..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaþamöyküsü baþka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eþsiz bir araç. -Philip Guedella
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Dil > Arif özdemir




15 Haziran 2011
Divan Edebiyatý Üzerine  
Arif özdemir
Kendi diliyle, kendi kültürel deðerleriyle yoðrulmayan kuþaklar, kültür yozlaþmasýna maruz kalýrlar. Geçmiþten ilham alamayan nesiller, geleceklerini tayin etmekte zorlanýrlar ve zamanla kendi öz benliklerine, kendi öz deðerlerine yabancýlaþarak, yabancý kültürlerin etkisi altýnda kalýrlar. Bu da gelecek nesillerin kültürel deðerlerimizle olan baðlarýný koparmasýna sebep olur. Yahya Kemal Beyatlý’nýn tabiriyle terakkînin þartý ‘‘Kökü mazide olan bir âti olabilmektir.’’ Dolayýsýyla edebiyatýna, tarihine, mazideki kültürel deðerlerine sahip çýkamayan toplumlar, hiç bir zaman geleceklerine yön veremezler ve geri kalmaya mahkûm olurlar. Onun içindir ki bizi biz yapan, olmazsa olmaz deðerlerimize sahip çýkarak, geçmiþle gelecek arasýnda köprü kurarak onlarý gelecek nesillere aktarmak öncelikli vazifelerimizdendir.


:CECD:

