Yazar Tanıtımı | Resim sanatı ve edebiyat yüreğimi kanatlandıran bir yaşama biçimdir.Matbuatı teneffüs ettiğimden olacak kendimi basın yayın içinde doğmuş gibi hissediyorum |
Yazısının Özellikleri | deneme,makale,inceleme,söyleşi,hikaye,roman,tenkit |
Edebi Etkiler | cemil meriç,necip fazıl,erol güngör,sait faik, peyami safa,abdurrahim karakoç,sezai karakoç,sevinç çokum,malik aksel,tolstoy,gogol,dostoyevski,cengiz aytmatov |
Benzer Yazarlar | peyami sefa,sait faik,sevin çokum... |
Özgeçmiş | Osman AYTEKİN
Sanatçı, yazar.
20 Ocak 1959 Derinkuyu (Nevşehir) doğumlu ve Nevşehir Lisesi mezunudur. Derinkuyu emekli memur. Resim sanatına küçük yaşlarda başladı. GESAM (Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) ve TYB (Türkiye Yazarlar Birliği) üyesidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Bandrol Uygulaması Denetim Komisyonu Gesam Nevşehir Temsilcisidir. Evli ve üç çocuk babasıdır. Çeşitli gazete, dergi ve kitaplarda desenleri, makale, deneme, röportaj ve incelemeleri yayınlanmaktadır. Kartpostal ve kitap kapağı çalışmaları bulunmaktadır.
Son yıllarda düzenlenen şiir şölenlerine katılıp, tertip komitesiyle birlikte Resim sergileri açmakta ve bu faaliyetlerle ilgili kritiklerde yapmaktadır. Serbest ressam olarak, gerçekçi yaklaşımla ve gelenekten yararlanan çizgisiyle naif ressam olarak sanat hayatını sürdürmektedir.Halen Genç Karndelen isimli kültür sanat ve edebiyat Dergisinin Yazı İşleri Müdürüdür.
YAYINLANMIŞ KİTAPLARI
1- Nefesimiz Gül Bahçesi (2000)
2- Ozan'ın Şairliği ( şiir tahlilleri - 2002)
3-Dünden Bugüne Derinkuyu(2006)
YAYINA HAZIR KİTAPLAR
- İlköğretimde Resim (Orhan Demir - Osman Aytekin) 6-7-8. Sınıflar
- Sevgiler Solmasın(roman)
SERGİLER
— Resim Sergisi- Kayseri Devlet Güzel Sanatlar Galerisi -1985
— Resim Sergisi- Kayseri Devlet Güzel Sanatlar Galerisi -1986
— Resim Sergisi- K.Maraş Valilik binası -1999
— Resim Sergisi- Fırat Ünv. Atatürk Konferans Salonu Elazığ - 2001
— Resim Sergisi- Konya D.G. Sanatlar Galerisi - 2003
— Resim Sergisi- Ankara Ticaret Odası Sergi Salonu - 2005
-Nevşehir Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi-2007
|
Bulunduğu Yer | Nevşehir |
|
Güzellik varken çirkinliklere göz yumulmamalıdır. Bu sadece duyguyla da olmaz. Duygular bizleri sadece hassaslaştırır. Belki aklıselim hareket edemeyeceğimiz için böyle bir hal içine sıklıkla girmenin zararını görürüz. Hoşa gitmeyen şeyleri davranışlarımızla, çabamızla değiştirebiliriz, buna gücümüz yeter.
Hayatın güzelliği bireye bağlıdır. Fert olarak kendimize ve çevremize saygılı olduğumuz sürece sever ve seviliriz saygınlığımızda artar; bu sadece sevgiyle de olmaz: çevremize güven vermeli ve doğru olmalıyız. Doğru ve güvenilir kişilik her yerde kendine yer bulur.
|
28.01.2007 12:44:37
|
hayatın kıyısında |
| |
TAHAYYUL ÖTESİNE MEKTUP...
Mutluluğunuza ortak olduğum için benim de yüreğimde sevinç var.Aile hayatını yaşamayan görür ancak istediği gibi düşleyemez ve anlayamaz da. Ama yine de bir şeyleri görür.Aile içi geçimsizlikler bizim toplumda gittikçe artıyor. Bunun sebepleri de var tabi ki. Ama yine de bir insan ailesine kin duyguları beslememelidir. Gerçi nasıl bir aile hayatı içindesiniz bilmiyorum ama, yine de siz bilirsiniz. Önemli olan sizin iyi olanız onun için diyorum ki içinizdeki kin size zarar verebilir bundan dolayı da temiz yürek birisiniz ve yüreğinizin incinmesini istemem. Bilmem beni anlıyor musun. Bunları,seni az da olsa tanıyan biri olarak söylüyorum. İçinizdeki insanlık sevgisini görebiliyorum ve bu sevgiyle iyi bir geleceğin hayalini kurguluyorsunuz:kurgular her zaman hedefine varmaz ama sizin yüreğinizdeki o büyük sevgi bunu başarabilecek güçte.
Şimdi kayıp kentin insanları gibi gönülden de ırak oldunuz?
İyi bir yaşama kapı aralamak isteyen sen ;sessiz sedasız,ardında hiç bir iz bırakmadan çekip gitmeli miydin? Her şey sadece varoluşun iz düşümünde aranmamalıdır,bilakis bunu anlamlı yapan bugünü hatıralarda bırakan bütün güzelliklerin varoluşunda anlamını bulmalıydı.
Güzel insan selamınla gülecek bu yürek diyor ki: geleceğe umutla bak ve sevgiyle kal
|
|
24.01.2007 15:36:22
|
hayatın kıyısında |
| |
Yine cinayet ve bir hayata sıkılan kurşun; bu ülke insanlarına sıkılmış bir kurşun!
Ve yine bir kan!
Ve yine insanlar caddelerde. Sessiz de olsa bu kalabalıklar “lanet” yürüyüşünde; katil değil ama perde gerisindekiler mutluluğun çırasını tutuşturmuştur.
Çevremizde her gün karşılaştığımız olaylar bizleri olumsuz etkilemeye devam ediyor. Çarşıda pazarda bar kavgaları, hırsızlık olayları, kapkaçla kadınların yerlerde sürüklenişi, adliyede husumet tartışmalarından husule gelen kavga ve bunun da ötesinde kurşun yağdırmalar, okullarda şiddet, üniversitelerde form gerginlikleri... Taksici cinayetleri, adam kaçırmaya teşebbüsler, bağımlılıkla başlayan sendromlar... Hastanelerde rehineler, trafik kazaları, sarhoş naraları, yaralanmalar, darplar, pavyon rezaletleri, eğlence yerlerinin rahatsızlık verici gürültüleri... Belediyelerin açtığı çukur kazaları, işyerlerinin saniyelik soygunlukları... İnsanlarımızı derinden yaralayan aile faciaları, intiharlar, töre cinayetleri... Ve yüreğimizi dağlayan şehitlerimiz!...
Bütün bunlar nereye kadar?
Korkunun çıplak dokunuşundu düşler de yara alıyor. Çığlıklar bir yerlerden görünse ve duyulsa da bazıları gibi hiçbir şey yokmuşçasına davranamayız. Şair diyor ki:
“vazgeçip yürüyeceğiz üstüne denizin
Temizleyeceğiz yüreğindeki karanlıkları”
Bunu demek istemiyorum ama keşke önce kendimize bakabilsek. İç dünyamızı aydınlatabilsek… Umut, coşku ve sevinç benliğimizi sarabilse ve derin bir uykudan uyanır gibi sıyrılabilsek bütün korkulardan ve sımsıkı sarılabilsek hayata! Sevgiyle örülü bir hayata… Ve umutlu bakabilsek!
İnadına, sevgiyi bütün canlılığıyla korumanın, yaşamanın ve yaşatmanın arzusunu bir kez daha yüreğimin derinliklerinde yeniden hissettim. Acılar gelip yakamızı bırakmasa da…
|
|
|