Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/18. )
Halil, arabasını Ümmühan’ın evi önüne çekerek Ümmühan’ın inmesini beklemeye başladı ama, boşuna. Kız kıpırdamıyordu bile.
"Yarın, ertelemenin bugünkü adıdır." - Terry Pratchett (Kurgusal)"
"Yarın, ertelemenin bugünkü adıdır." - Terry Pratchett (Kurgusal)"
Halil, arabasını Ümmühan’ın evi önüne çekerek Ümmühan’ın inmesini beklemeye başladı ama, boşuna. Kız kıpırdamıyordu bile.
Leyla Karaca’nın ayrıntılı anlatımı, karakterleri canlandırmadaki yaratıcılığı, titiz tasvirleri, zaman ve mekân konusunda doğruyu yakalama ustalığı esasında Karaca’nın şiirden romanına taşıdığı vazgeçilmezi.
Etimi yiyecek tenha bir yer buldum. O sırada fark etmemiştim, etten az bir parça kaldığında gözüme ilişti. Az ileride Kuyruksuz Bacı yattığı yerden yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Acıdım. O istemedi ama ben götürüp bu son lokmayı ona verdim. Bir kerede yuttu.
Sesimi duyurdugum herkese günaydın...
20 bin lira gibi bir rakkam talep etmişti yeşil döbyesli kız'dan.Ve o gün bugündür. ödemediği çalıştığı taksitler,krizlerlerle gelen yapılandırmalar derken,yeşil döbyesli kızın maliyeti tam olarak 35 milyara fırlarken,selçuk hayatından firar etmiş,elinde kala kalan sadece belkide yaşama tutunmasını sağlayan borcunu ödeme azmi ve namuslu bir insan olarak ölme isteği
Atalarımın öve öve bitiremedikleri o memleketi görmek, bana nasip olmadı. Ancak, anlatılanlardan oraya gitmiş ve görmüş gibi oldum sayılır. Birçok yönden bizim buraya benziyor. Çünkü Kızılpınar da balkanların dibinde. Dobramirka'daki yerleşme şekli, evler, sayalar, kullanılan ev eşyaları ve tarım araçları sanırım buradaki gibi. Adetler, giyim-kuşam, şive, hatta yiyecekler
2019 yılında yayınlanan birkaç romanla ilgili kişisel değerlendirmeler
Konu; “Aile içi iletişim”, ve “Evimizi nasıl Cennet’e çevirebiliriz” olunca, dikkatimi çekti…
Önce isteksizce dinledim…
Sonra o anlattıkça gerilen kaslarım gevşedi, gevşedi ve asık yüzüm yerini tatlı bir tebessümse bıraktı.
Adamda sanki şeytan tüyü vardı…
Evet, Alişan Kapaklıkaya konferansında ‘çiş’inden
Sedankada bir evde toplanılır, kadın kadına sohbet edilir, eğlenilirmiş. Kadınlar yanlarında getirdikleri el işlerini yaparlar, birbirlerinden iş örneği alıp verirlermiş. Sedanka, gecenin geç saatine kadar devam ediyormuş.O nedenle, yazın değil de daha çok kışın yapılırmış. Çünkü yaz mevsiminde gündüz tarlada, harmanda yapılacak iş çoktur.
"Bilmem" dedi Gevşo. Onun için aslında hiç farketmezdi.Yeni bir suç işlemek.Siciline bunu ekletmek hiç bir şeyin önemi yoktu. Kendisinin de bir önemi yoktu. Yaşıyordu işte.Sokaktaki taştan kaldırımlardan,
Bir bitkiden pek bir farkı yoktu.Sadece yaşıyordu. Yaşamak için suç işlemeyi seçmişti. Suç işlemek içinde yaşamayı.Kimi kimsesi yoktu.Kaybedeceği bir
İnsan karmaşıktır, bazen kendi dehlizlerinde saklambaç oynar. Orada gördüğüne sığınmak ister, kim olduğunu ne olduğunu bilmeden. Bazen bir çocuk saflığında uzanır ona, bazen de umarsızca saldırır bilinmezliğine. Aslında bulduğu kendisidir, araması çırpınması ise var oluşunun sessiz çığlıkları.''
Karlı bir günde geldiği yere geri dönmeye çalışırken karaya vurmus balıklar vardır.
Kent Meydanı´nın orta yerinde ayaklar altında kalan ve ağzında yaşam öykülerini taşıyan suskun balıklar vardır. Balıklar benim gibi, senin gibi, bütün bu insanlar gibi.Kar altında kalan balıklar, ır- maklardan geriye doğru yüzemeyen ve karaya