İçsel Karanlık ve Yol
Kendini bulmak için içsel karanlığa yolculuk etmelisin.Keşfedilmemiş bir sürü aydınlık orada.
"Güneş doğdu, saat 06:33. Demek bir gün daha yaşayacağız. Ne kadar da sıkıcı bir sürpriz, değil mi?" — Oscar Wilde"
"Güneş doğdu, saat 06:33. Demek bir gün daha yaşayacağız. Ne kadar da sıkıcı bir sürpriz, değil mi?" — Oscar Wilde"
Kendini bulmak için içsel karanlığa yolculuk etmelisin.Keşfedilmemiş bir sürü aydınlık orada.
O ise arkadaşının omuzuna hafif bir yumruk atmakla yetindi. Onların binaya girmesiyle (üç uzun saçlı, fiziksel görünüşleri birbirine yakın iri yapılı, silahlar taşıyan) handakilerin dedikodu kazanı, öncelikle yapının kapısının yakınında oturan ağzındaki yaradan dolayı yamuk gibi görünen, savaşçıların orklara karşı yaptıkları şeklinde başlayıp tekrarında bir diğer alt dudağı
35 Yaş şiirini ne zaman okusam içime fenalıklar basar, sinirlenir, tamamını okumadan bırakırımdım. Diyeceksiniz ki, gündem bu kadar yoğunken 35 yaş şiiri de nerden çıktı? Nerden çıktığını bilmiyorum ama, şiirden bahsederken bir arkadaş dedi ki; “Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.” demiş ama kendisi de 46 yaşında ölmüştür..
Farklı ülke, farklı dil, farklı din, farklı gelenek göreneklere sahip birbirini hiç tanımayan iki kadının inanılmaz iletişimi ve bağı.
Yine o kabus… Kendini yeniden bulutların ortasında, aynı dağın keskin kayalıklarına tutunmuş olarak bulmuştu. Parmak uçlarında durabilecek kadar ince bir kütle vardı ayakları altında. Düşmemek için kayalıklara yapışmak zorunda kalıyordu. En küçük bir hareketinde, zeminin, ayakları altından kayıp gideceği malumdu. Aynı sert esen rüzgar, aynı soğuk, aynı korku…
Erol Güngör tarafından 2008 yılında 13 bölüm halinde “Nihavent Apartmanı” isimli TV dizi senaryosu, ve aynı adlı bir roman yazılmıştır.
“General Motor” ismiyle mizah kitabını yayınlayan sivri bir kalem. Daha önce de Yörük’ün, “Kasımda Kavak Kesmek” Yediharf Yayıncılık’ta bir eseri yayınlanmış ama isimden dolayı herkes bu siyasi-belgesel eserini; “kavakçılıkla ilgili zirai bir yayın” zannıyla algılamış…
Şule, maşingada içinde ateş yakmaya yarayan boşluğun kapağını açtı. Kesilip, maşinganın alabileceği şekilde doğranmış meşe odunlarından birkaç tanesini buraya yerleştirdi. Aralarına bıraktığı çıraları tutuşturdu ve sonra kapağını kapattı. Rafa uzanarak oradan aldığı çaydanlığı güzelce temizledikten sonra maşinganın üzerine bıraktı. Bu arada, oturduğu iskemleden şaşkın bakışlarla kendisini izlemeye koyulmuş
garip ve farklı bri dünya. hala yazmaya devam ediyor. hala gün geçtikçe kendini büyütüyor. bir gün mutlaka en azından kendi evimdeki kitap rafından yer alacak.
Cinayet masası baş komiseri Lokman Mansuroğlu ve ekibi, şifrelerle dolu seri cinayetleri çözer.
Bu kitabı bir macera romanı okur gibi okumaya kalkarsanız bir şey anlayamazsınız. Dikkatinizi eser üzerine yoğunlaştırmalısınız. Tabii bu yoğunlaşma, ister istemez okuma hızınızı azaltıyor. Ancak merak etmeyiniz, bu geçici bir yavaşlama. Esere kendinizi kaptırdığınızda eski hızınıza ulaştığınızı fark ediyorsunuz. Yani eser; okuyucuya, okuma tekniğine göre kendiliğinden bir hız
İyilik ve kötülük tıpkı karanlık ve aydınlık gibi iç içe ve birbirlerini tamamlayarak bir insanın içinde veya bir yerlerde öylece yaşarlar. Safi iyilik veya safi kötülük yoktur derler ama buna rağmen birileri iyi birileri kötü olur. Zaman bunu değiştirir mi?