Geldi Yanıma Oturdu
(Alican Doğar) 22 Mayıs 2007 |
Öyküsel |
| |
Bazen bir iki sözcüğü birleştirip bir şeyler söylemeye çalışıyordum, yok olmuyordu…
|
|
Bir Adam Bir Kadın
(Alican Doğar) 28 Mayıs 2007 |
Öyküsel |
| |
Adam konuştu, ne olur sev beni dedi kadına/ Kadın sustu seveceksem kendim olamam der gibi |
|
Hayattı İşte
(Alican Doğar) 6 Haziran 2007 |
Bireysel |
| |
Üşendiğim bir türlü toplamayıp dağınık bıraktığımdı |
|
Yüzünde Yoksun
(Alican Doğar) 6 Haziran 2007 |
Didaktik |
| |
Yeryüzünde yoksun / Yüzünde yoksun / Söyle! Neden yoksun? |
|
Ah Sen!
(Alican Doğar) 25 Şubat 2008 |
Anı |
| |
adını ne koysam da sana benzemese |
|
Zor Kadın
(Alican Doğar) 24 Ağustos 2009 |
Deneysel |
| |
iştahla kanarım kendime, kabuk bağlarım - çözülür, dualar yetmez, çaputlar tumaz |
|
|
Acımız aynı,sevdalarımız aynı,ölümlerimiz aynı ama,
Ayrı tuzaklara düşüp aynı bedenlerle sevişiyoruz.
Dudaklarımızın acı tadı aynı,hüznümüz aynı ama,
Ayrı şehirleri ucundan tutuşturup aynı yangının içinde ölü bulunuyoruz.
Bizim bu düşten her uyanışımız aynı...
Konuşuyoruz aynı,susuyoruz aynı...
Yazıyoruz yine aynı...
Haydi kalk söndür ışıklarını. Son terbiyesizliğin sevmek olsun!
|
21.04.2007 21:19:06
|
Uzun zamandır yakmıyorum ışıkları, kendim için yaşamıyorum... |
| |
Koyu bir kahvenin karanlığı gibidir kimsesiz, öyle dipsiz ve belirsiz. Hep kendine düşmektir, hep kendi kendine ağlamak zamanın orta yerinde. Yalın ayak koşuşturmaktır şehrin tahammülsüz caddelerinde. Boyanmalara gerek olmadan çıkmaktır evinden. Saydam yaban bir ağrıdır aslında, boyuna içini kemiren. Süresiz bir iç karanlığıdır, asla yüzüne yansıtamadığın. Sözcüklere damlayan ıslak bir yalnızlık girdabıdır kimsesiz, Kimsesizdir... |
|
|