Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
“Soluk soluğa kalmıştı… Bir saatten fazladır hiç durmadan kaçıyordu. Sivri ve keskin kayalar ellerini parçalamış, yer yer kar dolu çukurlara batıp çıkmaktan, kayadan kayaya atlamaktan artık gücü kalmamıştı. Sol omuz altındaki acı gittikçe artıyor; boynundan ve belinden yayılarak bütün bedenini sarıyordu. Sol bacağından ayağına, oradan da yere sızan kan bir türlü durmuyor; beyaz karlar üzerindeki kırmızı damlalar onu, bırakmaksızın takip ediyordu… Büyükçe bir kayanın dibinde, biraz dinlenmek için sağ yanı üstüne uzanıp omzuyla da kayadan destek aldı. Korkuyla ve güçlükle dönüp arkasına baktı, kimseler yoktu. Dağın sarp yamacının bitmesine ramak kalmıştı. Az ileride, elli ağaç boyu ya da iki ok menzili kadar mesafe vardı kendi topraklarına. Ah bir ulaşsaydı şu ormanına... Hâlbuki daha henüz sonbaharda, rakip kabile Hirşeleri bu yamaçlardan kovup av arazilerini genişletmişlerdi. Bu yamaçlar için, kabilesinden on beş kadar erkek avcı yaşamını yitirmişti; tabi düşmanlarından daha fazlasını öldürmüşlerdi. Bu çarpışma ve ölümlerden sonra Hirşeler; kayalık yamaçların öteki tarafına çekilmişlerdi, şimdilik. Toparlanıp tekrar saldırmak üzere baharı bekliyorlardı. Her iki düşman taraf da, dağ keçilerinin bol olduğu bu araziden biraz zor vazgeçerdi. Demek ki, bu av arazisi savaşı hiç bitmeyecekti… Ötzi’nin kabilesi Falkonlar, uzun yıllar önce totemini ‘kızıl kartal’ olarak değiştiren yaşlı büyücü ve ona inananlardan olup, diğerlerinden ayrılmıştı. Ötzi’nin çocukluğunda, dağlarda on günlük bir yürümeyle daha güneye taşınmışlardı. O tarihten sonra Hirşeler, ‘geyik’ totemini yalnız başına kullanır olmuştu. Ötzi ve topluluğu Falkonlar ise yeni totemleri ‘kızıl kartalı’ vücutlarının farklı yerlerinde dövme yaparak taşımaya başladılar. Bu totem farkı onları av arazisinde de ikiye ayırmıştı… Ötzi, nehrin yukarı bölümüne dalgınlıkla çıkmış, bir dağ keçisi sürüsünü izlerken farkında olmadan Hirşelerin av arazilerinde epeyce ilerlemişti. Takip ettiği keçilerden birini, 4-5 okla güç bela vurup; çakmak taşından bıçağıyla henüz parçalamıştı. Tam dönüş yoluna koyulurken Hirşe kabilesi avcılarının keskin gözlerine yakalanmıştı. Avladığı keçiyi olduğu gibi bırakmış; sadağını, yayını ve çok değerli bakır ağızlı baltasını kapıp adeta bir dağ aslanı gibi fırlayıp hızla koşmaya başlamıştı. Ensesinden ve başının üstünden vınlayan oklardan kurtulmak için bütün gücüyle kayalıklara doğru koşmuştu. Düzlük bitip sarp arazi başlarken sol omzunda korkunç bir acı hisseti. Keskin bir tıslamayla çarpan okun can yakıcı acısıyla sarsılmıştı; ama kaçmaktan da vazgeçmemişti… Yaslandığı kayanın dibi güneş almadığı için zemin buzullaşmış haldeydi. Üzerine uzandığı karlar gittikçe kızıla boyanıyordu; tıpkı vurduğu dağ keçisinin boyadığı gibi… Akşam güneşinin cılız ışıkları, Alplerin yalçın kayalarını son kez yalarken; gün boyu eriyen kar sularının bitkin damlaları da artık buz tutmaya başlamıştı. Ötzi’nin kımıldayacak hali kalmamıştı. Artık sol omuzunun acısını, ayaklarını ve ellerinin üşümesini hissetmiyordu. Fersiz gözleriyle, kızıllaşan gökyüzüne son bir gayretle baktı. Kısa bir süre de olsa, belki ‘kızıl kartalı’ görme umudu vardı, durmaya yakın kalbinde. Çünkü o kabilesi sayılır; onları temsil ederdi. Onu göremeyince bu kez vadiye çevirdi bitkin gözlerini. Kabilesine duyduğu sevginin ve bağlılığının arzusuyla, onlara bir kez daha seslenmek istedi; av dönüşünü bildiren kabile çığlığıyla… Ve Ötzi’nin son çığlığı; Alplerin karlı tepelerinden aşağıdaki ormana, oradan da vadiye doğru yankılanarak yayıldı…”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kazim Bayar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |