Gölgeleşen bir akşamda, sen ve ben,
İki yabancı, iki yolcu, iki dünya arasında.
Senin gözlerin, iki deniz, iki derinlik,
Benim sözlerim, iki taş, iki sessizlik.
Arada bir köprü, bir geçit, bir umut,
Birbirimize doğru, bir adım, bir soluk.
Senin saçların, bir orman, bir gece,
Benim ellerim, iki kanat, iki rüya.
Senin dudakların, iki gül, iki ateş,
Benim kalbim, bir yangın, bir çöl.
Sen ve ben, iki yıldız, iki ışık,
Birbirimize doğru, bir düş, bir yol.
Senin sevgin, bir rüzgar, bir yağmur,
Benim sevgim, bir güneş, bir bahar.
Ama arasında, bir duvar, bir engel,
Birbirimize ulaşmak, bir imkansızlık.
Sen ve ben, iki dünya, iki evren,
Birbirimize benzemeyen, iki farklılık.
Fakat sen ve ben, iki parça, iki yarım,
Birbirine tamamlanası, bir bütün.
Senin sevgin, bir anahtar, bir kilidin açılması,
Benim sevgim, bir kapı, bir dünyanın açılması.
Ve böylece, sen ve ben,
İki yabancı, iki yolcu, iki dünya arasında,
Birbirimize ulaşmak, bir possibility,
Birbirimize benzemek, bir necessity.