Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
yetişemediğim tüm tramvaylardan özür dileyerek üç satırlık bir akşamı ikiye bölüyorum.. böldüğüm yerden telaşla filizlenen ve Fiksasyon döneminden kalma kuru tütünle ilerleyen gün içimdeki öfkenin öksürmeye başlamasıyla korkunun beş para etmez ciğerlerinden duman gibi süzülerek akıtıyor acıyı… bir şey söylemek için, hiç bir şey anlatmayan bir şey söylemek için hafifçe aralanan dudaklarım kuruyor sonra. Boğazıma takılan her süslü anlam için dişi bir dua kurban edebilirdim... fakat tükürdüm nefreti dilimden dişimden dişiliğimden düşündüm ve Yolun intiharına tanıklık eder gibi uzayan zamanın kulaklarını çekerken buldum kendimi… o sıska ve rezil yolculardan kaçarken şimdi doyumsuz mesafelerin çığırtkan boşluklarını kendim dediğin şeyle boyamak neden tanıdık bir oda inşa etmeye çalışmakta nereden çıktı. Bu onu ilk kaybedişin. artık yalnızım biliyorum. yalnızlığı tırnak içine alıp kendimi dışlıyorum. oysa Yalnızlık, ağzındaki hicri mikrobu obur boğazlardan kaydırırken boşlukta orgazmı anımsatan boş sözlerini boşaltıp derin dünyamın içine , küstah bir kadına tokat atmakla başlayabilir işe. Yalnızlık ölebilir ya da protein eksikliği çeken bir alkali metal gibi biraz bükülüp birazda eğilerek çıkıp gidebilir bu kapıdan! Krizantem çiçeklerine, güz yapraklı ağaçların hazin köklerine ve kel kalmaya yüz tutmuş göbekli bir hayatın saç diplerine, kafi miktarlarda; hakaret ve küfür içeriği bırakarak hantal bedenini çekebilir üstümden …Kocaman ve kendi içinde sarhoş bir iksire dönen kartal nasıl ki duvarsız koridorları veya camsız salonları anımsatan geniş ve güçlü kanatlarını hiç çırpmadan havada saatlerce asılı kalıyorsa, bende saatlerce havada asılı kalabilirim kapılarıma çarpmayan kanatlarımı incelikle süzerken hayata... artık yalnızım senin boşluğunla bile doldurulamayacak bir yalnızlıkla kendime sarılabilirim.prusik asitler, kükürtler ve sevimsiz örümcek ağlarıyla örülmüş izbe bir yuvadan kaçmaya çalışırken unuttuğum zamanı geride bırakarak... radyoaktif evre belirtileriyle birlikte beynimde dolaşan zaman ayaklarını kırıp içimde sonsuz bir şimdiye uzanırken,hiçleşen aynı zamanda mikst nöbetler geçiren gece nihayet soyunup ilkel cinayetlerinden bir suçlu aramaktan vazgeçti. şimdi bütün dünyam bir tramvaya yetişme çabasından ibaret diyen şairle baş başa kalıp kendimi affetmeyi deneyeceğim. seni zaten affettim
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülbahar Karakoç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |