• İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon |
121
|
|
|
|
Yazının tam ortasında telefon çalıyor. Şimdi sırası mı diye homurdanarak kalkıyorum. Telefonda genç bir erkek sesi. Yazıya konsantre olsam da Köle İsaura dizileriyle yetişmiş olmanın yan etkisinden mi nedir hemen çılgın hayal gücüm çalışmaya başlıyor. Kendimi Brezilya dizlerinin baş yıldızının yerine koyuyorum. Tabii karşımda da genç, yakışıklı, zengin, bir evin bir oğlu, beyaz atlı prens var. Brezilya dünyanın öbür ucuymuş filan dinlemiyor, işini gücünü bırakmış, kalkmış taa oralardan beni arıyor. Bütün bu Hollywood senaryosunu topu topu birkaç saniye içinde yazıyorum. (Acaba, söyleşi yapmayı bırakıp senaryo mu yazsam?) Her neyse, heyecandan titreyen bir sesle soruyorum. ‘Alo, kimsiniz?’ Telefonda bir asır süren sessizlik, doğal olarak Brezilya dünyanın öbür ucu. Olacak o kadar diye kendimi teselli etmeye vakit kalmadan karşıdan yanıt geliyor. ‘Alo, Seval sen misin?’ Biraz şaşkın, daldığı rüyanın bozulmasından biraz tedirgin. ‘Evet, benim’ diye yanıtlıyorum. ‘Kızım beni tanımadın mı? Benim, Dinçer Ağabey’in’. Tam bir hayal kırıklığı. Benim, ‘Toz Pembe Brezilya’ dizisindeki son nokta. ‘Yaa, Dinçer Ağabey sen miydin? Hay Allah. Ben de başka biri sanmıştım. Dinçer Ağabey, sen sesine botoks mu yaptırdın? Sesin çok genç geliyor da.’ |
|
122
|
|
|
|
Film boyunca şehirlerde yaşayan, koca binalarda gündelik hayatını sürdüren insanların plastik hayatlar yaşadığı hissine kapılıyorsunuz. Helikopterin çarptığı ve alev alan binalar, kurşun yağmuru altında delik deşik olan havalandırma bölgeleri, kovalamalar |
|
123
|
|
|
|
Popüler kültür, tarihe dayanan filmlerle tarihi gerçeklere istediği yeni boyutları kazandırma uğraşı içine girmektedir. Bunun içindir ki yakın zamanda Cesur Yürek, Gladyatör, Truva, Kral Arthur, Hz. İsa’nın Çilesi, Büyük İskender, Luther ve son olarak Cennetin Krallığı tarihi filmlerinin içeriğini ve gerçekliğini sorgulayabilmek için bir tarihi birikime sahip olmanın yanın filmlerde gizlenen mesajları daha iyi görebilmek için günümüzdeki gelişmeleri de iyi bilmek gerekiyor. Aksi takdirde beyaz perdeye yansıyan tarih, tarihin kendisiymiş gibi algılanabilir. |
|
124
|
|
|
|
Duydunuz mu? Radyo Televizyon Üst Kurulu , şarkıcı Nez ve Hülya Avşar'ın reklamlarını fiziksel ve zihinsel ahlaka aykırı bulmuş!... |
|
125
|
|
|
|
Konumuz televizyon....... |
|
126
|
|
|
|
Film içinde film ve hatta kendini anlatan film diyebiliriz Adaptasyon’a. Zekasına hayran olmamak elde değil senaristin ve oyunculuğuna hayran olmamak elde değil Cage’in.
|
|
127
|
|
|
|
Televizyon seyredersiniz değil mi?Hemen hepimiz belirli saatlerde, belirli programları seyrederiz.Tv ler özelllikle akşam saatleri açık olur evlerimizde.Evin reisleri babalarımız dedelerimiz akşam saatleri hemen evin gençlerine ''haberleri açın da izl |
|
128
|
|
|
|
Turgul, Kürt açılımından uzak bir film yaparken devletin en önemli bir kurumu olan polis teşkilatınca çalışan memurların sorunlarına eğildi. Polis dizilerinin arttığı, ejder kapanı gibi filmlerin arttığı bir dönemde cinayet masası dedektiflerin ruh haline eğilme konusu şaşırtıcı ve sürpriz olmasa gerek.
|
|
129
|
|
|
|
Özetlemek gerekirse, eleştirmen kimliğine sahip biri, sinema sektöründekilerle çok sıkı ilişkiler kurmamalı, mesafe ve sınırları koruyarak çalışmalarını sürdürmelidir. Ancak böyle tarafsız olunur. |
|
130
|
|
|
|
Ve Galatasaray bir “ilk”e daha kalıbını bastı.. |
|
131
|
|
|
|
Nesnelere anlam yüklemek…
Gökyüzüne çizilen şemsiye, ahtapot…
Sevgiliye verilen mendilin, her durumda ve her şartta anlamını koruması…
Bana gerçek çözümün aklımızda değil, yüreğimizde olduğunu düşündürdü.
|
|
132
|
|
|
|
Bir Yudum İnsan yeniden ve daima ekranlarda.... |
|
133
|
|
|
|
Gittikçe çeşitlenen güzel sanatlar okulları ile günümüzde kişiler, teoride ve pratikte sultanımızın yetişme ortamından çok daha fazla şansla dolu değil mi sizce de? Görünüşte öyle ama neticeye bakınca anlıyoruz ki değil!
|
|
134
|
|
|
|
Maalesef Türkiye, hala yabancı senaryoları aşırıp Türkçeye çevirmekle meşgul… Hala Avrupa ve ABD’de çok tutan yarışmaları kendi kanallarına uyarlamakla vakit geçiriyor. Üretmek ve kendinden olanı sunmak şu aşamada hayal gibi…
Aslında bu durumu sadece sinema için söylemek yanlış. Sinema görünenlerden sadece biri… |
|
135
|
|
|
|
Sanatta ve sinema da devletin parmak izleri aranmalıdır. İhmal edilen, gözden kaçan bir konudur. Belki de bilinçli olarak değinilmeyen bir konudur. |
|
136
|
|
|
|
Lynch’in görsel kılavuzluğunda inen maskeler, balo ertesi bir burukluğu yaşayacak hep yüzlerinde... |
|
137
|
|
|
|
Matrix çılgınlığının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen gündeminizden düşmemesi hayra alamet olabilir mi? Ya da şöyle soralım; Bu filmde ne var ki sinemayla ilgisi belli bir çizginin üstüne çıkmamış olanlara bile cazip geliyor, adeta bu çılgınlığı yaşama |
|
138
|
|
|
|
Türkiye sineması ve seyircisi için üzücü olan Uzakdoğu sinemasından mahrum olmasıdır. Dağıtım şirketlerin ve anlayışın Amerikan tekelinde olması bu mahrumiyetin başlıca nedenleridir. Uzakdoğu sinemasını takip eden Amerikalılar, uzak doğunun birçok filmini taklit ederek önümüze sererken, filmleri kendine mal ederek, bizleri aldatıyor. Bu aldanmanın kurbanı Türkiye seyircisi olmaktadır. |
|
139
|
|
|
|
Ağa dizileri İstanbul’daki Laila’ları bulundukları bölgeye taşıyor ve orada da çok renkli bir hayatın yaşanabileceğini gösteriyordu. Nitekim çok geçmeden gazetelerin ‘kıroyum ama para bende’ mantığını gözeterek verdikleri Diyarbakı |
|
140
|
|
|
|
Gündüz kadınlara yönelik hazırlanan toplumsal güveni, değerleri zedelemeye yönelik programların önü alınamıyor. Hiçbir amacı ve hedefi olmayan sırf reyting kaygısıyla yapılan programlar ne kadar iyi ve güzel olan varsa yıpratmaya çalışmaktadır. Adeta kötülüğü ve çirkinliği akıllara ve kalplere kazıyarak insanları insanlara ve topluma karşı ürkek ve korkak hale getirmektedir. Kurgulanan programlar; ne kadar küfür, hakaret, alay, küçümse ve cinsellik konusu içerirse o kadar seyredilir düşüncesiyle çekiliyorlar. Hemen hemen bütün kanalların aynı tarz programları yapması izleyicilere alternatif programları gerekli kılmaktadır. Bu boşluğu az da olsa dini ve ideolojik kanallar yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak bunlarında izleyici kitlesi sınırlıdır.
|
|