Bir Mankenin Pazar Gecesi
(Dicle Guntas) 3 Ekim 2008 |
Fantastik |
| |
Yalnızlık temalı bir yazı en iyi ne zaman yazılır? Bir Pazar akşamı mı? Ertesi gün sırtına binecek onca yükün ağırlığı, yüzleşeceğin gerçekler ve bitmek bilmez bekleyişler gecesidir Pazar geceleri. Efkarlanır, sıkılır, boğulur ama bir şey de yapamazsın. Onun için öyleydi en azından.
|
|
Aidiyet Duygusu
(Dicle Guntas) 1 Mayıs 2008 |
Akımlar |
| |
İlk ortaya çıkısı Rönesans döneminde olmuştur. Skolastik felsefenin egemenliğinden kurtulmuş kültür adamlarının insanı kendine konu edinmesiyle doğmuş bir düşünce akımıdır aslında. Dante ve Petrarca’nin öncülük ettiği bu akıma daha sonraları Gionozo Manetti, Leonardo Bruni, Marsilio Ficino, Lorenzo Valla, Montaigne ve unlu Fransız yazar Jean- Paul Sartre gibi nice aydınlar katılmıştır. |
|
Bir Tanrının Günlüğü
(Dicle Guntas) 9 Nisan 2008 |
Fantastik |
| |
...yağmur dinince de geri dönecekti zaten Olimpos’a. Müstakil bir evin çatı katında oturuyordu şimdi. Havanın soğuduğunu hissetti ve işaret parmağını şömineye yöneltti. Tek bir kıvılcımla yakmıştı.’Her zaman ki gibi mükemmel’ diye düşünüp gülümsedi. Kendini fazla beğenmiş falan değildi, sadece mükemmellik onu o yapan özelliklerden biriydi. |
|
Tanrıların Dönüşü
(Dicle Guntas) 17 Mart 2008 |
Fantastik Roman |
| |
Ve arkada ki konuştu; “Yalnızca gerçek seni özgür bırakabilir Leibniz, ölüm değil.” Eos!, tahmin etmeliydim diye düşündü, rüzgara bu kadar laf edip de Eos'u nasıl unutabilirdi ki, onun tek aşkı, en büyük savaşta aldığı en büyük yaradan daha ağır yaralayan baş düşmanı, en tehlikeli dostu… |
|
|

"Kuslar gibi ucmayi, baliklar gibi yuzmeyi ogrendik ama cok basit bir sanati unuttuk; insanca yasamak" demis Martin Luther. Insan gibi yasamanin erdem sayildigi bir dunyaya geldik bizler. Aklimiz en buyuk hediyemizken onu kullanmamaya alistirdik kendimizi. Aklimizdan mahrumken hayatin nasil kolay oldugunu gorup, tembel, dusunceden uzak bir yasam bicimi belirledik. Teknolojiyle avuttuk kendimizi, ve bir nimeti lanete cevirmeyi basardik. Savaslarda kullandik teknolojiyi, beyinleri manipule etmek icin kullandik ve inanclarini yiktik saf kalanlarin, mucizelerine aciklamalarimizla. Varoldugumuzdan beri devam eden savaslari daha kanli hale getirdik, daha acili, daha zararli... Uretmek doganin dengesini korumak icin onceligimiz olmaliydi, biz tuketim toplumu olduk. Ureten beyinlere de saygisiz davrandik, sanki onlar vakitlerini bosa harcayan bireylermiscesine. Tum bunlarin arasinda, carpik sosyallesme diyebilicegim bu durumun ortasinda; hala ureten, hala dusunen, hala yasadigi dunyayi guzellestirmeye calisan insanlar var. Hala aldigi her nefesle hayattan biraz daha fazla zevk alan insanlar... Sanirim uretmek, dusunmek, hayatin guzelliklerini yasamak icin hicbir zaman gec degil. Ben yasamin, insanca yasamin gerekliliklerini erken anlamanin mutluluguyla yaziyorum artik. Nazim Hikmet'in dedigi gibi hep birlikte yaldizli kumlara uzanip, yildizli sularin turkusunu dinleme hayaliyle yaziyorum...
|
|