"Gelecek, şimdinin geçmişidir, sadece biraz daha karmaşık ve daha az öngörülebilir bir faturası vardır." - Douglas Adams"

Deneme

Velad'la Mariya...

Yüksekova okullarını ziyaret ederken yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim bir an...
Bilmem aranızdan kaç kişi bu coğrafyayı ve insanlarını tanıma fırsatı yakalamıştır? Ben uzun yıllar bunun özlemini duydum içimde.

Hayatta

Yaralar alıyoruz hayatta, kanıyor yüreklerimiz ve biz bu yaraları iyileştirmeye çalışırıyoruz acılarımızı dindirmek için, sanki bir daha yara almayacakmışız gibi…

Erkek Dediğin Böyle Olacak!..

Sana ait olduğu hissini uyandıracak sende. Yüreği senin ilk keşfettiğin kıta, bedeni senin ilk kapısını araladığın mabet olacak. Kırpıntı aşkların artığıyla gelmeyecek sana. Ruhu bakir, bedeni bakir, yüreği bakir olacak. Orta malı olmuş ucuz sevişmeler ol

Islak Yazı

Bu kentte sokaklar, yağmurun geceye söylediği şarkıları dinleyerek uyurlar. Yağmur sabahın perdesini araladığında motor sesleri Varilci Sokağında yankılanır. Tersanede palamut, kıraça ve çinakop kasaları yaldızlanır. Sinsi bir ahmak ıslatan saçlarımızdan

Lal Muhabbet/ler

Konuşmanın, tanışmanın getirisi olarak aramızda bağlar kurduğumuz insanlar kadar, bir kelime dahi konuşmadığımız bir çok insan ve varlıkla aramızda en az konuştuklarımız kadar sağlam bağlar kurarız. Zaten bazen kelimeler muhabbeti törpüler, sükut da cilalar... Ve yine bazı semtler, camiler, mezarlıklar, bazı binalar vardır ki onları bir bahane bulup

Bir Mahkumun Aşkı

Duvarlar arasında mahkum olmaktan öte senin gönlünde hapis olmayı isterdim.Lakin sen beni sensizliğe mahkum ettin.Etrafımı çevreleyen kalın taş duvarları yıktın üzerime.

Her Ölüm Erkendir

Fakirlik hepimizin kapsındaydı ama Mehmet Yaban’ınki yüzüne nüksetmişti fakirlik. Hatta vücudunun tüm zerresinde okunuyordu. Duruşu ve yürüyüşüyle “fakir fakir” diye alarm veriyordu.
Belki de onun için taziyesinde çok duygulanmıştım.
Geç saatler olmasına rağmen taziyesi çok kalabalıktı Mehmet’in. Aşiret komple oradaydı. Ben de bedenen oradaydım

Başa Dön