osman demircan

Ey Sevgili Senin Aradığın Benim

ey sevgili herkes sevdiceğine seni seviyorum der. ben seni görünce nutkum tutulur, sesim kısılır; ben seni görünce konuşamam ki. ey sevgili seni görünce yüreğim duracak gibi olur, nefesim tıkanır. sana seviyorum desem ardından selam okunur. herkes sevdiceğine bas bas sevgisini bağırır. ben seni görsem susarım. ey sevgili bir

Eşeklerle Savaşa Gidilmez

Eşeklerle savaşa gidilmez. Hayat savaşımda ne at tanırım ne de kişneme sesi. Hep yanımda eşekler anırır. Eşeklerle özgürlüğe koşulmaz. Hep yanımda eşeklik eden insanlar vardır. Birazcık yürümeye kalksalar aptallığa, bağnazlığa, vicdansızlığa, adaletsizliğe inadına gitme çabası içinde olurlar ve beni de eşek gibi o yola sokmaya çalışırlar. Benim savaşımda

Olan Dağdaki Garibana, Karakoldaki Garibana Olmakta

Başların yere eğildiği yerdeyim. Ben her gün selamsız ve sabahsızım. Saatlerim vefasızlığa, acımasızlığa, nankörlüğe kurulmuş. Her dakika insansızlığa uyanmaktayım. Kimseden şikayetim yok. Zaten kimsenin olmadığı bir dünyanın içindeyim. Sevmeler ısırık gibi. Her ısırık elmadan kurtçuk çıkarmakta. Elmalar ise ateş pahası. Hayatın gölgelerinde daha da siyaha çalan yüzler.

Özel Hayat

Türk milleti yılan gibi her deliğe girmeye çalışıyor. Sokuluyor ısırmak için. Yanaşıyor dişlerini geçirmek için. Birey kavramını yok sayıyor. İnsanın özelini hiçe sayıyor. Hiçbir sınır tanımıyor. Terbiyesizliğin tüm sınırlarını zorluyor. Birisiyle oturup konuşmaya çalıştığında mutlaka üçüncü kişiler araya giriyor. Sözüne bulaşıyor, lafını kesiyor, düşüncelerine müdahale ediyor. Türkiye gitgide

Dünyanın Yatak Altlarından Çıkar Beni

Gecenin karanlığını, ince dalların arasından yırtarak gel. Tüm korkularımı al benden. Rüzgarlar sallarken duygu dallarımı, yüreğim korkuyla dolar. Bir metal tıkırtısı dolaşırken kulak merdivenlerimde, bir katili görmüş gibi göz bebeklerim büyür. Ey sevgili dünyanın yatak altlarından çıkar beni. Korkularımı al benden. Yüreğim seni sevmenin mutluluğuyla kelebek kadar narin

Boş Masa ve Sandalyeler Kadar Yalnızım

Sağanak halindeki yağmurlar gibi bırakmaktasın beni. Kanımı akıtmaktasın sokaklara ve ızgaralara. Silip süpürmektesin sana olan çığlıklarımı. Bağırmaktayım bağırmaktayım ağlamaktayım. Sonra bir şemsiye gibi kenarda bırakılmaktayım. Yapayalnız ve ıpıslak bir köşeye atmaktasın beni. Mahvetmektesin beni. Ey sevgili bir bilsen kadehinde şarap, masanda gül, gecende mum ışığı olurum. Sen aşk

Keman

hiçbir keman çalamaz seni ya kırılır ya parçalanır. / ey sevgilim bir de

Ah Leyla

Yüreğimden kumlar dökülür Leyla'nın yoluna. Leyla yine de anlamaz beni. Bir çöl sıcaklığı altında yaksın beni, tenim pul pul olsun ve aşkın rüzgarıyla savursun beni isterim. Oysa Leyla bensizdir de ayak tabanlarına batan bir taş kadar bile değilim onun yolunda. Ufak bir acı bile yaşatamam ona. Ne geldiğiyimdir

Bir Hareketimle Seni Yok Sayarım

Kapıyı kapattığımda yoksun. Perdeleri örttüğümde varlığın da bana dışta kalır. Yüzümü sana döndüğümde karşımdasın, yüzümü çevirdiğimde yoksun. Sırtımı dönüp gidersem, arkamda bir gölge, kendimi sana döndüğümde önümdesin. Bir hareketimle seni yok sayarım.

