Hava alacakaranlıktı. Şimdi rüyalarının esiriydi o. Yumuşacık ve sıcak yatağında, dış dünyanın tehlikelerini, sorunlarını düşünmeden uyuyordu. Havada rüzgar arada sırada bir ninni gibi uğulduyor, bir yerlerde gizlenmiş kuş aynı nağmeden ötüyordu. Tüm bu dinginlik sürecek zannederken bir el, ama görünmeyen bir el omzuna dokundu. Sanki birisi tam arkasında, onun uyumasını izliyordu. İrkilerek uyandı. Gözlerini ovuşturup etrafa baktı. Kimsecikler yoktu. Normalde başının altında olması gereken yastığı, duvara dayalı şekilde duruyordu. Düzeltip tekrar aşağı indirdi. Fakat görünmez bir el, yastığı tekrardan duvara dayamıştı. Bunun bir göz yanılması olduğunu düşünerek -korkmasına rağmen- yastığı tekrar düzeltti. Yastık sanki canlı bir varlık gibi, ona inat ederek duvara yaslandı. Üzerindeki yorganı hızla teperek attı ve koşarak odadan çıktı. Rüyada olmadığına emindi. Odasının tam karşısında tuvalet vardı ve açık tuvalet kapısından annesini gördü. Ellerini yıkıyordu. Şimdi rahatlamıştı. Sonra garip ve kendini korkutan bir merak duygusuyla odasına döndü. Karanlık odada gözleri o tuhaf şeyi seçmişti sonunda. Yatağında biri yatıyordu. Kocaman, kundağa sarılmış bir bebekti sanki. Bu garip bebeğe bakarken, onun yavaş yavaş kaybolduğunu gördü. Kaybolduğundan iyice emin olduktan sonra, gidip yatağa baktı. Kaybolduğu yerde, kendi boyu kadar bir ıslaklık bırakmıştı. Ancak o hala yatağına dönüp de yatmaya cesaret edemiyordu. Odadan dışarı çıktı. Annesi lavaboda ellerini yıkıyordu. Neden bu kadar uzun sürmüştü ki el yıkaması? Yanına gitti. Annesi bir şey demedi, gülümsedi sadece. O da annesine gülümsedikten sonra, annesinin odasına yöneldi. Korkusu geçene kadar orada uyuyabilirdi. Fakat odaya girdiğinde, onun adeta kanını donduran, olduğu yere mıhlayan ve çığlıklarını engelleyen manzarayı gördü. Annesi yatağında yatıyordu. Peki lavaboda el yıkayan kimdi? Şimdi gördüğü her neyse kendisine yaklaştığını hissediyordu. Buna rağmen kımıldayamıyor, bağırıp yardım isteyemiyordu. Her şey bir an önce olsun bitsin diye gözlerini kapadı. Belki de aslında gözlerini açmıştı.