..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Birkan ASKAN




31 Ekim 2002
Erkek egemen toplum, gelişen yeni trend ve BBG'sel  
Arıza Adamlar

Birkan ASKAN


Sakin sakin oturdukları barda birden kavga çıkarıyorlar. Devamlı siyah giyiniyor, bazen silah taşıyorlar. Agresifler; kendilerine asılan kadınlara bile kötü davranabiliyorlar.


:BFEG:
Hepimizin hergün olmasa bile seyrettiği bir program var bir televizyon kanalında. Buna kısaca BBG deniliyor. Yayınlandığı günden bu yana eleştirmenlerin dilinde tüy bırakmayan bu program, kim ne derse desin müthiş bir toplumsal çürümüşlüğü ortaya çıkarıyor ve fanatikleri de, futbol takımlarının en gaddar olanlarını sayı itibari ile geçmiş durumda. Peki nedir BBG denen gerçek, ve bu gerçeğin altında yatan büyük psikolojik başkaldırı. Neden toplum olarak en hoşlanılmayacak tarzdaki kavga ve gürültülerden hoşlanıyoruz. Özellikle seçilmiş ve birbirine zıt karakterlerin bilerek alındığı bu yarışma türünde, rollerini yapan kobayların gereksinimleri nelerdir ? Birbirlerini yemek maksadıyla, geldiği çevrenin, yetiştirilme öğretisinin tüm çıplaklığı ile sergilendiği bu saçma sapan serinin getirisi ne kadar yararlı olabilir ? İçinde tutunamayanların, hayatlarını idare ettiremeyecek düşüncede olanların ve seyircisi genelde 16-25 ile 40 yaş ve üzeri olan kesime hitap eden bu gereksiz gürültünün, argo olarak yapılan tartışmaların ve küfürleşmelerin kime ne faydası var ? Birtek faydası var, o da yayını yapan televizyon kanalının rayting hesapları. Bununla birlikte bu programı çok iyi takip edenlerin de içinde bulunduğu bir durum daha ortaya çıkıyor. Aziz Nesin'in kemikleri sızlayacak ama biz yine de söyleyelim, toplumun %60'ı gerçeği. Kalan sağlar bizimdir.

Bu belgesel'de birçok birbirinden farklı görüşe sahip beden bulundurulmakta. Bunların kimi çok titiz, kimi pasaklı veya dağınık, kimi kısa yoldan köşe hesaplarında, kimi zevk, kimi aşk meşk peşinde. Kimileri de apayrı bir dünyanın insanları. Hatta dizi adında çevrilen ve aşiret martavallarını seyirciye kılıç gibi sokan düşünceler de dahil olmak üzere, aşağıda okuyacağınız satırlar BBG evine, evdekilere, dışındakilere ve abuk sabuk dizileri çevirenlerle, onları seyrettirenlere, seyredenlerine ithaf olunur. Hatta deyimi yerindeyse "cuk" oturur.

Bu arada beğenmiyorsan seyretme mantığı ile karşıma dikilenlere, veya dikilmeye çalışanlara da ufak bir not : Seyretmek uzun sürebilen bir aşama olduğu için, bu konuyu göz gezdirmek mahiyetinde ele alalım derim. Göz'de gezdirilmese, Aziz Nesin gibi bizi bizden iyi kim anlatabilir, anlatsa da kim anlayabilir.

Arıza Adamlar
Sakin sakin oturdukları barda birden kavga çıkarıyorlar. Devamlı siyah giyiniyor, bazen silah taşıyorlar. Agresifler; kendilerine asılan kadınlara bile kötü davranabiliyorlar. İşte, yaşamlarını "racon, sağlam" ve "sıkı" kelimeleriyle özetleyen, son günlerde etrafımızda oldukça sık gördüğümüz "Arıza Adamlar"; kimi gerçek yaşam öyküleriyle...
Henüz eski Galata Köprüsü'nün yanmadığı günler... Bu eski yapıda konuşlanmış meyhanelerin arasında, sessizce açılan küçük bir bar kısa zamanda meraklı bakışları da üstüne çeker. Zeki Ateş, adını "Kemancı" koyduğu bu mekânı "köprü" için olduğu kadar, Türkiye içinde yeni bir anlayışla işletmek ister; İlk Kemancı, Türkiye'nin ilk "Rock Bar"ı olur. Açılmasıyla birlikte, ufak ufak para kazanmaya başlayan mekân, Galata Köprüsü'nün haracını yiyen "Daltonlar" isimli çetenin ilgisini çekmekte gecikmez. Zeki'nin olmadığı bir gün Kemancı'ya gelip haraç isteyen Daltonlar para bulamayınca patrona şu notu bırakırlar: "Yarın tekrar geleceğiz. Zeki'ye söyleyin parayı hazır etsin, yoksa bütün camları indiririz." Ertesi gün Daltonlar'ın içeriye girmesiyle, Zeki Ateş'in elindeki tabureyle kendi barının bütün camlarını kırması bir olur. Daltonlar şaşkın bakışları içinde sağ bıraktığı ufak havalandırma camını göstererek; "Haydi" der. "Yiyorsa gelin, benim ölümü çiğneyip bu camı da siz kırın."
Kemancı Bar'ı Daltonlar'dan kurtaran o gün, aynı zamanda Zeki Ateş'in "sağlam adam" olarak mitleştiği gündür. Bu küçük ve gerçek öyküde olduğu gibi, olayın başa gelişinden, sonuçlandırılışına kadar çerçevelenmiş "raconsal karizma," son günlerde etrafımızda kendini daha çok hissettirmeye başladı. Dillerinin ve hareketlerinin kemiği olmayan, sanki Paul - Louis Landsberg'in "Görkem eylemin sonucunda değil, eylemin soyluluğundadır" sözünü ispat edercesine yaşayan bu "show off" adamların bir de trendy ismi var: "Arıza Adamlar"



Her model mevcut
Arıza insanın her eyleminin başarıya ulaşması gerekmez. Bir insan konuşmayabilir, kavga etmeyebilir, sorun çıkartmayabilir ama yine de arıza olabilir. Seri cinayet katillerinin soğukkanlı ve maraza durumlardan kaçan yapıları da bu tip arıza mevzulara paralellik gösterir. Arıza adamlar; Naylon, Volkanik ve Çağdaş olmak üzere üçe ayrılır:



Hollywood menşeyli naylon arızalar
Bu grupta, Gridlock'daki Tim Roth, Trainspotting Adamları ve Arizona Dream'deki Vincent Gallo ağırlıklı fetiş durumundadır. Naylon arıza, karizmasının volümünü açacak herşeye karşı bir Mevlana'dır. Barda sakin sakin oturur, sakin sakin içer, sakin sakin kavga çıkarır, hırsla ölesiye döver. Kadın keser, asılır, asılan hatunu ise genelde tersler.



Volkanik Arızalar
Suskun, kendini savunamayan, ezik ve ailesi tarafından Üçüncü Dünyalı gibi davranılarak büyümüş bir karakter de en baba arıza davranışları gösterebilir. Cinselliğe bodoslama ve kabaca girerler. Psikopata yakındırlar. Onlar için sorun "ortamın sorunsuz olmasıdır." Kimsenin arıza davranışlar beklemediği bir çizgide yaşarlar. Yarattıkları olay sonrası "Hiç de öyle biri gibi değildi" diye konuşulan insanlardır. Sonrasında sıkıntı ve pişmanlık da duyarlar. Ama özgüvenlerini yaralamamak ve hayatta tutundukları en güçlü dalları olan "karizmalarını" zedelememek için yaptıklarının arkasında dururlar. Yani karakterlerini, yarattıkları olay değil, bu arıza olayın yine de arkasında durmaya çalışan özgüvenin varlığı netleştirir. Eleştiri, ölümlerine yol açabilir.



Delikanlı ama çağdaş arızalar
Bu model arızalar küçük mafya olaylarına ve bir "babanın" yükselişine hayranlıkla bakar. Her ne kadar yabancı arızalık destekleri alsalar da (filmler ve oralardaki karakterlerin karizmasına duyulan hayranlık) bir anda tekrar "Türk bir arıza" olabilirler. Delikanlı ve racon davranışlara, kelle koltukta girişilen hareketlere hayranlık duyarlar. Bütün arızaların ortak özelliği olan empati (başkasının yerine kendini koyarak düşünmek, hareket etmek) bu arızalarda da yoğunca vardır. Herhangi bir "abinin" kıllı bir ortamdaki davranışı, fırsat bulunsa da kendisi tarafından yapılsa diye özlemle beklenir. Ancak ruhları tam müsait olmadığından, yani "empati arızası karakterler" olduklarından, zaten bir sorunun çıkmayacağı ortamlarda araya girmek, sağlam, yani yanında yeterince arkadaşı varken kavga çıkartır gibi davranmak ve sorun halledip adam barıştırarak abilik yapmak onlar için orgazmların en büyüğüdür.



ARIZA ADAMI TANIYALIM

"10"suz arıza olmaz

Para
"Maç bittiğinde bir acı duyacaksın. Bu incinen gururunun acısı olacak. Ancak gurur karın doyurmaz." Pulp Piction'un arıza zencisi Marcellius Wallace karakterindeki Ving Rhames, boksör Bruce Willis'e şike yaptırmak için yaptığı ikna konuşmasında, paranın gururdan da önde tutulduğuna işaret eder. Naylon arızalar sakin dursalar da direkt olarak paraya ulaşmaya çalışır. Amaçları bir iş çevirip bütün ömür ense yapmaktır. Rezervuar Köpekleri'nde, Steve Buscemi'nin canlandırdığı tip gibi, kimseye haybeye para koklatmazlar. Bahşiş bile vermezler. ("I don't believe in tip." Bahşişe inanmıyorum.) Volkanik arızalar içinse para diye bir kavram yoktur. Çok önemsizden bile önemsizdir. Delikanlı Türk arızalar ise paranın peşinde değilmiş rolü yapar. Ama son ana kadar içlerinde parayı kaybetmemek için bir umut taşır ve duruşlarından ödün vermeden "bir varyeteyle" parayı kapatmaya çalışırlar. Ama bunda da başarılı olamazlarsa, içinde bulundukları durumu şık bir sortiyle kendi lehlerine çevirirler.

Giyim
Arıza adamlar giyimleriyle ve aksesuarlarıyla görselliklerini tamamladıklarında kendilerini daha güçlü hisseder. Siyah ince kravat, siyah güneş gözlüğü, siyah takım elbise ve beyaz gömlek arıza giyimin yaz/kış tek moda tasarımı gibidir. Arada çiçekli gömlekli, çocuksu atraksiyon giyimler yapılsa da "arızalığın flu tonları" için siyah vazgeçilmez bir renktir. Ayakkabılar ayrı; onlar hep parlaktır. Ayakkabı konusundaki ünlü arıza vecizesinde Frank Sinatra şöyle der: "Kötü adam olacaksam yapacağım ilk şey, beyaz bir ayakkabı almak olacaktır."



Silah
"Naylon Arızalar" silahını pantolonunun önünde taşır; kolaylıkla görülmesini ister. Kafası süper karışık "Volkanik Arıza"nın silahınıysa evindeki masada, mutfakta, yani tesadüfi bir yerde bulabilirsiniz. "Çağdaş Arızalar"da silah belin arka tarafındadır. Ceketle kamufle edilir, meraklı gözlerden saklanır. Silahlar, model itibarıyla da arıza kategorilerinde değişiklik gösterir. "Çağdaş Arızalar"ın tabancaları kesinlikle toplu değildir; şarjörlü olması altın kuraldır. Bu tiplerde silah taşıma ritüeli, literatürde de karşılığını bulur: "Alttan sürmeli, yandan kusmalı. "Gümüş renkli olması, dikkat edilmesi gereken bir başka nokta. Naylon arızalar için silahı yan tutmak, hiç ateş etmemiş olmalarına rağmen en favori durumdur; sadece boş silahlarla oynamayı seven ve "Birine sıkıp da keriz gibi hayatımı zindan mı edeceğim lan" diyecek kadar bilinçli olanlar için absürd bir eğlence aracı olmaktan öteye gitmez. Aslen silahın gıkı çıkmaz.



İdoller
Türkiyedeki arızalık sigara gibi, içki gibi, uyuşturucu gibi tamamen bir özentinin mahsulüdür. Bir şeyleri baştacı etmeden, örneksiz, serseri mayın gibi bir arıza olmak, defolu bir duruştur. Kendini kanıtlamış örnekler peşinde koşmak daha akıllıcadır. Naylon Arızalar'ın idolleri; Quentin Tarantino, Harvey Keitel, Tim Roth, Gary Oldman, Robert De Niro, Bukowski ve Vincent Gallo gibi heriflerdir. Arıza dünyasının "milliyetçi" üyeleriyse, Herşey Çok Güzel Olacak'taki Mazhar Alanson'a, Ağır Roman'daki Mustafa Uğurlu'ya, Karışık Pizza'daki Cem Özer'e ve Metin Kaçan'a sempati duyarlar.

Volkanik Arızalar ise, kendilerine imaj yüklemekten pek hoşlanmaz. Eğer kendilerini mecbur hissederlerse, Hitchcock'un "Sapık"ı Anthony Perkins, tatminkâr bir örnek olabilir.

Örnek abiler
Hemen hemen bütün "model" arızaların, sık sık akıl danıştıkları bir "abi"leri olur. Potansiyel arızanın teoride alacaklarının hepsini, pratikte yalayıp yutmuş olan bu adamlar, aynı zamanda alemin kaşarıdır. Racon abilerin forması, sanki yazılmamış bir kanun gibi, kravat takmadan giyilen takım elbisedir. Bu tiplere sinemada Cüneyt Arkın, Kadir İnanır ve Müslüm Gürses tekabül eder. Potansiyel arızalar, bu üst mertebeden aldıkları söylemler, tripler ve yaklaşımlarla alemde prim yapar. Sonuç; minicik, bahçesinde küçük çaplı namluların koşuştuğu ufak bir dünyadır. Ufak atraksiyonlardan mutlu olurlar. Bir kişilik oturulacak yer varsa, oraya oturan kişi olacak kadar karizma yapmak bile küçük ebatlı arızalar için doyurucudur.



Televizyon
Televizyon, tamamen yabancı arızaların tribidir. Türkiye'deki karşılığı sıfırdır. Çizgi film veya belgeseller ve bu tiplerin dişilerinin izlendiği hafif pornografik aşk filmleri favoridir. Ya da insanı arıza yapmak için birebir şeyler izlenir. Ali Kırca'nın saç modeli, bir tartışmaya gelip de tatmin olamayan ve "Ben buraya şunu tartışmaya gelmiştim, ama konu bu çıktı" diyen konukların bulunduğu tartışma programları, Flash TV'de yayınlanan "Gerçek Kesit" isimli dramatik hayat dersleri, bu tiplerin şahikasıdır. Bunların dışında, karizmayı beslemeye yönelik her türlü program seyredilebilir.



Agresiflik
"Kavga edecek olan var mı?" dendiğinde ilk parmak kaldıran insan olmak zahmetli iş gerçekten. Olur olmaz kavga çıkartmak, herhangi bir yerde hakeden veya etmeyen birisine istem dışı kafayı takmak veya orayı bağıra çağıra terketmek, ya herife girişmek, ya da adamın sinirlerini yıpratırcasına suratına gözlerini dikip bakmak. Beraber aktığın kanka veya hatununun da tadını kaçırmak. Onu seni teskin etmeye mecbur bırakmak; gereksiz yere "agresyon" yaratmak. İşte "Ben arızayım" diye atılan çığlık bu.