Şaheser

ey sevgili senin eteğinin küçük bir parçasını parisin tüm giyim mağazalarına değişmem. eyfel kulesi, nasıl parisin göbeğine vurulmuş bir şaheser ise, izin ver ey sevgili göbeğinin tam ortasından seni öpüşüm de aşkımızın şaheseri olsun. ey sevgili çin işkencelerin geçerken bile seni unutamamaktayım. bütün çin ayaklar altına alsa bile

Açtım Yüreğimin Perdelerini

Açtım yüreğimin perdelerini. Çırılçıplak artık karşındayım. İster gecenin esmer tenini izle, ister bedenimin tüm karelerinde seksek oyna. Zıpla bedenimin avlusunda. Öyle bir tutkuyla dolan ki bedenimin avlularında, serin nefesim seni ferahlatsın önce. Ardından nefesim söndürsün bedeninde yanan tüm mumları. Her yer karanlığa bürünsün. Sadece ellerimiz aç kurtlar gibi

Din

El Bari

Bir şişeyim sensiz. İçimde aşk tadında bir şarap seni damla damla biriktirir. Boğazımın en dar yerinde hıçkırıklarım bir ip gibi olur, içmek ister misin beni böyle demek isterim sana; fakat ağzımda bir mantar, tıkar tüm sözcüklerimi. İçimi açamam sana, dökemem yalnızlığımı dudaklarına. Bir şişeyim mahzenlerde. Yıllanmış acılar var

Nerden Bilecektim

Güneşin doğumunda yoktun. Yağmurlar ılgıt ılgıt yağarken sokaklara, parmaklarım ıslanırken sen yoktun ellerimde. Şiirlerimin duygusu sendin; fakat ezberimde yoktun. Acıların vardı, mutluluğun yoktu. Mum ışığı, şarap, masa örtüsünün dantelleri vardı. Sarhoşluğumda sen yoktun. Nemdin duvarlarımda, yıkıntılarımda ise yoktun. Gümüş tepsilerde, altın varaklarda senin güzelliği vardı; fakat muhabbetin yoktu.

Unutma

ben senin kapıya astığın gömleğinim hala / durmaksızın sen kokan ve seni bekleyen

Durmak Yok Yola Devam

Ey kader kudurmuş köpek gibi neden peşimdesin. Hayat beni bir deri bir kemik yaptığı için mi? Bazen güzel yüzlü bir kız olarak çıkarsın karşıma. Senin yüzüne aldanmam, sonuçta itsin. Bazen bir çocuk masumiyetindesin. Ağlar gözlere inanmam, kimse göründüğü kadar masum değildir bilirim ey kader. Bazen cillop gibi bir

Tanrı Dedi ki Bana

parçaladım yüreğimi köpeklere attım. salyadan sevgiler aktı duygularıma. ve dedim ki tanrıya suç senin onları insan diye çıkardım karşıma. ve ben kulların arasında bir ayrım yapmadım ondan sonra. yine dedim ki tanrıya: senin de suçun yok, insanlarla köpekleri birbirine benzettin. tanrı da dedi ki bana: yarattıklarım arasından insan

Tüm Aşk Balkonlarından Sana Düşmüşüm

seni sevenler yüz güzelliğinden, boyunun posunun ihtişamından bahseder. ey sevgili seni görünce intihara teşebbüs eden kişilerin durumuna düşerim. her yerden sesler gelir, gölgeler düşer etrafıma. hiçbir şey hatırlayamam. ölüm döşeğindeki hastanın kendi derdine dönmesi gibi olurum. ey sevgili hastayım sana. ya öldür beni ya da hayata döndür. çaresizliğim

Başa Dön