Dansöz Kıvırmaları-7.sh.
Bireysel geleceğinde olduğu gibi Yerel halkın geleceğini tayinde az veya çok belirleyici olabilecekti, belki de. Buda kendisinin yüce varlığın gücüne yakınlaşması demekti...
"Bugün Pazartesi mi? Tanrım, daha yeni başlamıştık o harika rüyaya..." - H.P. Lovecraft"
"Bugün Pazartesi mi? Tanrım, daha yeni başlamıştık o harika rüyaya..." - H.P. Lovecraft"
Bireysel geleceğinde olduğu gibi Yerel halkın geleceğini tayinde az veya çok belirleyici olabilecekti, belki de. Buda kendisinin yüce varlığın gücüne yakınlaşması demekti...
Odanin icerisinde ki kuytu sessizliğin ruhuna verdigi dinginligin hazzini yasarken, aniden icinde hissettigi boslukla tekrar, kendine benligine geldigini hissetti.
Yel’in sözünü ettiği Maf’ı sordu. Mus, tahmininden fazla duyum ve bilgi sahibiydi. Arada yutkunarak ve geniş gözlerini daha açarak heyecan dolu bir sesle anlattı... Sonunda "Onun el attığı insan her yönüyle yükselir."
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi Başhekimi'ne hitafen..
bu benim yıllardır yazdığım fakat hiç kimselere anlatmadığım en özel ilk ve ilk masalım....devamı VAR.
Roman 5 bölümden oluşmaktadır ve oldukça da uzun. 1. Bölüm olayların başlangıcını (Olaylar), 2. ve 3. Bölümler (Rüyalar ve Rüyalara devam) bataklığa dönüşen deryadaki çırpınışlar ile birlikte rüyaları, 4. Bölüm (Gerçekler) ortaya çıkan gerçekleri, 5. Bölüm ise (Haberler ve Postalar) roman kahramanının konu üzerine bazı yazışmalarını ve tüm
Bir kahvehanede tansiyon yükseliyor. Hasan, masalara bırakılan bahşişleri gözlerken, kasketli ve kırmızı puşili bir adamla kısa bir gerginlik yaşar. Tam o sırada küçük bir çocuğun masadan para çalma girişimi, beklenmedik bir şiddet olayına dönüşür. Paranın geri alınmasına rağmen dayak devam ederken, Hasan'ın hikâyesi sokağın acımasız gerçekleriyle kesişir.
Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktığında, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediğini düşününce içinden korkuyla karışık bir ürperti geçirdi
2007 Oğuz Atay roman ödülüne layık görülen İhsan Oktay ANAR’ın Suskunlar romanı 17.yüzyıl İstanbul’unu ve çevresini anlatmaktadır
Mikail yol boyunca dilsiz, onun görünmez eli erlerin üzerinden çekilince Aslan biçare kalmış. Gencecik beyin sırtında buzdan bir ürperti gezinir dururmuş. Yüksek başında ise bir tekkenin öğretisi, bir de Kudüs’ün ilahi güzelliği sırasıyla nöbette. Bir iki kez kendinden kaçabilmek için Mikail’e söz söylemeye yeltenmiş, nafile… Halep’e yaklaştıkça askerlerin
Bu benim ilk romanım, belki de sondur belli mi olur?
-Allah, Allah. Bu oğlan aklınımı kaçırdı ne... Sen gel Afyon’un ortasında uzay aracı yap, ulan burası NASA’mı? Olmaya bunun aklını Amerikalılar çalmış olsun?
-Olabilir be Yasin emmi, Hani iki sene önce bir turisti gezdiriyordu ya Kaşif Osman, ne etti yaptı, o gavurun dilini de gonuşmayı becerdi.