Dayanılmazlığın en yoğun saatlerinde yazıyorum bu satırları. Vakit, ne gece ne gündüz… İçimde zamanın bile tarif edemediği bir bulanıklık var. Bazen insan, sadece susar. Çünkü ne anlatsa eksik kalır. Ne yaşadığını, ne hissettiğini birine anlatmaya çalışmak, sanki tekrar o acıyı yaşamak gibi… Ve ben, artık o acıyı tekrar tekrar yaşamak istemiyorum.
Uzun zamandır kalbimin sokaklarında yağmursuz adımlar atmadım. Her köşe başında senin izlerin, her kaldırımda bir susuşum var. Bu şehir eskisi gibi değil. Ya da belki ben değilim… Çünkü artık üşüyorum. Sadece bedenim değil, ruhum da soğuyor her geçen gün.
En çok da senin vefasızlığınla üşüdüm. Oysa kendimi anlatmaya bile fırsat bulamamıştım. Bir yanım “belki anlar” diye direnirken, Diğer yanım “çoktan gitmişti” diyordu sessizce.
Bazen düşünüyorum, bu dünya bile fazla gelmiş olabilir bana. Bir yığın haksızlıkla savaşırken, Sebepsiz yere suçlandım, susturuldum, Kelimelerim kırıldı, kalemim ellerde infaz edildi. Ve ben, o zalim ellerin arasında, Sadece sessizce kalakaldım.
Kendimce bir mücadelem vardı… Bir fırtınanın ortasında savrulurken bile içimde seni korumaya çalıştım. Ama sen ilk vazgeçendin. İlk bırakan… Sen sustukça içimde büyüdü ayrılığın yankısı. Sen çekildikçe hayatımdan, Başkalarının sesi yükseldi üzerime. Ve ben hâlâ anlam veremiyorum: Neyin bedeliydi bu?
Sevdanın zincirlerinde kalmış bir tutsağım artık. Yüreğimdeki acı, kelimelere sığmayacak kadar ağır. Sana nasıl anlatabilirim bunu? Oysa bilmeni isterdim… Nelerden vazgeçtiğimi… Neleri feda ettiğimi… Ama hiç bilmedin. Bilmeyeceksin de.
Seninle ilkbaharda bulduğum o umut, Şimdi zemherinin soğuk duvarlarında titriyor. Yüreğimdeki soğuk, Artık hiçbir mevsime sığmıyor.
Her gece, gözlerim buğulu camlara yaslanıyor. İçimden sana sesleniyorum… Bir fısıltı gibi düşüyor adın dudaklarıma. Yokluğuna rağmen hâlâ direniyorum. Çünkü bazı seviler vardır, Terk edilmiş olsa da sadakatle taşınır.
Ve gözlerim… Çağlayan bir nehrin hıçkırığı gibi yağmurlara karışıyor. Bir beste var içimde, Hiç susmayan… Hep aynı yerden sızlayan.
Sen anlamadın… Belki hiç anlamayacaksın. Ama ben hep bildim: Bazı ayrılıklar bir son değildir. Bir ömür süren eksikliktir.