Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Esasen bu güveni, hoþgörüyü yedi kat yabancýlardan esirgemediðimizi gene onlardan öðreniyoruz. Kabýna sýðmayan bir ruha sahip olan Romenlerin ünlü yazarý Panait Istrati serserilik yýllarýnda Mýsýr’ýn Ýskenderiye’sinde güneþli bir kýþ geçirmek için bir gemiye kaçak biner. Gemi Ýstanbul limanýna yaklaþýnca, uzaktan kalem gibi minarelerini gördüðü Ýstanbul’da dolaþmak arzusunu nasýl gerçekleþtirdiðini “Akdeniz” kitabýnda þöyle anlatýr: “Gemiden çýkýp Ýstanbul’u ziyaret edebilmem için pasaportum olmadýðýndan, bir tayfa kasketi iþimi gördü. Nöbet bekleyen Türk zaptiyesi, bunu pek ala fark etti; ama gülümseme ile karþýladý. Ayasofya’yý çalmayacaðýmý biliyordu.” Istrati’nin tesirinde çok kalmýþ, hatta kendisini onun takipçisi diye nitelendiren Nicos Kazancakis’in de bizdeki hoþgörü dikkatini çekmiþ olmalý ki hayranlýk duyduðu Aleksi Zorba’nýn romanýný yazdý. Yunanlýdan ziyade bir Osmanlý olan Zorba sadece bir roman kahramaný deðil, yaþamýþ, Kazancakis’e yakýn dost olmuþ bir insandý. Yýllar önce Almanya’da özel bir televizyon kanalý kýzýný bulmuþ, onunla uzun süren bir röportajýný yayýnlamýþtý. Bir yazar, sevdiði bir insaný anlatýyorsa, kalemini zapt edemez. Kazancakis “Aleksi Zorba” adlý romanýnýn önsözünde Zorba’dan ne derece etkilendiðini þöyle anlatýyor: “… Ruhumda en çok iz býrakan insanlarý tespit etmek isteseydim, herhalde üç–dört isim sayabilirdim: Homer, Bergson, Nietzsche ve Zorba…” Diðerlerinden neler aldýðýný belirttikten sonra Zorba’nýn onun için ne ifade ettiðini þöyle açýklýyor: “Zorba ise, hayatý sevmeyi ve ölümden korkmamayý öðretmiþti bana. … Eðer bugün dünyada bir ruh rehberi, Hindlilerin dediði gibi bir “guru”, Aynaroz papazlarýnýn dediði gibi “yeronda” seçmem gerekse idi, mutlaka Zorba’yý seçerdim.” Kazancakis hukuk öðrenimi yapmýþ, Bergson’un derslerini takip etmiþ gerçek bir aydýn. Romanda Zorba ile Girit’te maden ocaðý iþletiyorlar. Herhalde Zorba’nýn ruh dünyasýný anlatmak için romanda þöyle bir kurgu yapar. Dinlenme zamanlarýnda patron (Kazancakis) bir þeyler yazar, Zorba da yemek yapar, kaplarý yýkar. Bir gün Zorba ona döner, “Patron ne yazýyorsun?” Alný kýrýþmýþ halde, “Ýnsanlýðýn sýrrýný çözmeye çalýþýyorum.” cevabýný verince Zorba býyýk altýndan güler ve yeni bir soru yöneltir: “Ýnsanlýðýn sýrrý orda kalsýn; bu etten mideye soðan, maydanoz, marul dolduruyoruz; bunlar üzüntü, keder, sevinç nasýl oluyorlar?” Patron “Bilmiyorum.” deyince, Zorba þu cümleyle kahkahayý basar: “Sen daha midede sebzelerin nasýl üzüntüye, kedere, sevince dönüþtüðünü bilmiyorsun; bir de kalkmýþ insanlýðýn sýrrýný çözmeye çalýþýyorsun.” Zorba’nýn hoþgörü, yaþama sevinci, hiç kimsenin önünde eðilmeme; ama herkese deðer verme ve benzeri özellikleri Kazancakis’in dikkatini çeker. Bunlarý nasýl elde ettiðini sorunca Zorba þu cevabý verir: “Hiç okula gitmedim. Kitap da okumadým. Hayat hakkýnda ne biliyorsam, bizim köydeki Hüseyin Aða’dan öðrendim. Bu koca Türk geçimini yün eðirmekle saðlardý. Ýhtiyaçlarýndan artan parasýný Müslüman, Hýristiyan ayrýmý gözetmeden muhtaçlara daðýtýrdý. Bir gün beni dizlerine oturttu ve saçlarýmý okþayarak þunlarý söyledi: “Oðlum Aleksi, sana birkaç söz söyleyeceðim. Bunlarýn manasýný þimdi anlayamazsýn; aklýnda tut, büyüyünce þuuruna erersin. Yedi kat göklere, yedi kat yerlere sýðmayan Tanrý’nýn mekâný insan kalbidir. Bu fani âlemde her çýlgýnlýðý yap; sadece onu kýrma.” Zorba’nýn bize tanýttýðý Hüseyin Aða da büyük bir ihtimalle okula gitmemiþti. Bu insan sevgisini, bu hoþgörüyü, herkese güvenle yaklaþmayý sadece kültürümüzden almýþtýr. Hüseyin Aða’lar yetiþtiren kültürümüz hangi özelliklerini yitirdi de býrakalým yabancýlara, kendi dilini konuþan, dinini paylaþan, ayný milli kaderi taþýyan insanlara küçük ayrýlýklardan dolayý düþman tavýrlar sergileyen kiþiler yetiþtirir hale geldi doðrusu çok merak ediyorum?! Toplumumuzun bütün meseleleri bu sorunun cevabýnda düðümlenmiyor mu sizce de? Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |