Yazar Tanıtımı | En başta kendini tanıtmaktan hoşlanmayan birisi. Şehrin gürültüsünden, hayatın ve insanların sıradanlığından bunaldıkça kaleme ve kağıda delirmemek için sarılan bir adam. Öğretmen. Bilinçaltını yazmayı seviyor. |
Yazısının Özellikleri | sıradan, hayata karanlığıan dair, |
Edebi Etkiler | Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Oğuz Atay, Nazan Bekiroğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sebahattin Ali, Ahmet Turan Alkan, Nihat Genç, , |
Benzer Yazarlar | Nazan Bekiroğlu, Ahmet Turan Alkan, Talat Ülker |
Özgeçmiş | 1978 Gümüşhane doğumlu. Öğrenim hayatı boyunca babasının mesleği dolayısıyla bir çok okula yolu düştü. Atatür Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğini bölümünü bitirdikten sonra Gümüşhanenin Kürtün ilçesinde göreve başiladı. Daha sonra Gümüşhane Mareşal Çakmak Anadolu Öğretmen Lisesine atandı. Bu arada Atatürk Üniversitesinde master yaptı. Arkadaşlarıyla beraber Harşit Dergisini çıkarmaktadır. |
Bulunduğu Yer | |
|
Arkasına baktı yolcu. Geride bıraktıklarına… Bir fotoğraf karesine sığabilecek kadar küçük şehrin, sokak lambalarının cılız ışıklarıyla bıraktığı gölgesine… Zifiri karanlıktan şehre ve otobüsün camına düşen kar tanelerini fark etti sonra. Titredi. Soğuğunu hatırladı şehrin. Sokaktayken yakan, soba başındayken keyif veren soğuğunu… Şaşırttı düşündükleri onu. Hayır, dedi kendi kendine. Bu şehrin, insanoğlunun ayrılık kelimesine yüklediği zafiyetleri, kullanmasına müsaade etmeyeceğim. Bana çektirdiklerini tasdik edermişçesine, adi bir gülümsemeyle veda etmeyeceğim bu şehre. Sonra bakmaktan vazgeçti buğulanmaya yüz tutmuş otobüs camından, bir fotoğraf hükmündeki yaşadıklarına. Gözlerini kapadı. Bu terk edişe yüklediği hayalleri hatırlamaya çalıştı. Hiçbir şey gelmedi aklına. Tekrar düşündü. Işıkları gördü önce. Sevindi bir an. Ama bu ışıklar hayallerinin ışıkları değildi. Tanıdık bir siluet belirmeye başladı sonra. Şehir yavaş yavaş bir gölge gibi düştü yüreğine. Açtı kapadı gözlerini. Açtı kapadı defalarca. Olmadı. Ne şehri silebildi gözlerinden ne de hafızasından gölgesini. Ne zaman başlayacak bu yolculuk diye haykırdı, otobüs şoförüne. Şoför, bir yolcu gelmedi, onu bekliyoruz dedi. Sonra gelince hemen hareket edeceğini eklemeyi de unutmadı. Her otobüs kalkışında, beklemekten sıkılan yolcuların isyanının sebebini anladı ve hak verdi onlara yolcu. Her yolculuk vaktinde başlamalıydı. Ne vaktinden önce, ne de sonra. Bu isyan kaçma ile kalma arasındaki kavgada yolcunun kaçıştan yana tavır koyuşuydu. O güne kadar küçümsediği düşmanının elinin ne kadar güçlü olduğunu fark edişin sebep olduğu işe yaramayan bir hamleydi sadece. Sanki o an otobüs hareket etse bütün bu ıstırap bitecekti.
|
|