Yüzleşme
(Fatih Yalçın) 7 Temmuz 2004 |
Anı |
| |
Yavaş yavaş merdivenlere doğru yürüdüm. Bu merdivenleri defalarca inmiş çıkmıştım. Bazen bıkkınlıkla, bazen heyecanla; bazen sevinçle, bazen üzülerek. Ama her zaman yorularak… Merdivenleri çıkarken okula ilk geldiğim günü hatırladım. Omzumda valizim, ürke |
|
Bir Yol Hikayesi
(Fatih Yalçın) 7 Temmuz 2004 |
Kent |
| |
Arkasına baktı yolcu. Geride bıraktıklarına… Bir fotoğraf karesine sığabilecek kadar küçük şehrin, sokak lambalarının cılız ışıklarıyla bıraktığı gölgesine… Zifiri karanlıktan şehre ve otobüsün camına düşen kar tanelerini fark etti sonra. Titredi. Soğuğun |
|
Perdeleri Çekersem Biliyorum Hayat Daha Güzel Olacak
(Fatih Yalçın) 7 Temmuz 2004 |
Kent |
| |
Yıldızlar yine bütün endamıyla karanlığa asılı duruyor salkım salkım. Pencerem sonuna kadar açık. Bu pencere hiç kapanmayacak. Hiç kapanmamalı. Gecenin soğuğu titretse de bedenimi yaşamam için bu pencere sonuna kadar açık duracak. Yıldızlar geceye ben pen |
|
|
Arkasına baktı yolcu. Geride bıraktıklarına… Bir fotoğraf karesine sığabilecek kadar küçük şehrin, sokak lambalarının cılız ışıklarıyla bıraktığı gölgesine… Zifiri karanlıktan şehre ve otobüsün camına düşen kar tanelerini fark etti sonra. Titredi. Soğuğunu hatırladı şehrin. Sokaktayken yakan, soba başındayken keyif veren soğuğunu… Şaşırttı düşündükleri onu. Hayır, dedi kendi kendine. Bu şehrin, insanoğlunun ayrılık kelimesine yüklediği zafiyetleri, kullanmasına müsaade etmeyeceğim. Bana çektirdiklerini tasdik edermişçesine, adi bir gülümsemeyle veda etmeyeceğim bu şehre. Sonra bakmaktan vazgeçti buğulanmaya yüz tutmuş otobüs camından, bir fotoğraf hükmündeki yaşadıklarına. Gözlerini kapadı. Bu terk edişe yüklediği hayalleri hatırlamaya çalıştı. Hiçbir şey gelmedi aklına. Tekrar düşündü. Işıkları gördü önce. Sevindi bir an. Ama bu ışıklar hayallerinin ışıkları değildi. Tanıdık bir siluet belirmeye başladı sonra. Şehir yavaş yavaş bir gölge gibi düştü yüreğine. Açtı kapadı gözlerini. Açtı kapadı defalarca. Olmadı. Ne şehri silebildi gözlerinden ne de hafızasından gölgesini. Ne zaman başlayacak bu yolculuk diye haykırdı, otobüs şoförüne. Şoför, bir yolcu gelmedi, onu bekliyoruz dedi. Sonra gelince hemen hareket edeceğini eklemeyi de unutmadı. Her otobüs kalkışında, beklemekten sıkılan yolcuların isyanının sebebini anladı ve hak verdi onlara yolcu. Her yolculuk vaktinde başlamalıydı. Ne vaktinden önce, ne de sonra. Bu isyan kaçma ile kalma arasındaki kavgada yolcunun kaçıştan yana tavır koyuşuydu. O güne kadar küçümsediği düşmanının elinin ne kadar güçlü olduğunu fark edişin sebep olduğu işe yaramayan bir hamleydi sadece. Sanki o an otobüs hareket etse bütün bu ıstırap bitecekti.
|
|