Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos |
|
||||||||||
|
“Doğu Türkistan'da 1985 yılından bu yana geçerli olan uygulamaya göre şehirde yaşayanlara bir çocuk, kırsalda yaşayanlara iki çocuk sahibi olma kotası konulmuş durumda. 65 yıldır fiili bir işgal ve sistematik bir asimilasyonla mücadele veriyor kardeşlerimiz.1949 yılında Doğu Türkistan nüfusunun % 3 ünü oluşturan Çinlilerin oranı şuanda % 53 ü aşmış bulunmakta. Müslüman annelerin %22’si tamamen kısırlaştırıldı. “Kaliteli Nüfus” adı altında yapılan “resmi soykırım” ile zorla kürtaj, kısırlaştırma gibi engelleri aşıp fazla çocuk yapanları ise büyük para cezası, hatta ölüm cezası bekliyor.” “Doğu Türkistan'da, Komünist Parti üyeleri tarafın 18 yaşından küçüklere, işçi ve memurlara, kadınlara ve öğrencilere camiye giriş yasağı getirilmiş durumda, -oruç tutmak da yasaklar arasında-. Seyahat özgürlüğü olmadığı için pasaport alamayan Müslümanlar hacca da gidemiyor.” “Uygur öğretmenlere Çin Komünist parti bayrağı önünde “Dinden uzak duracağıma, öğrencilerim ve çocuklarımın dini eğitim almasını engelleyeceğime ant içiyorum” diye zorla ant içtiriliyor. Uygur Devlet memurları ve din adamları Çin bayrağı taşıyarak zorla dans ettiriliyor. Slogan olarak da “Size para vermeyen Allah'ının değil, Para veren Partinin yanında olun ve sevincinizi böyle ifade edin! demeye zorlanıyorlar.” “Doğu Türkistanlı genç kızlar, istihdam bahanesiyle zorunlu göçe tabi tutularak, ailelerinden adeta sökülüp alınıyor. Çin’in iç bölgelerine götürülen 500 bin genç kız, kölelere dahi reva görülmeyecek ortamlarda, karın tokluğuna çalıştırılırken, pek çoğu da zorla ahlaksız ortamlarda insanların zevk ve sefalarına sunuluyor. Karşı çıkanlar, en ağır Çin işkencelerine maruz bırakılırken, pek çoğu bu işkencelerde hayatını kaybediyor.” “Katil Çin bölgede nükleer denemeler yapıyor. Bu durum sakat doğumları ve kanser gibi tehlikeli hastalıkları tetikliyor. Bölgede tutuklamalar ve yargısız infazların sayısı belirsiz. İslami teröre destek vermek suçlamasıyla tutuklanan kişiler idam ediliyor. Dünyanın gözü önünde milyonlarca Müslüman Türk yok edilemeye çalışılıyor. Dünya bu masumların feryatlarını duymuyor. Bir halkın, yaşama hakkı, din ve özgürlükleri ellerinden alınıyor ses yok. Doğu Türkistanlılar, Türk oldukları, Müslüman oldukları, dillerinden, değerlerinden vazgeçmedikleri ve ibadetlerini yerine getirmek istedikleri için öldürülmekte, zindanlarda çürütülmekte, aç bırakılmakta ve sürgüne gönderilmektedir.” Doğu Türkistan’da katledilen Türk kardeşlerimiz için susmayalım. Uygur Türklerinin yaşadığı dramı, eziyeti tüm dünyaya anlatalım. Dilleri dilimiz, dinleri dinimiz ve soyları soyumuz. 250 yıldır sürekli zulüm gören “ümmetin üvey evladı” Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin hakkı üzerimizde. Hesap günü bunun hesabı bize sorulacağını unutmayalım. Katil Çin devletinin Türk dünyası ve Türkiye üzerindeki tarihi kini ve tehlikelerini dile getirilim. Yaptıklarına göz yummayalım. Biz tüm dünyaya merhameti ve Ali Cenap’ lığıyla nam salmış ataların torunları olarak öz kardeşlerimize de sahip çıkabiliriz. Biz de o ruh hala var. Sadece olayların farkında değiliz. Doğu Türkistan ile ilgili haberler o kadar kısıtlı ki üzülmemek elde değil. Milletimiz Doğu Türkistan konusunda bilgiye muhtaç durumda. Katil Çin ekonomi sayfaları başta olmak üzere, medyanın her türlüsünde yer alıp sayfaları süslerken, evlerimiz adi Çin mallarıyla doluyken, yaptığı zulümlerden habersiziz. Her şer para değildir. “Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner.” Biz de zor durumlara düşebiliriz. Çünkü etrafımıza ve dünya gerçeklerine şöyle bir baktığımızda bizim için durum hiç iç açıcı değil. Her an zor duruma düşebiliriz. Zor duruma düştüğümüz zaman kimden medet umacağız? Bu ülkede Doğu Türkistan en az Filistin kadar, Suriye ya da Irak kadar haber olabilmeli. Filistin için ürettiğimiz fikirler Doğu Türkistan içinde üretilmeli, onun için de konferanslar, paneller düzenlenmeli, onun için de yardım kampanyaları düzenlenmeli, milletimiz onlar için de kalben seferber olmalı. Çünkü onlar bizim hem din hem kan kardeşimiz. Urumçi’ nin Ankara’ dan farkı yok. ‘Öz’ ünü şu ya da bu sebeple git gide yitiren bugünkü toplum uyandırılmalı, ‘öz’ üne döndürülmeli, bilinçlendirilmeli. Doğu Türkistanlı mümin kardeşlerimiz en az Filistinli, Suriyeli, Iraklı mümin kardeşlerimiz kadar zulüm görüyor. Bizim Filistinli kardeşlerimizle olan bağımızla Uygur kardeşlerimiz arasındaki bağımızda en ufak bir farklılık yok. Aynı sorumluluklar geçerli. Sorumluluklarımızın bilincine varalım. Tüm dünyaya, Müslüman Türk’ün Doğu Türkistan’da yaşadığı zulmü anlatalım, anlamasalar da anlatalım. Yazımın sonuna gelirken; Albayrak’tan Gökbayrak’a selam olsun, Allah (c.c) yar ve yardımcımız olsun. “Turan’da bir öksüz Vatan / Dayan Doğu Türkistan / Uyan bütün Türk Dünyası.” diyorum. “Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar.” (Yahya Kemal)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mustafa öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |