|
 • İzEdebiyat > Deneme > Post-Modernizm |
1
|
|
|
|
Sen dudaklarımda bitmemiş bir şarkı, kimse bilemez aradaki farkı. Hani o birlikte başladığımız, koşarken yavaşladığımız, hayat tanımadı toleransı, bitiremedik dansı. ERDEN ERKİN... |
|
2
|
|
|
|
Beyaz bir martının kanatlarında bir buket masalçiçeği göndermekle; boş şişelerde başarı kutlamakla olmuyor aşk. ERDEN ERKİN... |
|
3
|
|
|
|
Yüreğine işleyen bir bakış, iki damla gözyaşı, bir türlü bitirilemeyen yarılanmış bir dans, insanın içine işleyen bir yalnızlık şarkısı...
ERDEN ERKİN |
|
4
|
|
|
|
“Armut piş, zarlar hep düşeş onlar’a.. ama niyeyse, bizim ebediyen altı kapıya alınmış edebi bir yalnızlığımız var...” |
|
5
|
|
|
|
Umut insanı besleyen bir rüyadır'' der Aristo buna böyle bakınca aslında umut dediğimiz şey bir gerçeklik midir yada bir gerçeklik mi olmalıdır? |
|
6
|
|
|
|
Okula bizi bağlayan nedenler çok farklı olmuştur hep. Bazen arkadaşlarla teneffüslerde oynanan oyunlar, bazen kantinden beş kuruşa alınan çikolatalar olmuştur. Genellikle de güzel kızlar olmuştur. Sevilen güzel kızlar, sevilen kızlar hep güzeldir zaten. |
|
7
|
|
|
|
Tren… Ulaşım vasıtalarının en estetiği, en nostaljiği.
Kendisini teknolojik yeniliklere ne kadar uydursa da bütünüyle modern zamanlara ait olamıyor. Bir yanı hep eski zamanlardan akıyor. Güzergâhı, hatları, durakları, kendisini hareket ettiren mekanizma ve taşıdığı yolcunun hâlet-i ruhiyesi sabit kaldığından mı aynı hat üzerinde aynı seyahat tekrarlanıp duruyor? Sırtında taşıdığı onca roman sahnesi, onca yaşanmışlık ve tarih ile trenin eski zamanlara aidiyetini kaybetmesi mümkün değil. |
|
8
|
|
|
|
giden ama Fırtınalı bir kıskaçtadır hayat üzülürsünüz, savrulursunuz,
bitersiniz bazen kendinizi bile anlamaz olursunuz aileniz, arkadaşınız şununuz bununuz algılayamaz sizdeki sizi
işte böyle bir ağlamaklı veya çaresiz bir zamanda masum,sevimli,temiz,kendi isteyince gelen giden ama madik atmayan bir masum canlı işte bunlar gattolar yane kediler... |
|
9
|
|
|
|
Dün Afganistan ve Libya,
Bugün Irak,Suriye,Nijerya
Yarın Mısır,İran ve belki de Türkiye..
ABD-İsrail önderliğindeki “Küresel Güç” için yerin üstündekilerden daha çok
“yerin altındakiler” önemli olduğundan bu coğrafyalar dünya enerji rezervinin
çoğunu elinde bulunduran ülkelerden oluşuyor.. |
|
10
|
|
|
|
Çoğumuz okurken birden metnin bizi zamanda başka bir yere taşıdığını biliriz ama bunu yazarın nasıl yaptığı üzerinde pek durmayız. Üzerinde durmayız çünkü metnin gizemi hem konusunda hem de bize sonra ne olacak dedirtiyor olmasında saklı. Bu gizeme kapılır gideriz. Ne zamanki yazmaya karar veririz tam da bu anda bu işte aslolanın zamanın düzenlenmesi olduğunu görürüz. |
|
11
|
|
|
|
Bir çok yazar ve şair ;susmadan konuşulmuyor çok şey der bazısı da konuşsan ne olur susmak daha iyi Özdemir Asaf ve Cemal Süreya büyük kırgınlıklar,haksız ölümler,gidişler ,gelişler... |
|
12
|
|
|
|
İyice yaşlanmıştı artık. Üstelik kalbi de vardı.
- Rabbim bize de böyle ecel nasip etsin. Yataklara düşüp çekse daha mı iyiydi?
- O hastaneye gitmese iyiydi. Orada iyi bakmıyorlar hastalara.
- Kolesterolü çok yüksekti. Üstelik şekeri de bir türlü düşmedi. |
|
13
|
|
|
|
işte siz, modern çağın kasapları! |
|
14
|
|
|
|
Bir düşünce sütlü kahve iken nasıl şarap dolu düşüncelerle dolar eğer konuşulan aşksa ;aşk karanlık bir noktanın gerçekleştirilmeye çalışılan bir yan ve çocuk gibi hüsrana uğratılan... |
|
15
|
|
|
|
“Suyun aktığını bilmeyen ve kıyıyı görmeyen bir insan, bulunduğu geminin devinimini anlayamazdı.”
Bizler, bazı kesimler olarak, ne kadar takım tutmayı, bir görüşe sapına kadar mensup olmayı ahmakça bulsak da, belirli bir klasmana, sınıfa mensup olmak için çevredeki her etkiyi, etkileşimi, sebeplerini ve sonuçlarını objektif bir şekilde ölçmek ve tartmak gerektiğini göz önünde bulundurmalıyız. Yetişiriliş sebebinden, ona endekslenen ve empoze edilen görüşlere ve inançlara sahip olmaya zorlanan bireyler, geminin devinimini anlayamayacak sınıftakilerdir. |
|
16
|
|
17
|
|
|
|
Hangi bölüme koysak? Hangi bölümde yazsak? Yazar olsak, başarılı olsak, onu yapsak, bunu yapsak, dertlerle uğraşsak, mutlu olsak, mutlu oluyormuş gibi yapsak. Ne yapsak bu garip dünyada? Evet doğru bildin! Yazmak olsun diye yazıyorum! Bir amacım yok. Bir sebebim yok. İçimi satırlara döküyorum. |
|
18
|
|
|
|
Kendimi kategorize etmeyi sevemedim ben bir türlü. Tanıtmayı tanımadan üstelik. Becerebilseydim bu kutucuğa tanıtımı sığdırabilmeyi ya da "esas alana geçelim, hadi ama yavaştan soğuyor ateşim ' tanıtım yazılarıyla' dememeyi, sanırım yasamı da kıvırabilirdim. Demem o ki allayıp pullar iken her şeyi özünü biraz yitiriyor gibiyiz. Gerisini de sanat tarihçileri doldursun. |
|
19
|
|
|
|
Hayat hortumlarının başladığı andır uzaklar ve daldığımız geçmişin mavi menekşeleri...
|
|
20
|
|
|
|
cehaletin insanları getirdiği noktaları anlattığım bir yazıdır |
|
|
|