İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Küfür eden insanları severim; ama her küfrü eden insanı değil. Mesela (sansürlemeden yazıyorum,) sikmek fiilinin geçtiği küfürlerden hiç hazzetmiyorum. Bir dişi olduğumdan ve sikilmeye müsait olduğumdan dolayı kurduğum bir empati üzerine mi hoşlanmıyorum bundan bilmiyorum; ama ben daha çok bu eylemin kötü bir çağrışım yapması yüzünden hoşlanmadığımı düşünüyorum. Sonuçta bu eylem sayesinde dünyadayız biz... Bir arkadaşla bu konu hakkında konuşurken arkadaşa: "Neden sikilmek eylemi bir sürü küfre malzeme olmuştur ki sence," diye sordum. Düz mantık kullanarak cevapladı sorumu. Bu eylemin insanın isteği dışında yapılmasıdır onu küfür malzemesi olarak kullanmamıza sebep..." Evet, çok doğru. Anneler bizler için çok önemlidir mesela. "Senin ananı sikerim," dendiğinde toz konduramazsın annene ve kızarsın küfrü edene. Annen çok temizdir, dokunulmaması gerekendir... Keza karın... Karşımızdakini kızdırmak ve onun özelini ihlal etmek için en dolaysız yoldur bu şekilde küfretmek. Bu sayede de rahatlamak fikri de bana göre küçüklüktür... Bence bu küfürleri eden kişi, tecavüz etmeye daha müsaittir; çünkü istek dışında yapılacak bir şeyi yapmaya kendisini hazırlar küfrü ederek... Ama havlayan köpek ısırmaz mantığıyla da yaklaşırsak yanlış olmaz. Kişiden kişiye değişirbu elbette. Yine de küfür edenin üslubuna ve küfrü ediş tarzına da bakılabilir buna müsait olup olmadığı. Beddua olayı da çok garip bir konu. Beddua konusunda çok daha hassas oluyor insanlar benim gözlemlediğim kadarıyla. Karşılarındakilerin ya da bedduayı edenin kendisinin söyleyeceği kötü dilek/temenni doğrudan doğruya Allah'a gidecek ve Allah katında belki gerçekleştirilebilir bir dilek olacak korkusuyla mı acaba? Eğer böyle bir şey varsa bedduayı eden bedduanın gerçekleşmesi sonucu vicdan azabı mı çeker, yoksa içten içe gururlanır mı duasının gerçek olduğuna? Bir de "Beddua döner dolaşır sahibine gelir," anlayışı var. Bu anlayıştır aslında bedduadan korkulmasının nedeni bence. "Eee? Bir sürü şey yazdın küfür ve bedduayla ilgili. Nasıl bağlayacaksın?" "Bağlamak kimin umrunda ki?"
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |