..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Nihan Koçboğan




26 Ocak 2015
Kayıp Şehrin Yeşil Renkli İnsanları  
Nihan Koçboğan
Günün gecesinde, sevişecek insanlar. Ama hazla ama tiksintiyle. Kendilerine yabancı bedenler, nasıl bir olabilir bir başkasınınkiyle? Ama olacak. Olacak ve yeni yaşamların tohumları atılacak. Yeni ve daha yeşil olacak neslin tohumları.


:AADD:
Kent uyanıyor…

Yükselen karaltılarda bir kaç odada ışık yanmakta. Gündüz hiç olamayacağı kadar boş olan caddelerde, üç beş araba özgürce fink atıyor. Kimi yeşil renkliler bir çalar saatle, Kimi Brahams'dan bir senfoniyle, kimi telefonla, kimi öyle, kimi böyle sıcak yataklarını, eşlerini bırakarak bir köşede, uyanmaya hazırlanıyorlar.

Bu arada, ılık yaz sabahlarının tatlı esintisiyle, sabahın beşinde, gözlerini açmış bile bu kayıp şehir. İnsanları tüm gün kucaklamaya hazır kolları açık, dudaklarında uçuk bir gülümsemeyle, sadece onun bildiği bir gerçeğe uyarcasına, soluk ışıklarına yol vermiş gece tünelinde.

Sadece kuzey yıldızı, inatla tam karşımda duruyor. Bir başına saltanat kurmuş semada.

Tan ağarırken, karartılar gümüşi bir renge bürünüyorlar. Camlarda öylesine bir yansıma oluşuyor ki, başka bir boyutta, farklı izdüşümlerinde olduğunuz aldatmacasına kaptırıyorsunuz kendinizi bir an.

Yeşil renklilerin uyanmasına, daha da az bir zaman kaldı şimdi. Anadolu'dan Avrupa'ya, ekmekten yaşamaya, kıyasıya bir koşuşturmaya az kaldı. Birazdan, bir iki saat sonrasında, bir insan seli kaplayacak sokakları, durakları, otobüsleri, büroları, okulları. İçinde ve dışında yer alınabilecek her yeri.

Her birey, en az 12 saat için kendini unutacak. Ekmeğini düşünecek, çocuğunu düşünecek, karısını, anasını, babasını... Bunları düşünme gereksiniminde olmayanlar, daha iyi marka bir otomobili, x yerde alacağı villayı, Uzakdoğu'da çıkacağı tatili veya (....) düşünecekler.

Ve gittikçe yeşilleşecekler. Zehirlenen insanlar, yeşil renkliler...!

Bu gün, bir değil, bir çok insan, diğer bir çok insan tarafından iteklenecek, kavga edilecek. En kötüsü bu gün, yine bir çok insan, bir bıçakla, deli bir mermiyle, baltayla öldürülecek, öldürecek.

Nereye gidiyor insanlık?

Belki bir dahi dünyaya gelecek bu günün şu saatlerinde. Adını dünyaya yazdıracak. Hiç görülmemiş bir çiçek açacak, adına ütopya denilen. Kırlangıçlar ve martılar birlik olup uçacaklar. Minik eller, onlara, coşkuyla, neşeyle simit atacak İstanbul vapurlarından.

Mutlaka, iyilikler ve güzellikler de olacak bu gün. Onca trajediye, onca namussuzluğa, onca vahşete karşın.

Bir iyi insan, bir yoksul çocuğu okutacak bu gün. Bir kimsesize ziyaretçi gelecek. Bir yaşlının koluna girip, karşıya geçirecek bir genç.

Aynı zamanlarda iki eşkıya, bir barmeni öldürecek. Kafalarına öyle estiği için.

Bir kadına, tecavüz edecek zorbanın teki.

Devletin birimlerinde soygunlar düzenlenecek.

Nazım'ın en güzel şiirlerini toplatacak kara eller.

Bir karikatüründen dolayı içeri atılacak bir gazeteci.

Gün devam edecek.

Günün gecesinde, sevişecek insanlar. Ama hazla ama tiksintiyle. Kendilerine yabancı bedenler, nasıl bir olabilir bir başkasınınkiyle? Ama olacak. Olacak ve yeni yaşamların tohumları atılacak. Yeni ve daha yeşil olacak neslin tohumları.

Televizyonda bas bas verilecek "günün gelişen haberleri". Kötüsüyle, iyisiyle dökülecek spikerlerin dudaklarından. Taş gibi, duyarsız ve duygusuzca ya da öyle olmaya çalışarak , öğretilmiş mimiklerle okuyacaklar gelişen ya da gelişemeyen haberleri.

Seyredecek yeşiller. Kızıp köpürüp seyretmekle yetinecekler. Mideleri dolu, bir 24 saati yiyip bitirince, bir ikincisine hazırlanmak üzere uykuya bırakacaklar kendilerini. Rüyalarında, vicdanlarındaki izler olmaksızın bir telefona, bir çalar saate, Brahams'a emanet yeni güne, merhaba diyecekler.

Uyandı artık kent tamamen. Solgun ve cılız ışıklar güçlü bir aydınlığa bıraktı yerini. Karartılar şekillendi yeniden. Çirkin ve sevimsizler. Onları bu görüntüye mahkum eden ellere kızgın, yeşil renklilere boyun eğmiş, onlarla yaşamayı kabullenmiş gibiler…

Kocaman kahkahasıyla sarsıyor göğü şehir. Acıkmış karnı, yutmaya hazır bekliyor insanları;

"Hadi uyanın! Geç bile kaldınız. Uyanın , uyanın. Bu traji-komedi devam etmeli".


1997,İstanbul



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Minibüs Macerası
İstanbul'da Bir Düş

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul'da Yağmurlu Bir Gün


Nihan Koçboğan kimdir?

2006 Haziran'ında, 1996-1997 yılları arasında yazmış olduğu denemelerden oluşan, İstanbul'da Bir Düş adlı kitabı yayınlanmıştır. Şiir,Öykü,Deneme ve Masal ağırlıklı yazmayı sevmektedir. Edebiyat ve Fotoğraf üzerine çalışmalarını devam ettirmektedir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nihan Koçboğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.