Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire |
|
||||||||||
|
Osmanlý Devleti –Ýmparatorluðu- (Osmanlý Türkçesi: دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه, Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye, günümüz Türkçesindeki karþýlýðý "Yüce Osmanlý Devleti"), 1299-1922 yýllarý arasýnda varlýðýný sürdürmüþ Büyük Türk - Ýslam devleti. Son zamanlarýn üzerinde çokça tartýþýlan bir yazý dilini oluþturan sistemin kurucusu yani Osmanlý Türkçesini oluþturan devlet (medeniyet). Öncelikle þunu belirtelim ki Türkçenin birden çok devri vardýr ve bu devirlerden biri de Osmanlý Döneminde konuþulan-yazýlan devridir yani Osmanlý Türkçesi devri. Osmanlý Devleti zamanýnda konuþulan ya da yazýlan dil Türk dilidir Türkçedir. Aksi iddialara itibar etmemek lazým gelir. Osmanlý devri Türkçesini bu günkü konuþtuðumuz dilden ayrý göstermek dilimize, milletimize, kültürümüze, ihanettir. Osmanlý devri Türkçesi özellikle insanýmýza kötü gösterilmektedir, unutturulmaya çalýþýlmaktadýr. Çünkü Osmanlý devri Türkçesi bir ruh taþýyýcýsýdýr. Bu ruh Büyük Türk-Ýslam ruhudur ve bu ruh Türk devletini tekrar eski ihtiþamýna kavuþturacak araçlardan biridir. Bu yüzden dýþ kaynaklý içimizdeki köþe baþlarýný tutmuþ odaklar Osmanlý devri Türkçesi denildiðinde ayaða kalkmaktadýrlar. Kimisi alaya alarak kimisi dýþlayarak, kimisi siyasileþtirerek vurmaya ve Osmanlý devri Türkçesini tarihin karanlýk zindanlarýna hapsetmeye çalýþmaktadýrlar. Müslüman-Türk milleti uyanmamalý uyanýrsa tarihi düþmanlarýmýz üzülür. Üzülmemeleri için içimizdeki görevliler var gücüyle savaþýyor. Bunlarýn karþýsýnda dik durmalýyýz hedefimize ulaþmalýyýz. Osmanlý devri yazý dilini öðrenmeliyiz. Prof. Dr. Hayati DEVELÝ bu devir için þöyle der: ‘‘Türklerin Anadolu’ya yerleþip burada Türkçeyi edebiyat ve devlet dili olarak geliþtirmeleriyle, bin yýllýk devasa bir birikimi doðuracak sürecin de baþlangýcý olmuþtur. 1928’ deki alfabe deðiþikliðine kadar devam eden bu dönemin semeresi binlerce cilt kitap, henüz tasnifi bile tamamlanmamýþ milyonlarca arþiv belgesi; camileri, müze duvarlarýný süsleyen hüsnü hat eserleri; her biri Balkanlarda Afrika’ ya kadar yayýlmýþ geniþ bir coðrafyada silinmez bir mühür gibi duran kitabeler olarak önümüzdedir!’’ Önümüzdedir fakat bizim için yazýlan bu envaý çeþit eser yeni nesil için (Cumhuriyet Devri nesli) anlamsýzdýr. Çünkü konuþtuðumuz dilden tek farkýn simge (harf) farký olmasýna raðmen garip bir ön yargý sarmalý içinde debelenmekte ve kendi mazimize sýrtýmýzý dönmekteyiz. Atalarýmýzýn bu zengin mirasýna sahip çýkmak boynumuzun borcudur. Çünkü bu zengin birikimi alýp okuyup daha ilerilere götürmek zorundayýz. Biz ise bu borcu ödemek yerine kýsýr çekiþmelerle uðraþmayý tercih ediyoruz. Osmanlý devri Türkçesini öðrense milletimiz en azýndan gençlerimiz ne kaybederiz?. Hiçbir þey kaybetmeyiz. Prof. Dr. Hayati DEVELÝ yine bu devir için þöyle der: ‘‘Osmanlý Devleti dönemi Türk dilinin gerçek bir zirvesidir. Bu dönemde, devletin siyasi gücüne denk olarak Türkçe üç kýtada yaygýn olarak kullanýlan bir dil oldu.’’ 1641 yýlýnda Roma'da yayýnlanan Ýtalyanca-Türkçe sözlüðünün ön sözünde Giovanni Molino, Osmanlý devletinin sýnýrlarý dahilindeki 55 krallýk ve beylikte 33 millet ve dil olduðunu, bunlarýn hepsinde güncel olarak Türkçe'nin konuþulduðunu söyler!’’ Þimdi böyle bir medeniyetin ardýlý olarak konuþtuðumuz Türkiye Türkçesini kaç devlet konuþuyor. Daha içimizdeki farklý etnik kimliklere bile kabul ettiremedik Türkiye Türkçesinin gerekliliðini. Osmanlý kimlere bu dili sular seller gibi konuþturmamýþ ki! Bunun için Osmanlý devri Türkçesini öðrenmeliyiz. Osmanlý Türkçesini Türk olmamakla suçlarken bu gün konuþtuðumuz Türkçenin ne kadar Türkçe olduðunu görmemek saflýk deðilse Türk düþmanlýðýdýr. Türkçemiz dünüyle bu günüyle ve geleceðiyle bir bütündür. Korumalýyýz! Osmanlý Türkçesini yabancý dillerin esiri olmakla suçlayýp Ýngilizce kelimelerle kirlenmiþ bir Türkçe ile konuþmamalýyýz! Sonuç olarak bu dil (Osmanlýca) , Türkçenin yaklaþýk altý yüz yýllýk bir döneminden baþka bir þey deðildir! Bu yazý dilinin (Osmanlý Türkçesi) öðrenilmesi için TBMM’ de çalýþmalar yürüten ve büyük yol kat edilmesini saðlayan Manisa Milletvekili, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneði Manisa Þube Baþkaný Sayýn Doç. Dr. Selçuk ÖZDAÐ’ a teþekkürlerimi sunuyorum. Bu konuda hassas davranan insanlarýmýzýn sayýsýnýn çoðalmasýný temenni ediyorum. Selam ve dua ile hoþça kalýn… Mustafa Ali ÖZTÜRK
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © mustafa öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |