"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Evet, sanýyorum 2014 yýlýnda Ýstanbul Uluslararasý Baðýmsýz Filmler Festivali’nin açýlýþ filmiydi “Big Eyes” (Büyük Gözler)… Ýlk seyrettiðimde giriþte yazdýðým soruyla birlikte sanatý ilgilendiren pek çok meseleyi film sayesinde geniþlemesine düþünme imkâný bulmuþtum. Film benim için çok anlamlý ve bir o kadar da ibretlik sahneler içeriyordu. Zira sayesinde kýz çocuklarýmýzýn karakterlerinin güçlenmesi için bir kýz babasý olarak üstüme düþenleri not etmiþtim… Diðer taraftan, bu film Tim Burton’ýn filmleri arasýndaki “normal” duruþun yorumunu sinema eleþtirmenlerine býrakarak ben söz konusu meselelere kendi bakýþ açýmý paylaþmak istiyorum. Þöyle ki: 50’li yýllarýn sonundan itibaren bütün dünyayý saran büyük gözlü çocuk resimlerinin hikâyesini anlatýrken gerçek olaylara dayanan “Büyük Gözler” her þeyden evvel bize sanatkârýn hayatýnýn kendi kurgularýndan daha ilginç olduðunu gösteren bir yapýt. Bir isme sahip olmak ve ona sahip çýk/ama/mak “Büyük Gözler”in eksen hikâyesi. Öyle ki isim, varlýk anlamýna geldiði anda isme dair haksýzlýk her türlü gerekçenin önüne geçiyor ve ismin gerçek sahibi için saklanmak artýk imkânsýza dönüþüyor. Belki gerçek, tek kiþiyi deðil herkesi ilgilendirdiði için böyle… Çünkü sanatçý görünen imzasýndan çok görünmeyen tarafýyla sanatçýdýr ve eðer bir isme sahip olmuþsa o ismin topladýðý beðeniler kadar eleþtirilerin de muhatabý ve muhtacýdýr. Sanat eserinde samimiyet ve duygusallýðýn dozu da bu metnin meselelerinden biri. Doðadan iyice kopmuþ soyut sanat eserlerinin, Kandinsky’lerin talep gördüðü bir dünyada amatörce, ucuz, kitch ve bayaðý bulunsa da bu naif resimlerin gördüðü ilgi insanlarýn doðal ve samimi olana gösterdiði itibar olarak anlaþýlabilir. Ama kolayca sömürülebilecek bu tarz ayný zaman da tehlikelidir. Aþýrý duygusallýk bir anda zevksizlik örneðine dönüþebilir. “Büyük Gözler”in meselelerinden bir diðeri popüler ve estetik sanat arasýndaki gerilim… Popüler sanatýn her dem var olduðu düþünülürse metnin itirazý onun varlýðýndan çok gerçek sanatýn yerine ikame ediliþine dair çýkarýmlara sahip… Filmin baþýndaki cümle bu açýdan kýþkýrtýcý. “Kötü olsalardý bu kadar insan beðenmezdi!” Ama asýl soru þu: “Çok sevilmek, çok talep görmek bir sanatçýnýn gerçekten iyi olduðu anlamýna gelir mi?” “Satýþ mý sanat mý?” sorusuna “Satýþ” cevabýný veren popülizmin gereði olarak sanatýn nasýl metaa dönüþtürüldüðü de metnin sorularýndan biri. Ýlginç sahneler var. Danýþýklý dövüþler, senaryolar, kavgalar. Bir kez manþete çýkýnca sebebin ne olduðu önemli deðildir çünkü. Çark bir kere dönmeye baþladý mý arkasý kendiliðinden gelir. Her þey kullanýþlýdýr bu pazarda; tablolar, tablolarýn resimleri, sonra da tablolarýn resimlerinin kartpostallarý. O zaman resim, marketler dâhil her yerde satýlabilir ve lavabo pompasý ile ayný sepete konulabilir. Oysa açlýktan ölen gerçek bir ressama göre bu þeyler on dakikada yapýlabilir. Ama “Müþteriler fark etmez ki!” ve müþteriler fark etmediði için bu þeyler bir akýma dönüþerek resim dünyasýný ele geçirebilir. Ve eleþtiri müessesesi. Ciddi sanat eleþtirmenlerinin itibar etmediði ama ressamýný zengin ve meþhur eden bu portreler pazarlanabilir bir metaa dönüþtüðü anda sanatý bekleyen tehlike bize eleþtirinin neden gerekli olduðunu hatýrlatýyor. Popülaritesinin zirvesindeki ressam ile ciddi eleþtirmen arasýndaki diyaloglar bu açýdan çok önemli. Ressam soruyor: “Ýnsanlarýn eserlerimi beðenmesi onlarý otomatik olarak kötü mü yapýyor?” Eleþtirmen diyor: “Hayýr, lakin sanat eseri de yapmýyor.” Metnin etkileyici yanlarýndan biri de uzaktan ressama benzese de yaklaþtýkça pek bir þey kalmayan kahramanýn kendisine ait olmayan ama üzerinde imzasý bulunan eserleri sahiplenmekteki ifratý. Baþlangýçta yeteneksizin ihtirasý ile ticari arsýzlýðýn birleþimi olan bu sahiplenme giderek yerini saplantýlý bir ressamlýk arzusunun patolojisine býrakýyor ve insanýn bir noktadan sonra kendi söylediði yalana bile ne kadar inandýðýný gösteriyor. Ýki ressamýn son sahnedeki görüntüleri düþündürücü. Birinin kendinden emin sükûnetine karþýlýk diðeri cerbezeli, hezeyanlý. Ama olmuyor. Gerçek; soðukkanlý, asil ve aðýr baþlýdýr. Onun kendisinden þüphesi yoktur ki telâþa mahal olsun. Sahte ise her zaman telaþlýdýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |