• İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar |
221
|
|
|
|
Başta belediyelerimiz çok yeteneklidir çook. Her sene ya da iki senede bir yolları asfaltlarlar da kimsenin sesi çıkmaz bu duruma. Benim memurum benim işçim de çok yeteneklidir. Asgari ücret ile altı kişilik ailesini geçindirir de gıkı çıkmaz devletine milletine, ayrıca benim öğretmenlerim de çok yeteneklidir, çok az bir maaş ile hem öğrencilere eğitim verirler hem geceleri takside çalışırlar hem de aile lelerini geçindirirler... |
|
222
|
|
223
|
|
|
|
Sempozyumun açılış konuşmasını Yrd Do. Dr Zeki Akçam yaptı. Akçam konuşmasında: " Düzenledikleri sempozyumun amacının Kıbrıs’ta, Osmanlı Dönemi’nden önce Türk varlığının olup olmadığını tartışmak, gerek sivil, gerekse askeri bakımından adada Türk varlığından söz edilip edilmeyeceğini konuşmak” olduğunu söyledi. |
|
224
|
|
|
|
Dershaneler, bu ülkenin sadece acınan, kan kaybeden eğitimin sonucu değildir; aynı zaman kan kaybeden, acınacak hale dönüşen ve çözülen aile yapısının bir sonucudur da. |
|
225
|
|
|
|
Birincisi WikiLeaks adlı sitenin sahibi Julian Paul Assange. Şu an da kayıp, nerede olduğu bilinmiyor. Aklıma Hanefi Avcı geldi. Başına gelecekleri bile bile kitabını yazdı, ama ortadan kaybolmadı. Şu an da hapiste. Acaba hangisi akıllıca? |
|
226
|
|
|
|
Konteynerlerin birinden diğerine koşturuyor birkaç genç. Zor çektikleri yüklerine yenilerini ekleyebilme telaşındalar. Bir adam: “Çöpleri dağıtmayın çevreye” diye bağırıyor. Çocuklardan büyük görüneni: “Dağıtmıyoruz amca, topluyoruz” diyor, sakin. |
|
227
|
|
|
|
futbol sadece futbol değildir gördük bir çok analitik boyutları var... |
|
228
|
|
|
|
Konser için İstanbul`a gelen Bono ve grubu u2 nin maceraları... |
|
229
|
|
|
|
Ben o yazıda, Mehmet Şevket Eygi gibi birinin; “Mehdi gelecek İsa inecek” diyerek, Hıristiyanların ve Yahudilerin inancını İslama mal ederek/Müslümanların inancı imiş gibi bir yanlışa sapmasını eleştiriyorum…
Sen nasıl anlamışsın! (nerenden anladıysan…)
“Kıyas kabil değil ama senin yazında sağlam bir tek Türkçe cümle aradım, inanır mısın, bulamadım.”
Hey yavrum hey!...
Bana ‘bir tek Türkçe bilmediğimi’ iddia eden “okuyazar”ıma bak…
Ulan “#okuryazar”, senin saçının kıları sayısınca yazı yazmış ve bu sahada kalem oynatmış bir yazarım. Türkçe bilmeyenler (hem Türkçe bilmek farz mı, dilde önemli olan meramını anlatabilmek, kendini ifade edebilmek değil mi?)
Sonra sen kim oluyorsun ki, “senin yazında sağlam bir tek Türkçe cümle aradım, inanır mısın, bulamadım” deme cesaretini gösterebiliyorsun?
Bulamazsın çünkü sen, -muhtemelen- bana karşı taraflı ve yanlı bakış açısıyla bakıyorsun, ya da Türkçe bilmiyorsun ki cümlelerimi anlayamıyorsun.
Tekrar başa dönecek olursak; Mehmet Şevket Eygi yeğenimiz olur, annesi Malatyalıdır/Malatya eşraflarından Seyyit Zapçıoğlu’nun kız kardeşinin oğludur.
“Zapçıoğlu Sokak” ismini de Şehri Malatya’mıza vermiş asil bir ailenin çocuğu… |
|
230
|
|
|
|
Uzun zamandır sürdürülen bir reklam kapmanyası tv'de ,radyo'da,bilboardlarda adeta beynimize nakş edilmek istenen slogan "Kirlenmek güzeldir".İyi de kirlenmenin nesi güzeldir? |
|
231
|
|
232
|
|
|
|
Her yıl 24 Nisan’ da karşımıza çıkarılan sözde “Ermeni Soykırım” iddialarının bir dayanağınıda da aşağıda anlatmaya çalışacağım olaylar oluşturmaktadır... |
|
233
|
|
|
|
Özürlü sınav... (YGS'de Kopya / 22 Haziran 20102'da kaleme alınmıştır) |
|
234
|
|
|
|
Bizler,silah tutan eller yerine kalem tutan eller dedikçe,düğün ve maçlarda aman silah sıkmayın masumların canını yakmayın dedikçe birileri çocuklarımızın o saf ve masum yüreklerini ellerine tutuşturmak istedikleri silahlarla kirletmeye çalışıyor. |
|
235
|
|
|
|
Gerçekten de hayatlarını dört duvar arasında geçiren kader mahkûmları için çok anlamlı bir isim Gündoğdu. Çünkü onlar hep dört duvar arasındalar ve gün bu dört duvar arasına hiç geçmiyor neredeyse. Hep karanlık, hep acı, hep hüzün…
Onları bu acıdan, bu karanlıktan, bu hüzünden bir nebze de olsa kurtarmak gerekti. Onların da insan olduklarını, ruh taşıdıklarını, duyguları olduklarını ve birer kalp taşıdıklarını hissettirmek lazımdı.
|
|
236
|
|
|
|
Ya arkadaşım dünya kadar para verip o televizyon sistemini alıyorsun, anladık, sonrada haftada dört tane maç seyrediyorsun, onu da anladık da bir de pozisyon tartışmalarını gece yarılarına kadar izliyorsun da ne oluyor, onu çok merak ediyorum işte? Hayır bari onları izleme de, ertesi gün de amirinin karşısında esneyip durma, değil mi ama? |
|
237
|
|
|
|
Koyu, kirli bir karanlık, ülkemin üzerine çöktükçe, canını dişine takıyor ateşböcekleri. Yurdun dört bir yanında, öbek öbek çakıyorlar. “Biz varız, biz varız!...” diyorlar.
“Yüreklerin kulakları sağır”
|
|
238
|
|
|
|
Hafızamı yokluyorum: Yıllar önce de toplumumuzun gündeminde bir yumurta olayı vardı. Hani eski bir bakanımızın oğlu yumurta işine girmiş ve Allah o gencimize “yürü ya kulum!” demiş, o da kısa sürede köşelik olmuştu. Tabii bu olay artık çok geride kaldı ve unutuldu. |
|
239
|
|
|
|
Yaşıyorsak...Sabrımızı, anlayışımızı, tatlı dilimizi hiç eksik etmeyelim sevdiklerimizden... |
|
240
|
|
|
|
Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan, birçok kişi ve nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan: “Kolektif bir görüş rahatlığı insanı düşündürmekten kurtarır.” -A. H. Çelebi. Kolektif "ortak olan" demektir. Yumurta atan öğrencilerin pankartında ' kollektif ' yazıyordu; ' kolektif yazılması gerekirken. Üstelik bu kelime ithaldir ve eylem de ithaldir. Eylemcilerin kıyafetleri de ithaldır. Hemen hemen hepsinin üzerinde lives ve ayağında nike ayakkabı var bu solcuların. Sermaya defol diyen öğrencilere bakın baştan aşağı adidas, nike çekmiştir ayaklarına. Bunlar kimin yolundan gitmekteler, Lenin'in mi, Mao'nun mu sormak isterim kendilerine. |
|