İzleyen ve İzlenen
Herkes her şeyi izliyor; Allah kâinatı, ülkeler insanlarını, komşu komşusunu, anne baba çocuğunu, odadakiler dışarıdakileri, otobüstekiler otobüse binenleri...
Herkes her şeyi izliyor; Allah kâinatı, ülkeler insanlarını, komşu komşusunu, anne baba çocuğunu, odadakiler dışarıdakileri, otobüstekiler otobüse binenleri...
SHÇEK Konya İl Müdürlüğü 2003-2005 tarihleri arası yaptığı faaliyetleri rapor haline getirmiş. Gördük, buna karşın birileri konuyu siyasi platformlarda kişisel proplem haline dönüştürerek yıpratma çabası için girmekteler...
Mısır' da yaşanan halk isyanının arka plânında MÜSLÜMAN KARDEŞLER' in yeri...
Tuvaletten çıkan sırayı arkadaşına devrediyor.
Bu arada olan, bizim gariban yolculara oluyor.
Beklerken altına yapanlar mı ararsınız?
Orasını burasını tutarak, twist yapar pozisyonlarda dolaşanlar mı?
Çok sıkışmış bir yığın kızgın yolcunun müdü
Biri vardır, biri yoxdur, mini acdır, biri toxdur, bu elin derdleri çoxdur...
Trafik bu... Zevkli, heyecanlı bir o kadar da çekici. Taa öteki dünyaya gidecek kadar.
Çünkü dinsizliğin temelinde, insanların rastlantılar sonucunda oluştukları, Allah’ın buyruklarından sorumlu olmadıkları inancı vardır. Ayrıca Materyalizm’in kaynak bulduğu evrim teorisine göre ise, insan gelişmiş bir hayvandır ve diğer hayvanlar gibi ihtiyaçlarını karşılamak dışında bir kaygısı yoktur. Bu çarpık teze göre; insan nefsani ihtiyaçlarını karşılama konusunda kendisini kısıtlamak durumunda değildir;
Ne zaman duzelcey bu güzeranı milletimin?
Haçan zülmnen qurtulacaq canı milletimin?
Atatürk modernleşmenin sadece rasyonalizmle olması gerektiğine inanmamaktaydı.Her şeyin akla dayanacağı bir modern dünyada her şeyin rengini ve ruhunu kaybedeceğini görmekteydi. Yani modern hayat içindeki insan dine daha çok ihtiyaç duyacaktı.Çünkü grilikten ve maddenin ağır baskısından bunalacaktı.İnsan aklının, fikrinin ötesinde başka renkler ve çizgiler peşinde koşacaktı.Bunu bilen Atatürk Diyanet
Sessizliğimin tüm Kadrelerinde nefeslenirken hilkatimin muvacehesince bir insan olmam, onun için hayatı anlamam, ruhumla barışık olmam gerekmez mi diye sormadan edemiyorum.
Şiddeti çözüm olarak görenler, 1998 senesinde Trabzon’un Çömlekçi mevkiinde zabıta komiseri ‘adam gibi adam’ olan Köprübaşılı Ahmet Hamdi Altuntaş’ı susturarak kirli kan denizlerine bir damla daha akıttılar. O henüz 32 yaşında, ömrünün baharında arkasında onlarca gözü yaşlı insan bırakarak ebediyete ‘şehit’ sıfatıyla göçtü. Allah rahmet eylesin.
...Öyle ki, Anneler Günü’nde ticari yönden kar elde etmeye çalışan şirketlere dava açmıştı...