..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Baki Demirtaş




15 Nisan 2013
Eşikteki Sakin  
Baki Demirtaş
Henüz bir çocukken, akşamları yatağıma yattığımda gözlerimi odanın kapısından alamaz, uyuyana kadar devamlı kapıya bakardım. Nedense bana hep sanki orada, kapının eşiğinde bir şey varmış ya da oradan bir şey çıkacakmış gibi gelirdi.


:AEEE:
Henüz bir çocukken, akşamları yatağıma yattığımda gözlerimi odanın kapısından alamaz, uyuyana kadar devamlı kapıya bakardım. Nedense bana hep sanki orada, kapının eşiğinde bir şey varmış ya da oradan bir şey çıkacakmış gibi gelirdi. O beni devamlı gördüğü halde ben onu göremez, fakat onun orada olduğunu hissederdim. Akşam uyku vakti gelip, herkes odasına çekildiğinde ışıklar kapanır ve o hemen karanlıkta benim odamın kapısı eşiğinde belirirdi. Neden hep benim odamın kapısını seçerdi onu da bilmezdim. Neden anne babamın ya da abimin odası değil de benimki? Bu yüzden yalnız uyumaktan hep korkmuşumdur. Hatta geceleri tuvalete ya da su içmeye bile gidememişimdir hiçbir zaman.
Her gece annem yatmadan önce yanıma gelir, beni öper ve “Gözlerini kapatıp, yorganı da başına çektin mi hiçbir şey olmaz” derdi. Ben de onu dinler, gözlerimi kapatır ve yorganı da alnıma kadar çekerdim. Ama ne gözlerimi kapatmam, ne de yorgan işe yarardı. Çünkü görmesem de kapının orada olduğunu bilirdim, dolayısıyla onun da.
Doğrusunu söylemek gerekirse, O’nun eşiği geçip içeri girdiğini hiç görmemiştim. Ama dışarı da çıkmazdı. Hep orada kapının eşiğinde dururdu. Tüm dünyası orayla sınırlıydı sanırım. Orayı geçti mi tüm büyüsü bozuluyordu. Orada ne kadar durduğunu da bilmezdim. Tüm gece mi? Yoksa ben uyuyana kadar mı? Belki de amacı bana zarar vermek değil, tam tersine ben uyurken beni korumaktı. Bu nedenle hep kapıdaydı. Belki de tanrı tarafından uyuyan küçük çocukları korumakla görevlendirilmiş bir melekti ya da şeytan tarafından korkutmakla görevlendirilmiş bir zebani. Ya da gerçekten o kapı eşiği başka bir dünyaydı. Gece yarısından sonra açılıyordu da, eşikteki sakin de oraya herkesin girmesini engelliyordu.
Ne olursa olsun bildiğim, emin olduğum tek şey ışık yandığı zaman veya gündüz olduğunda ortadan kaybolduğuydu. Sabah olduğunda kapının her yerine bakar, fakat onu bulamazdım. Işık bir silgi gibi onu yok ederdi, silerdi oradan. Benim korkumda bir daha ki akşama kadar geçerdi.
Tüm bunlar uzun zaman önce daha çocukken yaşadığım şeylerdi. Şimdi akşamları uyumak için yatağa yattığımda gözlerimi kapayıp bunları düşünüyorum. Çocuk aklımla kurduğum bu masallara gülüp geçiyorum. Tüm korkularımı kapının eşiğine nöbetçi dikmem artık beni korkutmuyor. Çünkü biliyorum ki bunlar benim beynimin ürünü. Ama yine de içim rahat değil. Çünkü artık çocukluğum geride kalmasına rağmen, bazı akşamlar yatağıma yatınca gözlerimi kapıya çevirip, bakıyorum ve orada, kapının eşiğine yığılıp kalmış sakinin cansız bedenini görüyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karanlığın Resmi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Alışamamaktır Hayat [Şiir]
Yeni Hayat [Roman]
Doğadan Kopuşumuzun Dayanılmazlığı [Deneme]
Eşitlikçi İlkel Topluluk/katmanlı Uygar Toplum - I [Deneme]
Hayatın Tadı [Deneme]


Baki Demirtaş kimdir?

Yazmanın bir çeşit lanet olduğuna inanırım. Bununla lanetlenen insanlar içlerinde büyüyen dalga ne olursa olsun onu yazmadan duramazlar. Ve lanetten kurtulmak için, yazar dururlar. Ben de onlardan biriyim. Ama henüz yazarak bu lanetten kurtulmuş birini ne tanıdım ne de duydum.

Etkilendiği Yazarlar:
Tarz olarak Borges, Kafka, Poe, Lovecraft'ın eserlerinden oldukça esinlenmekle birlikte varoluşçu yazarlar da vazgeçilmezimdir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Baki Demirtaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.