|
• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Günlük Olaylar |
341
|
|
|
|
Ülkenin hali belli, vatandaþýn hali belli. Her þey ayan-beyan ortada…
Amma ve lakin ilmihalimiz epey eksik. Halimizden haberimiz yok, yani halimiz hakkýnda ilmimiz eksik.
Ýlmihal, eðer hal ilmi ise, ne durumda olduðumuzun farkýnda olmak ise; hal bilgimiz çok çok yetersiz demektir.
Ýlmihal bilgisini sadece ve sadece abdestin farzýný bilmeye, guslün farzlarýný saymaya indirgediðimizden beri, etrafýmýzda neler olup bittiðinden, hangi fýrýldaklar çevrildiðinden pek haberdar deðiliz vesselam! |
|
342
|
|
|
|
Mezarlýða girdiðimizde hayretler içinde kaldýk. Neredeyse hemen bütün mezarlarýn yanýnda bulunan vazo biçimindeki suluklar kýrýlmýþtý. Bazý mezarlarýn uç kýsýmlarý da darbe ile yara almýþtý. Yani kýrýlmýþtý.
30’a yakýn mezarýn suluklarý yok olmuþtu. Amaç ne idi? Kim kýrmýþtý bunlarý? Veya kimler kýrmýþtý? Adeta organize bir saldýrý gibi geldi bana… |
|
343
|
|
|
|
Hayat disiplinsiz ve gayesiz olduðu zaman, tabiatýyla eðlence denen bataklýða dökülür. Bu bataklýða düþenler,insaný deðerlerden uzaklaþarak hayvanlaþýrlar. |
|
344
|
|
|
|
Etraafýmýzdaki savaþ tehlikesi üzerine... |
|
345
|
|
|
|
Hayat meþgalesi, armudun sapý, üzümün çöpü gibi konularla oyalanmak bizi bir yere vardýrmaz; boþ iþlerdir. Boþ iþler de, insaný kendisiyle birlikte azaba sürükleme çabasýndaki düþmaný þeytandandýr.
|
|
346
|
|
|
|
Emeðiyle kazandýðý mütevazi geliri, bir karýsý, iki çocuðu ve nice gerçeði aydýnlatan kitaplarý vardý.
Kapýsýnýn önünde, arabasýnda parçaladýlar onu.
|
|
347
|
|
|
|
1984 yýlýnda genç bir üniversite öðrencisiyken derslerin birinde Hocamýz “Sunum yapan bir konuþmacý, eðer konuya tam hâkim deðilse; veya konuyu tam olarak bilmiyorsa, durmadan “eeeee” diyerek bir çýkýþ, kurtuluþ yolu arar. Bu, onun kendine güveni olmadýðýndan ileri gelir. Bu davranýþ, kendisi için bir düþünme payýdýr. O anda, hazýrlýksýz olduðu için aný kurtarmaya çalýþýr” demiþti. |
|
348
|
|
|
|
Mayýsýn ilk günlerinde yaþanan acý ve vahþet dolu bir olay üzerine düþüncelerimi ve tavsiyelerimi yansýtan bir yazý... |
|
349
|
|
|
|
Zenginlerin Rab’leri “Cleveland” diyor, bizimkilerin ise devlet hastanesi. Ameliyat olan olana, sürekli bir parçamýz eksik çýkýyoruz hastanelerden. |
|
350
|
|
|
|
Demek ki biz de böyle böyle öðreneceðiz, adalete, özgürlüðe, eþitliðe yürümenin yollarýný.
Yenilmeye doymak bilmeyen bir tutkunun esaretini kýra kýra...
Ama biz görmesek de mutlaka yürünecek bu yol… Gençler aþýp gidecek ezberlerimizi…
|
|
351
|
|
|
|
Bu dünyadan geçerken tek baþýnýza mý yol alýyorsunuz? |
|
352
|
|
|
|
.....18.ARALIK.2008....Vatan hainlerine/sözde aydýnlara ÝSYAN ve KINAMA GÜNÜDÜR.Bu günü "TARÝHE NOT DÜÞTÜK" hafýzalarýmýzdan asla silmeyeceðiz.
-Ay-Yýldýzlý Bayraðýmýzýn altýnda yaþayýp/Bayraðýmýza yan gözle bakan hainleri kýnýyoruz |
|
353
|
|
|
|
belki birileri okur ve sesimize ses verir..sesimizi kýsmadan... |
|
354
|
|
|
|
Dilenirsiniz bazen..Hayat emreder bunu.. |
|
355
|
|
|
|
Vatandaþ olmanýn zor olduðu bir ülkede, eðer bir de demokrat olmaya kalkarsanýz.... |
|
356
|
|
|
|
Mektup yazmayý unuttuk. Bu gidiþle harflerin de bir kýsmýný unutacaðýz. Çünkü kelimeleri yarým yamalak yazarak sakatlýyoruz. Hurufat ehli, hüzün zarfýna bürülü, hâl-ipür melâlimizi izliyor.
|
|
357
|
|
|
|
NOT: Bu yazý; referandum öncesi Temmuz 2010 tarihinde yazýlmýþtýr. Bugün yaþananlara baktýðýmýzda, öngörülerin gerçekleþtiðini görebiliriz. Bu nedenle, tekrar yayýnlama gereði duyulmuþtur.
REFERANDUM
Mevcut kurumun yerine daha gerici bir kurum getirilecekse, mevcut kurumu savunup, ama ayný zamanda daha ileri çözümleri savunmak devrimci bir tavýrdýr.
Sosyalist solda referanduma bakýþ üç ana baþl
ýkta toplanmýþtýr. a) “Yetmez ama evet” diyenler b) Boykotçular ve c) Hayýrcýlar.
Sosyalist solda "evet"çilerin temel gerekçeleri, mücadelenin gerileme dönemlerinde, burjuva partilerinin küçük de olsa yapmak istediði reformlarý desteklemek.
Sosyalist solda boykotçularýn gerekçeleri, burjuvazinin kendi arasýndaki kavgada taraf olmamak.
Sosyalist solda hayýrcýlarýn deðiþik gerekçeleri olmakla birlikte evetçilerin tersi açýlarý var.
Evetçiler, yukarýda deðindiðim gibi yapýlacak reformlara destek temelinde “evet” diyorlar. Hazýrlanan anayasa taslaðýnda var olduðu söylenen reformlara bakalým. Evetçilerin iki dayanaðý var: a) 12 Eylül anayasasýnýn deðiþtirilmesi, darbecilerin yargýlanmasý gibi, özellikle bizim kuþaðýn (78) tam destek vermesi gereken bir tasarý. b) Anayasa tasarýsýndaki kýsmen de olsa demokratileþmenin getirilmesi,´dayanýþma grevi, iki sendikaya üye olabilme vs... Acaba öyle mi, bunun gerçekle ne kadar örtüþtüðüne bakmalýyýz.
Darbecilerin yargýlanmasýnýn mümkün olmadýðýný, tam da referandumun yapýlacaðý gün olayýn zaman aþýmýna uðrayacaðýný bilmemiz gerekiyor. Ayrýca bu iktidarýn darbecileri yargýlama gibi bir kaygýsý olsa ne Kenan Evren’i köþkte aðýrlarlardý, ne de kendilerine muhtýra veren genarele þeref madalyasý verip, altýna trilyonluk araba çekerlerdi. Buna þöyle bir itiraz olabilir. En azýndan 12 Eylül tartýþýlmaya açýlmýþtýr, bu da bir þeydir. Ya da sýnýf mücadelesi yükseldiðinde yargýlamayý iþçi sýnýfý yapacaktýr. Sýnýf mücadelesi yükseldiðinde biz onlara “Reformunuzu da alýn gidin!” diyeceðiz. Dolayýsýyla bu ve benzeri verilerin ciddiye alýnacak yaný yoktur.
12 Eylüllere ihtiyacý kalmayan burjuvazinin ve uluslararasý emperyalizmin 12 Eylülü tartýþtýrýp kendi politikalarýný fütursuzca uygulayacak AKP iktidarýný pekiþtirmek için, moda deyimle, yeni vaseyetçi siyaseti uyguluyorlar. Daha açýkçasý 12 Eylül’den bu güne oluþturulan yeni vesayet (cemaatlerin vesayeti) rejimine yasal bir zemin hazýrlarken, bu durumu olabildiðince yapay gündemlerle gizleme çalýþýyorlar.
"Ergenekon" gibi ne idiðü belirsiz bir canavar yaratýp, bu canavarýn aðzýna iktidara muhalif olan harkesin atýlmasý bu süreci hýzlandýrdýðý gibi, Türkiye'ye, emperyalizm tarafýndan biçilen rolü (Bölge jandarmalýðý, Alt emperyalizm, Mýzrak baþý) uygulamak için ortam hazýrlanmýþtýr. Korku imparatorluðu yaratmak amaçlanmaktadýr.
Anayasa tasarýsýnda olduðu söylenen kýsmi demokratik reformlara gelelim:
8 yýllýk iktidarý döneminde hangi demokratik reformlarý yaptýðý bir yana, üretimi tamamen taþeronlaþtýran, sendikalarý etkisizleþtiren, en ufak hak arama mücadelesinde en aðýr saldýrýlarý yaptýran (Tekel direniþi), sadaka ekonomisi oluþtururken ülkeyi talan eden ve ekonomik iyileþmeyi borsanýn iniþ çýkýþlarýna baðlayan, 8 yýldýr ÝMF. DB. DTÖ'nün politikalarýný uygulamaktan baþka bir þey yapmayan bu iktidarýn, ne gibi demokratik reform kaygýsý olabilir ki?... Dayanýþma grevinin yasal anlamda hangi alt yapýsý oluþturuldu? Ayrýca dayanýþma grevinin yasalaþmasý için parlementoda yeterli çoðunluða sahip olduklarý gibi muhalefet partilerinden destek alýp yasal düzenlemeyi yapabilirlerdi. Geriye sadece yargýnýn, yürütmenin güdümüne girmesi kalýyor ki, þimdi, onun üzerinde duralým.