Dil, insanlarýn duygu ve düþüncelerini yazýlý ve sözlü olarak ifade etmeleri, karþýlýklý iletiþim kurmalarýdýr. Dil, bir milleti millet yapan, onu baþka milletlerden ayýran en önemli unsurlardan birisidir. Dil olmadan düþünce geliþmez. Dilin, kültürün ve edebiyatýn olmadýðý bir yerde köklü bir medeniyet de olmaz.
Konfüçyus’a sormuþlar: ‘‘Bir ülkeyi yönetmek için çaðrýldýðýnýzda, ilk yapacaðýnýz iþ ne olurdu? Konfüçyüs þöyle cevap vermiþ: “Hiç þüphesiz ki öncelikle dili gözden geçirmekle iþe baþlardým. Dil düzensiz olursa sözler düþünceyi anlatamaz. Düþünce iyi anlatýlamazsa, yapýlmasý gereken sözler, iþler iyi yapýlamaz. Görevler gereðince yapýlmazsa, adetler ve kültür bozulur. Adetler ve kültür bozulursa, adalet yanlýþ yola sapar. Adalet yoldan çýkarsa, þaþkýnlýk içine düþen halk ne yapacaðýný bilemez. Ýþte bunun için hiçbir þey dil kadar önemli deðildir.”
Dilimizin, edebiyatýmýzýn ve kültürümüzün en önemli bir parçasý da Divân Edebiyatý’dýr. Divân Edebiyatý’ný gelecek kuþaklara sevdirerek onun zengin ses, ahenk, dil, ifade ve üslubunu, hayal gücünü, düþünce örgüsünü, sanat anlayýþýný göstermek ve Divân Edebiyatý’nýn bu özelliklerinden ilham alarak bugünkü edebiyatýmýzý da ihmal etmeden edebiyatýmýza yön vermemiz elzemdir.
Kendi diliyle, kendi kültürel deðerleriyle yoðrulmayan kuþaklar, kültür yozlaþmasýna maruz kalýrlar. Geçmiþten ilham alamayan nesiller, geleceklerini tayin etmekte zorlanýrlar ve zamanla kendi öz benliklerine, kendi öz deðerlerine yabancýlaþarak, yabancý kültürlerin etkisi altýnda kalýrlar. Bu da gelecek nesillerin kültürel deðerlerimizle olan baðlarýný koparmasýna sebep olur.
Yahya Kemal Beyatlý’nýn tabiriyle terakkînin þartý ‘‘Kökü mazide olan bir âti olabilmektir.’’ Dolayýsýyla edebiyatýna, tarihine, mazideki kültürel deðerlerine sahip çýkamayan toplumlar, hiç bir zaman geleceklerine yön veremezler ve geri kalmaya mahkûm olurlar. Onun içindir ki bizi biz yapan, olmazsa olmaz deðerlerimize sahip çýkarak, geçmiþle gelecek arasýnda köprü kurarak onlarý gelecek nesillere aktarmak öncelikli vazifelerimizdendir.
Kendi kültürümüzün, gelenek ve göreneklerimizin ihmal edildiði günümüzde insanlarýmýza ve bilhassa gelecek genç nesillere divan þiirini en güzel bir þekilde tanýtmak zorundayýz. Çünkü divan þiiri, bizim üç kýtaya hâkim olduðumuz, gittiðimiz her yere barýþ, adalet ve kardeþlik götürdüðümüz, en ihtiþamlý, en görkemli bir dönemin þiiridir.
Bugün günümüzde yaþayan insanlarýn birçoðu Divan Edebiyatýný, Divan þiirini dilinin aðýr olmasýndan dolayý eleþtirerek, bu dili anlayamamaktan yakýnmaktadýr. Bu yakýnma bizi kolaylýða ve dolayýsýyla tembelliðe teþvik etmektedir. Eðer kelimeleri anlayamýyorsak o kelimeleri anlayabilecek seviyeye gelmek için elimizden gelen gayreti göstermemiz gerekmektedir. Biz elimizden gelen gayreti sarf etmeyerek þairlerin bizim seviyemize inmelerini istersek o zaman seviyeyi düþürmüþ oluruz.
Dünyanýn hiçbir yerinde bizim kadar kendi kültürüne yüz çeviren, yabancýlaþan bir millet yoktur. Divan þiiri bizim þiirimizdir. “Anlayamýyoruz” diyerek bu þiirden, bu kültürden yüz çevirmek yerine, onun zengin hayal gücünü, sanatýný, ahengini anlamaya çalýþsaydýk, bugünkü kadar kültürel yozlaþma olmazdý. Acaba bir Ýngiliz William Shakespeare’in dilini rahatlýkla bugün anlayabildiði halde biz, neden býrakýn Fuzûlî’yi, Nef’î’yi, Nâbî’yi daha yakýn çaðýmýzýn þâirleri Mehmet Akif’i, Yahya Kemal’i, Ahmet Hamdi Tanpýnar’ý bile anlayamýyoruz. Adeta dil ve düþünce özürlü bir millet haline geldik. Bizim, bugün bu halde olmamýzýn nedenleri üzerinde düþünüp, gelecek nesillerin bizim halimize düþmemeleri için ivedilikle önlem almamýz gerekmektedir.
Divan þiiri, çok zengin bir kelime hazinesine sahiptir. Divan þiirini yok saymak bu zengin kelime hazinesini örtbas etmek demektir. Ýnsanlar, kelimelerle düþünür, kelimelerle fikir üretirler. Zengin bir kelime hazinesinden yoksun bir millet düþünemez ve saðlýklý fikirler üretemez. Kelimesiz bir millet düþünme melekesini kaybetmiþ bir millettir.
Divan þiiri bizim þiirimizdir. Atalarýmýz asýrlarca bu þiirle duygulanmýþ, bu þiirle düþünmüþ, bu þiirle yazmýþ ve bu þiirle yaþamýþtýr. Divan þiiri atalarýmýzýn hayata bakýþ açýsýný gösterir.
Bir döneme damgasýný vurmuþ olan bir edebî kültürü yok saymak akýl ve mantýkla uyuþur bir durum deðildir. Divan þiiri, zengin hayallere, zengin kelime hazinesine, ses ve ahenge, söz sanatlarýna, duygu ve düþüncelere sahip bir edebi tarzdýr. Bu edebî tarzý yok saymak, üstünü örtmek kendi dilimize, tarihimize, kültürümüze yüz çevirmek anlamýna gelir.
Bugün günlük hayatýmýzda konuþtuðumuz kelime sayýsý üç beþ yüz kelimeyi geçmemektedir. Bu bizim dile, düþünceye ve kültüre ne kadar önem verdiðimizin en bariz göstergesidir. Oysa bir Ýngiliz, bir Fransýz günde bizden kat kat fazla kelime kullanmaktadýr. Bu ayný zamanda o milletlerin dile, kültüre, edebiyata vermiþ olduklarý deðeri göstermektedir.
Her millet, mutlaka baþka milletlerin kelimelerini alýr, hiç þüphesiz ki bu kaçýnýlmaz bir durumdur. Hiçbir milletin kelimelerinin tamamý millî deðildir. Millî olan o kelimelerin sesleri, ahengi ve musikisidir. Türk dili de týpký bunun gibi yabancý milletlerin dilinden bazý kelimeler almýþtýr; ama almýþ olduðu bu kelimeleri kendi bünyemize katarken ona kendi sesimizi, musikimizi katarak, onu Türkçe’nin yapýsýna uydurarak almýþtýr. Nasýl ki fethettiðimiz vatan topraklarý, fetihle birlikte artýk bizim malýmýz, mülkümüz olduysa Arapça’dan, Farsça’dan, Ýngilizce’den dilimize alarak sesini, musikisini, mimarisini millîleþtirerek bünyemize kattýðýmýz kelimeler de bizim fethettiðimiz, bizim malýmýz olan kelimelerimizdir.
Dolayýsýyla yapmamýz gereken ivedilikli iþ, kendi kelimelerimize ve köken itibariyle Türkçe olmasa da bizim duygu ve düþüncelerimizle yoðrulmuþ, bizim dilimizin ses özelliklerini almýþ, bizim malýmýz olmuþ kelimelere sahip çýkmak ve onlarý hayatýmýzda kullanarak yaþatmaktýr.
Bilindiði üzere dil, yaþayan canlý bir varlýktýr. Bu haliyle evrime uygun fakat devrime uygun deðildir. Örneklemek gerekirse, sözgelimi hayvan gücünden, buhar gücüne geçiþ gibi, dilde yepyeni teknolojik devrim yapmak söz konusu deðildir ve olamaz. Buna raðmen Türkiye’de bu yapýlmak istenmiþ ve belli bir mesafe de alýnmýþtýr. Sonuç ne olmuþtur? Býrakalým Türkiye dýþýnda yaþayanlarý fakat bu ülkede yaþayanlar, ayný aile içinde bulunanlar, birbirini izleyen iki kuþak, aralarýnda anlaþamaz dereceye düþmüþtür. Dilsiz, düþünmek bile muhal iken, düþünce aktarmak söz konusu olabilir mi? (Kezer, 1985, S. 11)
Kezerin de ifade ettiði gibi; dil, canlý bir varlýktýr. Kullanýldýkça yaþar ve geliþir. Kullanýlmayan kelimeler ise zamanla kullanýmdan düþer ve ölür. Dilimizi yaþatmak da öldürmek de bizim elimizde.
Dilin canlý bir varlýk olduðunu Ergin ise eserinde þu þekilde ifade etmektedir:
Dil bu kanunlar çerçevesinde yaþayan canlý bir varlýktýr. Bu canlý varlýk, her zaman diriliðini muhafaza ederek canlý canlý kullanýldýðý gibi, zaman zaman canlý varlýklardakine benzer þekilde bir takým deðiþiklikler, kendi bünyesinden doðan çeþitli sebeplerle bazý geliþmeler de gösterir. Bu deðiþiklikler ve geliþmeler ona, uzun tarihi boyunca, daima serpilen ve zaman içinde akýp gelen bir manzara verirler. Bu yüzden dilin tarihinde bir takým merhaleler, bir takým geliþme safhalarý göze çarpar. Bunun içindir ki biz ayrý devirlere, uzak asýrlara ait metinlerin dilinde bir takým farklýlýklar görürüz.
Her insanýn ve topluluðun dili bu safhalar içinde kendi zamanýnýn dilidir. Hiç kimse geçmiþ bir devrenin de, gelecek bir zamanýn da dilini kullanamaz. Yaþayan dil canlý dildir.(Ergin, 2002, S.14)

KAYNAKÇA
1) ÖZDEMÝR Arif ,2007, ÞEYHÜLÝSLÂM ÝSHAK EFENDÝ DÝVANI’NDAKÝ SEÇME KASÎDELERÝN GÜNÜMÜZ TÜRKÇESÝNE ÇEVRÝLMESÝ VE EÐÝTÝM UNSURLARININ ÝNCELENMESÝ TEZSÝZ YÜKSEK LÝSANS BÝTÝRME PROJESÝ, GÝRNE, S 5-8)
2) ERGÝN Muharrem, 2002, Üniversiteler Ýçin Türk Dili, Ýstanbul, Bayrak Basýmevi.
3) KEZER Aydýn, 1985, Türk ve Batý Kültürü Üzerine Denemeler, Ankara, Kültür Bakanlýðý Yayýnlarý.
YAZAR: Arif ÖZDEMÝR
ÝLETÝÞÝM: a_ozdemir1981@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn dil kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dil ve Kültür Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
107. Topçu Alayý Marþý [Þiir]
Ayrýlýk Ateþi [Þiir]
Vefa Ýmtihaný [Deneme]


Arif özdemir kimdir?

Edebiyat Öðretmeni

Etkilendiði Yazarlar:
Ýskender Pala,Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazýl Kýsakürek,Sezai Karakoç


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Arif özdemir, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.