Gecenin bir vakti odama giren yabancı usul usul hareket etmeye çalışırken dolabımın o müthiş gıcırtısıyla tatlı uykum bölünüyor. Göz kapaklarım aralanırken gördüğüm ilk şey uzun boylu biri siyah elbiseler içinde birşeyler arıyor dolabımda. Pek umursamadan yarıda kalan uykuma devam ediyorum. Ve yeniden rüyalara dalıyorum. Eski arkadaşlarla bir ateşin etrafında toplanmış sohbet ediyoruz. Eski diyorum çünkü aradan 20 yıl geçmiş ve her birimiz 40 kusur yaşına gelmişiz. Anılar tazeleniyor çaylar içiliyor. Bu arada siyah elbiseli uzun boylu 40 yaşlarında birisi aramıza geliyor. Selam verdikten sonra benim yanıma geliyor ve “beni hatırladın mı?” diyor. Yüzüne alaycı bir tavırla bakıp, beraber gezip beraber yemek yediğim zor günümde bana destek olan kişiyi hatırlamak değil unutmamak gerektiğini söyleyince, siyah elbiseli “dostum, ben de seni unutmadım.” diyor. Sonra ne mi oluyor? Siyah elbiseli saç kurutma makinamı tekrar dolaba koyarken çıkan sesle tekrar uyanıyorum.