Sen hiç denemedin beni sevmeyi.
Hiç elini uzatmadın gözümün içine bakarak, “buradayım” demedin.
Sana seslendiğim onca gecede, kalbim yalnızlıktan çatlarcasına sessizliği dinledi.
Ben büyüdüm; içimde senin yokluğunu taşıyarak.
Kendimi sana anlatmaya çalışırken, sen hep sustun.
Kelimelerim kırıldı dudaklarımda, cümlelerim yarım kaldı.
Çünkü ben seni hep oldurmaya çalıştım,
Sen ise beni hiç olmamış gibi bıraktın.
Gittin ama yok olmadın. Kaldın… Her şeyde, her yerde, her halimde.
Bir adım atsan belki bitecekti bu iç sıkışması.
Ama sen hiç gelmedin.
Ben ise gitmeyi bile beceremedim.
Unutmak dediler, sustum.
Alışmak dediler, zamanla geçer dediler…
Ama ne geçti zaman ne alıştı içim. Bi türlü bitiremedim seni.
Çünkü eksik bırakılmış bir hikâyeydik biz.
Başlamamış ama hep yarım kalmış…
Belki senin için hiçbir zaman özel olmadım…
Ama ben, senin hiç denemediğin sevginde kendimi kaybettim.
Ve şimdi suskunluğuma sığınıyorum,
Sana yazamadığım onca mektubun acısını, içime gömerek yaşıyorum.
Senin yapmadığın o “sevme” işini,
Ben senin yerine de yaptım aslında.
Sana hem özlem oldum hem de yarım kalan bir ihtimal…
Ama en çok da, sana rağmen kalmaktan yoruldum.