"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Hoşçakal

Bu derin duygusal metin, aşkın en acı yüzünü anlatıyor: karşılıksız sevmeyi ve özlemi. Kalbi kırık olan anlatıcı, tüm acılara rağmen sevdiğini affediyor ve İstanbul'da yaşanan yağmurlu bir akşamın anısına tutunuyor. Sevdanın ve hasretin iç yakıcı gerçeği, şiirsel bir dille aktarılıyor. Kader tarafından ayrılığa mahkûm edilmiş bir aşkın, yürekte bıraktığı silinmeyen izler ve onurla taşınan acılar...

yazı resim

Dostum.... Ne büyük bir sızıymış, hasretle yanmak... Ne ağırmış sevdiğinden bir damla vefa görememek. Ama yine de kızamıyorsun. İçine atsan da kor gibi yakan o yangını, kalbinin en derin yerinde saklıyorsun. Affediyorsun... Çünkü seviyorsun. Boynunu bin kahırla eğmeye çalışsan da, yüreğindeki yaranın onuru dik tutuyor başını. Gözlerin uzaklara dalıyor, buğulu camların ardından... Hatıralar ince bir sızı gibi süzülüyor yüzüne. Seviyorsun ya… Kahrolsan da, o acıya tahammül ediyorsun, sevdan kadar sabrediyorsun.

"Sana nasılsın?" diyorsun ya… Hani bir İstanbul akşamı vardı, sağanak bir yağmura yakalanmıştık birlikte... İşte dostum, hâlâ o İstanbul akşamı gibiyim. Yüreğimde asılı sarkıtlara saklıyorum solmasın diye pembe gülleri. Kader, ayrılığı boyamışsa sevdanın rengine, ne gelir elimden? Kurumayan bir boya gibi duruyor içimde. Yüzümde ise bir hicranın bestesi… Ve o bestenin güftesinde "son" yazılı…

Zaman, kedermiş meğer... Bir arefe vaktinin ellerinde bırakılmış ellerim gibi. "Ne yaptım ben?" diye sorarken kendime, gecelere duvar gibi çarpıyor içimdeki yalnızlık. O metruk gölge, her gece biraz daha büyüyor ezberimde. Ah yarim... Şu kör karanlığın gözleri yok mu, bir kerecik açılıp seni bana göstermeyecek mi? Zalim yüreklerin bam teli yok mu, bir kez olsun merhamete gelmeyecek mi?

Şu satırlarımı yazarken, zülüflerin düşüyor gözlerimin önüne... Bir kerecik iç çekmeyecek mi, beni bir zamanlar yüreğinde taşıyan o güzel bakış? Züleyha’nın derdiyle inleyen Yusuflara az da olsa bir merhamet yok mu bu çağda?

Kardeşim... Hangi kelime anlatabilir ki ahvalimi? Hangi şiir dile getirebilir o zemheri gecelerde içime çöken sancıyı? Sol yanımda artık, hırçın bir menekşenin solgun renkleri var sadece… Her şeye razıyım, yeter ki o iyi olsun. Eğer bedel buysa Yeter ki gülsün… sonsuzluk kadar güzel gülümsesin yüzü.

Şimdi vakit… yüreğimde bir sonbahar. Rüzgârı keskin, yaprakları sarı, kokusu özlem... Ve ben mühürlü zarflara sığdırdım özlemle yoğrulmuş mektupları. Her biri ayrı bir sitem, ayrı bir dua…

Artık susma vaktidir dostum… Bir ömrü hasretin zincirinde yavaş yavaş tüketme. Kalbini bir sandukaya kaldırma. Neden diye sorma bana. Sadece bil ki, gül buğularına sevdalardan örülmüş tezhipler bırakıyorum. Ve sevdana, dağların yamaçlarına… pembe güller.

Hoşça kal… Kardeşin…

Yorumlar

Başa Dön