Tanrýlarýn Dönüþü
(Dicle Guntas) 17 Mart 2008 |
Fantastik Roman |
| |
Ve arkada ki konuþtu; “Yalnýzca gerçek seni özgür býrakabilir Leibniz, ölüm deðil.” Eos!, tahmin etmeliydim diye düþündü, rüzgara bu kadar laf edip de Eos'u nasýl unutabilirdi ki, onun tek aþký, en büyük savaþta aldýðý en büyük yaradan daha aðýr yaralayan baþ düþmaný, en tehlikeli dostu… |
|
|
"Kuslar gibi ucmayi, baliklar gibi yuzmeyi ogrendik ama cok basit bir sanati unuttuk; insanca yasamak" demis Martin Luther. Insan gibi yasamanin erdem sayildigi bir dunyaya geldik bizler. Aklimiz en buyuk hediyemizken onu kullanmamaya alistirdik kendimizi. Aklimizdan mahrumken hayatin nasil kolay oldugunu gorup, tembel, dusunceden uzak bir yasam bicimi belirledik. Teknolojiyle avuttuk kendimizi, ve bir nimeti lanete cevirmeyi basardik. Savaslarda kullandik teknolojiyi, beyinleri manipule etmek icin kullandik ve inanclarini yiktik saf kalanlarin, mucizelerine aciklamalarimizla. Varoldugumuzdan beri devam eden savaslari daha kanli hale getirdik, daha acili, daha zararli... Uretmek doganin dengesini korumak icin onceligimiz olmaliydi, biz tuketim toplumu olduk. Ureten beyinlere de saygisiz davrandik, sanki onlar vakitlerini bosa harcayan bireylermiscesine. Tum bunlarin arasinda, carpik sosyallesme diyebilicegim bu durumun ortasinda; hala ureten, hala dusunen, hala yasadigi dunyayi guzellestirmeye calisan insanlar var. Hala aldigi her nefesle hayattan biraz daha fazla zevk alan insanlar... Sanirim uretmek, dusunmek, hayatin guzelliklerini yasamak icin hicbir zaman gec degil. Ben yasamin, insanca yasamin gerekliliklerini erken anlamanin mutluluguyla yaziyorum artik. Nazim Hikmet'in dedigi gibi hep birlikte yaldizli kumlara uzanip, yildizli sularin turkusunu dinleme hayaliyle yaziyorum...
|
|