En temel burjuva demokratik ilkelerinden biridir; Yürütme, Yasama ve Yargýnýn ayrýlýðý. Burjuva demokrasisi olan ülkelerde, türlü aþamalardan geçildikten sonra, özellikle Hitler faþizminden sonra bu saç ayaðý oturtulmuþtur. 12 Eylülcüler bile böyle yapmak durumunda kalmýþtýr.(En azýndan anayasada var)
Yürütme zaten parti liderlerinin iki dudaðý arasýnda oluþur, geriye yargýnýn çarpýk da olsa baðýmsýzlýðý kalýr ki artýk ayak baðý olduðu için kaldýrýlma zamaný gelmiþtir. Buradan hareketle, yargýnýn görece baðýmsýzlýðýnýn kaldýrýlmasýyla birlikte faþist devlet yapýlandýmasýnýn önü açýlacaktýr.
Evetçileri tarihe havale ediyorum.
Boykotçular: Burjuvazinin kendi arasýndaki kavgada taraf olmamak gibi görüntüde asil, duru olan bu kavram, içi boþ, süslü bir cümleden öteye gitmez.
Sosyalistler yaþamdan kopuk hareket edemezler, boykot, maddi temelleri oluþmadýkça (Sýnýfýn içinde örgütlü olmak,halkýn içinde olmak ve en önemlisi devrimci durumun olmasý) yapýlmasý ya da dillendirilmesi bile siyasi körlükle eþ anlamlýdýr.
Sosyalistler siyasete müdahele ederler, bu þartlardaki boykot düþüncesiyle, kitlelerle buluþulamayacaðýndan siyasetten kaçýlmaktadýr.
Hayýrcýlar: Deðiþik gerekçeleri olmakla birlikte ortak noktalarý, bu anayasa taslaðýnýn demokrasi soslu faþist içerik taþýdýðýdýr.
AKP'nin dayandýðý kitleler itibariyle üretimden kopuk, lümpenleþmiþ, alt tabaka ve bunlarýn üzerinde yükselen talancý zihniyete sahip yeni burjuvazinin olmasý ve kendileri gibi düþünmeyen herkesi ötekileþtirmeleri de bu düþünceyi haklý kýlýyor.
Þurasý açýktýr ki 12 Eylül Anayasasý, zaten aradan geçen zaman sürecinde yamalý bohçaya dönmüþtür. Yasalarýna, normlarýna uygun olmasý için bir çok yasa deðiþtirildi. 12 eylülün getirdiði hiç bir hükmü kaldýrmayan, örneðin %10 barajý, azýnlýklarýn hakký, anadilde eðitim, özel yaþama saygý vs. (Bütün bu saydýklarým, burjuva demokratik uygulamalardýr) bu ve benzeri yükümlülükler dururken AKP Hükümeti kuvvetler ayrýlýðýnýn ortadan kaldýrýlmasýnýn derdindedir. Bu da en hafif deðerlendirmeyle, hesap vermezliði yasallaþtýracaktýr.
Emperyalizmin Türkiye’ye biçtiði rolü yerine getirebilmek için içeride yükselebilecek sesleri kesmenin yasal kýlýfýný yaþama geçirme planýdýr.
Son söz:
Mevcut kurumun yerine daha gerici bir kurum getirilecekse, mevcut kurumu savunup, ama ayný zamanda daha ileri çözümleri savunmak devrimci bir tavýrdýr.
Aycan Özkan
Güncülleme: 25.09.2012
Mersin |
|
358
|
|
|
|
Öðlene doðru telefon çalmaya baþladý. Açmak istemedim, çünkü ya birileri kitap satmak için ya internet ve televizyon yayýnlarýný pazarlamak için ya da market tanýtýmý için arýyor olabilirdi. Ayrýca “Telefon, ücretsiz check up v.s kazandýnýz” gibi vaatlerle dolandýrýcýlýk yapmaya çalýþan birinin aramýþ olabileceðini de düþündüm. Telefon çaldý çaldý, cevap vermeyince kapandý. Biraz sonra ayný numara tekrar arayýnca açtým. Telefonun ucundaki ses: |
|
359
|
|
|
|
En sonda söyleyeceðimi en baþta söyleyeyim: Ben hayatýmda bir kere bile “Bu mesleði çok seviyorum.” Demedim. “Öðretmenliði çok seviyorum, yeniden dünyaya gelsem gene öðretmen olmak isterdim” gibi ifadeleri duyduðumda ise bazen þaþýrdým, bazen de kýskandým. |
|
360
|
|
|
|
Hayatýn yüksek basýnçlý cenderesinde sýkýþýp kalan insanlarýn yaþamýna toplumsal baskýlar da eklenince doðal olarak çýkmazlara sürükleniyorlar. Bunun yansýmalarýný hayatýn her deminde soluklayabiliyoruz. Yoksa bizler de küreselleþmenin girdabýnda sürüklenen yýðýnlara mý dönüþtük? Kendini kitle psikolojisinin maðduru olarak görenlerin sayýsý hiç de yabana atýlacak miktarda deðil. Bizler bu hastalýklý çaðýn, düþük çocuklarý mýyýz acaba?
|
|
|
|