Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Ya sen ! dedim o küçük kuşa; gezersin uzaklarda, mutlu diyarlarda, sıcak yerlerde sen bilmezmisin nasıl olur sevgi. O küçük garip kuş daldı uzaklara, başladı gözleri damla damla yaşarmaya, gözyaşlarıyla içini dökmeye bir yandan da onları anlatmaya. Neymiş meğer sevgi, mutluluk muş o, gülücükmüş, dostluk beraberlikmiş. Kelimeler yetmezmiş anlatmaya, aslında her kelime kendi başına anlatırmış bize sevgiyi. Bazı gözler bulmuş kelimelerde, tabiatta, doğada, dalmışlar tefekküre başlamışlar ağlamaya. Bakmışlar ki her biri birer mecnun, ellerini açıp yaratana “sevgi bur da gelin” diye başlamışlar dua ya. O Ferhatların, Keremlerin, Mecnunların seslerinin yankısını duymuş uzaktan sevmeyi, sevilmenin değerini bilen gönüller. Onalarda mecnunlar gibi sevgiyi söylemişler göz yaşlarıyla, kimileri bunlara deli, kimileride sevmeyi bilen serseri demiş durmuş. O dertli mecnunlar ordusu unutmamış maşukunu nasıl unutsun ki istese de unutamaz. O his o duygu işlemiş vücudunun enderin noktalarına hele hele kalbine bir yara açmış ki, inceden inceden sızlar hasretinden kan ağlar. Açmamışlar dillerini, üzülmesin diye sevdikleri hep atmışlar kederlerini içlerine. Bir ümit için hakka açık elleri. Ne detler çekmiş meğer benim dertli kuşum; anlattıkça ağladı, ağladıkça coştu daldı yine uzaklara. Geçmişi anlattı sevgisinden nasıl dağları deldiğini Ferhat’ın, ya çöllere düşen Mecnun, onlar daha neymiş ki ne sevgiyi bilenler gelip geçmiş. Yunus gibi, Mevlana gibi sevmişler elbette onlarda birini, Hakka açıp ellerini istemişler sevdiklerini. Benim dertli kuşumda severmiş gülü, adı çıkmış bülbül diye. Gonca gülde severmiş bülbülü, onsuz geçirmez miş hiç ömrünü. Anlatırken dertli kuşum gülü güzel gördüğünü, anlar gibi oldum aradığım sevgiyi. Elime alınca bir kalem ile birde kâğıt yazmak istedim sevgiyi heceleri birleştirip kelimelerle. Yaşanır fakat tarif edilmez bir duyguymuş sevgi. Sevgiyi okuya bilmek istedim, karşımdaki karlı dağdan, martıların uçuştuğu mavi ovadan, okumaya çalışırken daldım uzaklara, daldım ki ne dalış, neler gördüm, neler duydum ah bir anlata bilsem. Dinleyin beni anlatacağım bir gün sevmeyi ve sevilmeyi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |