþ olur. Ama 151, 152 cm lik insanlar görülebilir. Ýnsan ýrkýnýn boyunu yeniden uzatmak isterseniz bu kez hep en uzunlarý (önceleri 151, 152 likleri, sonra 152, 153 lükleri v.s.) býrakýr kýsalarý yok ederseniz bu iþlem tersine iþleyebilir. Evrim ispatlanmýþ bir olgudur. Su kenarýnda ayný bugünkü ayýlar gibi balýk da yakalayabilen kurda benzeyen 4 ayaklý memeli bir hayvanýn 5 milyon yýlda balinaya evrilmesinin tüm arkeolojik ve genetik kalýntýlarý mevcuttur.
Denizde suyun içinden yukarý doðru bakarsanýz aydýnlýk, beyaz bir renk görürsünüz. Eðer suyun aþaðýsýna doðru bakarsanýz derinliðin renginden koyu mavi, gri bir renk görürsünüz. Ve bu ortamda evrimleþen balýklara bakýn ne görüyorsunuz. Bir istavriti, bir hamsiyi, bir uskumruyu alýn inceleyin. Köpek balýklarýna bakýn. Altlarý açýk renk, beyaz üstleri mavimsi gri renk. Niye? Çünkü balýklar yaþadýklarý ortamda birbirlerini hem yukarýdan hem de aþaðýdan görürler. Bu tip iki renk düzeni onlarýn fark edilmelerini, görülmelerini zorlaþtýrýr ve hem avlanýrlarken, hem de avlar iken bir avantaj saðlar. Daha doðrusu böyle olanlar hem daha kolay yiyecek bulur, hem de daha zor yakalanýr. Doðada yalnýzca fiziksel özellikleri sayesinde sað kalma þartlarý yüksek olanlarýn soylarýný devam ettirebilme þansý vardýr. Zeka ve akýl da beyin denilen fiziksel bir organýn iþlevleridir.

Toplumsal barýþ ve bilimin önünü týkamamak ve bilimin önüne set çekenleri buna mecbur kýlmamak adýna din ile bilimi karþý karþýya getirmek yanlýþtýr. O yüzden bir süre daha evrim ve bilim konusunda yobaza bile bile açýk kapý býrakmamýz gerekir. Bu yüzden aksi ispatlanana kadar þunun da mümkün olduðunu söylemeliyiz. Tanrý insan yapmak istediyse, kendi yöntemiyle bunu yapmýþ olabilir ve hatta bu insaný yapýp dünyaya yollamýþsa aramýzda bazýlarýmýz bu insanýn soyundan geliyor da olabilir ama bazýlarýmýz da Neandertallerle ortak atamýz 1 milyon yýl önce yaþamýþ olan Homo Erektus’tan evrimleþmiþ olabilirler. Ýsteyen istediðine inansýn.
Ama kimse kimsenin önünü týkamasýn. Yoksa adamlar dünyanýn içine edip bilimde ulaþtýklarý seviye sayesinde Marst’ta yaþamak için buralarý terk etmeye baþladýklarýnda Türkiye’de yaþayan bizler geride kalan çöplüðün içinde arkalarýndan bakakalacaðýz.


Not: Ýnsan maymundan gelmez ama neandertaller ve ademoðullarý ortak ata homo erektus denilen iki ayak üzerinde yürüyen insansý hayvandan gelirler. Ýnsansýlar ve maymunlar da lemurlarýn da içine dahil olduklarý primat soyundan gelirler. Primatlar da ilk memeliler denilen bir alt gruptaki canlýlardan gelirler. Maymunlar evrimlerini aðaç üzerlerinde geçirmiþlerdir. Ademoðullarý evrimlerini maðaralarda tamamlamýþtýr. Zaten eðer maymundan gelseydik bugün apartmanlarýmýzý demir malzemeden yüksek kat kat aðaçlar þeklinde yapardýk. Maymunlar kendilerini kapalý yerlerde huzurlu hissetmezler aðaçlarda, dallarda yaþamayý tercih ederler. Ama insan bir çeþit maðara hayvaný olarak doðada sað kalmayý baþarmýþtýr. Evrimini bir maðara hayvaný olarak geçirmiþtir. Bu yüzden dört duvarý olan kapalý yerler insana huzur verir. Bu yüzden dünyayý adýna ev, kulübe, apartman dediðimiz milyonlarca yapay maðara ile doldurduk zaten. Eskiden doðada var olan maðara sayýsýna uygun miktarda bir insan nüfusu yaþardý. Maðara dýþýnda kalanlarý doða yok ederdi. Vahþi hayvanlara yem olurlardý. Nüfus fazla artamazdý. Hatta bu yüzden ademoðullarý ile neandertaller bundan 35.000 yýl önce Avrupa’da karþýlaþtýklarýnda sýnýrlý sayýdaki maðaralar yüzünden birbirleri ile savaþmak zorunda kalmýþlardý ve 10.000 yýl içinde daha zeki olan o zamanlar 75.000 senelik olan soyun temsilcisi ademoðullarý 1.000.000 senelik neandertal neslinin soyunun tükenmesine sebep olmuþtu. Ve bir gün insan geliþen konuþma, iletiþim ve bilgi transfer ve kayýt yeteneði sayesinde bilgisel birikim yapmaya baþladý ve önce alet geliþtirip daðlarý, kayalarý oyarak sonra kayalardan kestiði kutu þeklinde taþlarý üst üste koyarak kendine yapay maðaralar yapmaya baþladý. Eski tarihi kalýntýlarý ve zaman içindeki tarihlenme sýralarýný inceleyin insanýn evrimini kendiniz de görürsünüz. Böylece maðara sayýsýndaki artýþ dünyadaki insan nüfusunun artabilmesinin anahtarý oldu. Kabul etseniz de etmeseniz de bizim maðaralarda yaþayan ilk insanlardan hiçbir farkýmýz yok aslýnda. Bir anda elimizden tüm teknolojik bilgi birikim çekip alýnsa geriye ilkel insansý hayvan halimiz kalýr. Beðenseniz de, beðenmeseniz de…

Bilinç Kuþaðý Dersleri –3‘ün sonu