Adam "silmek"
Arıza adamın ölümle, yani "hesap kesmekle" ilişkisi sakin, soğukkanlı ve beklenmediktir. Öldürdüğü adama veya onun ailesine değil, onu öldürürken üzerine sıçrayan kanın gömleğini kirletmesine kızar. Ölmüş adamın cebinden, kuru temizleme parasını alacak kadar sert durabilir. Zarar vermek kadar önemli olan bir başka eylemse, bir adamı "silmek"tir. Eğer abuk bir arıza ortamlar sözlüğü olsaydı, "adam silmek, defter kapatmak" teriminin sözlük karşılığı olarak, "birisine gösterilen dostluğun bitirilmesine karar veren adamın büyüklüğü oranında, çevresinin de buna destek vermesi ve adamın bir anda bitmesi" yazılabilirdi.

Kanka ortamları
Arızaların pek kanka tribi yoktur. Genellikle yakın çevresini; keşler, fahişeler, küçük çaplı mafya babaları, zengin sosyete kadınları, tinerciler, çingeneler ve berberlerin as oyuncu olduğu semt esnafı oluşturur. Kankalık görülse bile, bu "altı yıl öncesinden bilmem kim" formatındadır. Arızalar için "vefa," kankalıktan çok daha önemlidir. Herhangi bir vukuatta, telefon çakıp çağırmak bir vefadır. Arıza bir tipin merkezini oluşturduğu cemaatte kendinize bir yer edinmek istiyorsanız, onun Bursa'dan açacağı bir telefonla Ankara'daki işinizi bırakıp yanına gitmelisiniz.

Kadın
Bir arıza adam için yanında taşıdığı kadın, üzerinde hassasiyetle durulası bir mevzudur. Kısa ya da uzun saçlı, zayıf veya balık eti olması zerre kadar önem taşımaz. Fiziksel güzellikten çok, kadının yaydığı elektrik ve karizma önemlidir. Yürürken insanı küçümseyen bakışlar, kendi gibi arıza, sorunlu birini gözünden tanıma yeteneği aranır. Arıza adam için, kadının verdiği mutluluktan daha çok onunla beraber olunduğu için çevreye yapılan havanın, bunun sağladığı kariyerin verdiği doyum ön plandadır. Bu tip kadınlarda ilk bakışta fark edilen özellik, gözlerine yerleşmiş nedensiz mutsuzluktur. Arıza adamı, işte bu mutsuz bakışların arkasındaki derinlik çeker. Bu yüzden diğer kadınlarla sevişilir, ama bu kadına aşık olunur. Çizdiğimiz hüzün yüklü romantik profili bozacak ama; bütün bu özelliklerine rağmen genellikle motor olurlar. Arıza adam için herşey ama herşey karizmaya endekslidir. Kadın, bu karizma saplantısını körükleyebilen bir kadınsa "bir arıza adam kadını" olmaya hak "kazanır."


ARIZALIK AKSESUARLARI
Victorinox taklidi çakı (Karaköy alt geçidinden alınma)
Taklit değil, gerçek Zippo
Gümüş kakmalı sigaralık
En son model cep telefonu
Gönül verdiği futbol takımının renklerini taşıyan tespih
Tek "S" ile yazılan ve Mahmutpaşa'dan alınan Hugo Boss ceket
Boyacı çocuğa fazladan, vapurdaki çaycıya eksik verilmek üzere bozuk para
Arızalığın getirilerine orantılı olarak kariyer sahibi olanlar için kısa Marlboro veya kısa Camel, daha yolun başında olanlar LM light ve Maltepe.
Yaz aylarında işportadan alınmış güneş gözlüğü
Tercih edilen saç stili: Bu konuda bir genelleme yapmak mümkün değil. Arızamız genç ise saçlarının önleri ve yanları kısa, arkaları ise uzundur. Eğer işleri yoluna oturtmuş bir arızaysa kendini biraz daha sevmeye başladığı için normal bir insan kılığına bürünebilir.
Koku (parfüm değil koku) anlayışları genellikle iki sene geriden gelir ve iki yıl evvelinin parfümünü kullanırlar. Eğer kene durumu sakatsa tercih "Pino Sylvestere"dan yanadır. Bu duruma cevapları da gururludur.
- Vaay Cevdet pino yapmışsın!

- Herıld yani.

Kesinlikle taşımadıkları şey telefon kartıdır. Haysiyetsizliktir. Heryeri cep telefonundan aramak racona uygun düşen şekildir.



Arızanın kimliği
Arıza burcu: Akrep, Yay
Arıza futbolcu: Aptülkerim (FB). Futbolu zirvedeyken bırakıp Karagümrük'te kahvehane işletmeye başladı. Yabancı arıza futbolcunun güzide örneğiyse, kendisine küfür eden taraftara uçan tekme atan Eric Cantona'dır.
Arıza ilçe: Of
Arıza köy ve arıza muhtar: Karadenizin küçük bir köyü olan Karaçay'ın muhtarı bir gün ihtiyar heyetini ve köyün ileri gelenlerini toplar. Köyde tarımcılığın ve denize uzak olunduğundan balıkçılığın getirisi sıfır. Muhtar, "Başka bir yere göç etmemiz lâzım" der. Köylüler önce İstanbul'a göç edileceğini zannederler. Muhtar devam eder: "Hayır İstanbul değil, Amerika'da New Jersey'e gideceğiz." Daha önceden giden bir başka hemşerisinin gazıyla bütün köy hep birlikte muhtara uyar ve tarihin ilk ülkelerarası "tüm köy göçü," Lazlar tarafından Karadeniz'den ABD'ye yapılmış olur. Bu hikâye tamamen gerçektir.

Arıza müzik: Depeche Mode, Tricky
Sahte arıza müzik: Prodigy
Arıza müzisyen: Kusmuğunda boğulan dev Jimi Hendrix
Arıza çiftler: Jim Morrison ve Pamela, Courtney Love ile intihar eden Kurt Cobain Arıza melek: Şeytan
Arıza araba: Chevrolet (Stephen King'in şoförü olmayan ve şeytanın ruhu tarafından kullanılarak cinayetler işleyen arabası Christine, bir Chevrolet'ydi.)

Arıza hayvan: Kedi
Arıza programlar: BBG (Salt birinci), Cep telefonu ve jeep baskılı bol aşiret kokulu, konusuz diziler...


www.designsione.cjb.net




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yokluğuna adandım [Şiir]
Hüzünde eskiyen bir geceyim [Şiir]
Seni yaşamaktan dönüyorum [Şiir]
Deli Mavi [Şiir]
Çünkü [Şiir]
Yüzü koyun günaha [Şiir]
Ne Diyorsun [Şiir]
Düşdenizim [Şiir]
Vakitsizce [Şiir]
Pencereler [Şiir]


Birkan ASKAN kimdir?

Kim olmadığımı biliyorum en azından. . /Bir öncesizlik mi desem, bir sonrasızlık mı, ya da evvel zaman içinde bir masal. . /kahramanlarının hepsi ölen. . /tarafından. . Kuru bir kuyu mu desem, gidemediğim bir uzak mı. . hiçbir an, göremediğim bir sevda mı, manası olmayan bir bakış mı. . /bilemedim. . Ama herşeye rağmen, kim olmadığımı biliyorum. . /Artık kullanılmayan bir köprüden. . aşk’ı sallandırıyorum. . Bilmem. . / Kimi anlatmak gerekir kendi yerime. . /ya da kim beni anlayabilir. . /Sadece kim olduğum mu önemlidir, yoksa kimse olamayacağım mı. . /Bunu da bilmek gerekir. . / Birkan tekilden sakin, çoğuldan delidir. . /Kelimesiz değildir. . /Kendidir. . /Kısaca kim ne şekilde düşünürse, öyledir. . /Bırakın öylece kalsın. . /Önemsizdir. .

Etkilendiği Yazarlar:
Lorca / O. Auroba / M. Mungan / B. Brecht / E. A. Poe / Gülten Akın / C. Süreya / E. Batur / H. Hesse / Nietzsche / C. Ersöz / P. Celan..


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Birkan ASKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.