Yazar Tanıtımı | Bir boşlukta dönen, mavi küre mucizesinin şaşkınlığındayım...Başka mucizeler bekleyenlere şaşkınım birde. Kısacası şaşkınım savaşlara, kavgalara, tüm karmaşaya...Öyle işte |
Yazısının Özellikleri | Öykü-Anı-Mektup. Yalın, sade ve yumuşak anlatım |
Edebi Etkiler | Çehov- Aziz nesin- Yalçın Ergir-Can dündar vb... |
Benzer Yazarlar | Bu mukayeseyi okurlara bırakmalı diye düşünüyorum |
Özgeçmiş | Genç yaşlarda yazmayı çok seven ve deneyen birisi olmakla beraber, hayatımın bir parçası yapmayı ileri yaşlara bırakmayı düşündüm. Hayat görüşümün zamanla değişeceğini seziyordum şu anda; yazmaya hazır hisseden birisiyim. Kişiliği ve kimliği oturmuş birisi demek daha doğru. Gördüğü yaşadığı ne varsa kafasının bir yerlerinde tutan ve anlatmayı seven biriyim... Doğdum, geliştim ve burdayım |
Bulunduğu Yer | İzmir |
|
Mazeret
Kalabalığın içinden sıyrılıp, dönüp arkamı gitmem gerekirdi belki; söyleyeceklerini içinde tutup, sonsuza kadar susanlar gibi. Durup arkama baktım .Öyle güzel şeyler söylendi ki, vicdan muhakemeleri yapıldı, tüm terk edilenler ve terk edenlerin öykülerinde. "Benim bütün bunlara katacak neyim olabilir ki?" dedim. Arkamda kırk beş yıllık bir yaşam öyküsü ve önümde sonsuz bir umuttan başka neyim vardı? "Tıpkı çoğu gibi kendine acımaktan başka bir şey yapmayan kadını kim dinler ki ?" dedim kendi kendime.
Dünyayı saran uğultulu bir kalabalığın ortasında durup, çekinerek, parmağımı kaldırıp "Bir dakika, bir şey söyleyebilir miyim, müsaade eder misiniz?" der gibiyim.
Zaten bir zaman diliminin sonuna yaklaşan bu dünyada, süren savaşların ve olabilecek felaket senaryolarının arasında yaşayıp giderken, hayatımız değişirken tıpkı mevsimler gibi. Devletler var olmak adına halklarını bölük, bölük işsizliğe, açlığa, yoksulluğa itiyorken; insanlar geleceklerini düşünürken kara, kara, inançlarını kaybetmiş bir medeniyet salyalar akıtarak, "Dünyayı istiyorum, dünya benim olmalı.." diye saldırırken çaresiz halkların üzerine ve laboratuarlarda oturup bazıları "Daha mükemmel nasıl yok edilebilir dünya" diye çalışmalar yapıp, yeni silahlar icat ederken, aileler çocuklarını tek başına bilgisayarların önüne oturtup umursamazken, artık telefonsuz söyleyecek sözümüzün kalmadığı bir zamanda hepimizin, "Benim söyleyeceklerimin, geçmişte yitip giden anılarımın ,şiirlerimin ne önemi var ?" diye düşündüm.
Yine de bir umut doğdu içime. Ben de yazdığım şu şiiri söyleyeyim dedim. Belki yanlış (bence) bir yöne giden birisi duyar da geri döner ve tutar çocuğunun elinden. Zaten bitip gidecek zamanın içinden korkusuzca geçerler birlikte. Yaşadıkları anılar mutluluk olur ve mutluluk bırakırlar geridekilere......
Yanağını pencere camına dayamış
Çocuğun nefesindeki buğuydu
ayrılık
nefes nefese bekleyiş
köşeden çıkıp geliverecekmiş gibi
hayaller
Bütün oyunlar biter
yerde hayal kırıkları
oda darmadağınık
bir omuz silkip her şey'e
çekip gitmektir
ayrılık.
2006-sedef
|
|