|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
1 Aralık 2003
Vehim ve Karamsama
Kadir KARAMAN
Vehim ve karamsama; hiç içinden çıkılmayan ve içerden hiç çıkmayan... |
|
Gönül dağlarıma duman niye çöktü birden? Her tarafım acımasız acılarla kuşatıldı, niye? Anlayamadım? Bu, yalnızlık vehminden mi, yoksa ümitsizlik sıkıntısından mı, çözemedim? Bir iç iltihabı varmış gibi yüreğim sızılıyor ve her yerim ağrıyor; ağlamaktan, sessiz sessiz. Gülmeyi canım hiç istemiyor. Çelişkiler sahrasında serseri yılkı atı gibi koşuşturuyor aklım; sıcak yaz günü bulantısı görünümünde… Ülkesini kaybetmiş, umutsuz kral mahrumluğu, mahzunluğu ve mahkumluğu içinde irâdem. En küçük darbeyle bile yıkılacak durumda sanki, vücudum…
Benliğimi böylesine bohçalayan karamsarlıktan bir an önce kurtulmam ve normal hâle gecikmeden dönmem gerektiğini biliyorum. Hiç kimseye fırsat düşürmeden, bu anlamsız iç anafordan kurtulmam gerek, çar çabuk. Bana benden yakın ve benden çok, yardım edecek kimse yok; herkese, her zaman yardım edenden başka!...
O’na da o kadar yük oldum ki; bu güne kadar; artık yüzüm yok! Oysa biliyorum: istemesem bile, bana yardım için can attığını ve kendisine bir gülümsesem, samimi olarak yönelsem, suçlarımı affedeceğini; ufak tefek hatalarımı görmezlikten geleceğini… Dedim ya, utancım ve isyanlarım ona gitmekten alıkoyuyor beni; belki ona gitmemi istemeyen her zaman itaatime karşı çıkan benliğim, bencilliğim de olabilir? Bu girifti çözmem ve mutlaka kurtulmam gerekiyor, bu saplantı gibi vehimden…
Bazen hiç bir şeyi umursamadan ve hiç bir şeyi kaygı etmeden yaşama isteği ile doluyor içim... Diyorlar ki; aynı zamanda yaşıyorlar etrafımda bulunan insanların pek çoğu, “bırak hesabı, haksızlığa uğrayanların hak alacağı düşüncesini bırak, öyle bir şey yok, zevk aldığın gibi ve sevdiğin gibi yaşa, sana sâdece kendin yaşaman için verilmiş haktır yaşamak, inanma başka söze!...”
Bu sözün büyüsüne aldanmamak ve câzibeli dehlizine dalmamak mümkün değil…Yapacaksın her türlü haksızlığı, her türlü zulmü edeceksin seni hesaba çekecek bir merci olmayacak ve yaptıklarının nedenini, niçin’ini açıklamak zorunda olmayacaksın. Bir ân, belki ândan biraz daha uzun bir zaman bu düşüncenin verdiği hafifliğin sarhoşluğu ile yoğruluyor benliğim!? Sorumsuzluk ve sorunsuzluk coşkusu ile hayal âlemine dalıyorum!
Ne güzel bir anlayış(!?) değil mi? O kadar çok ki bu şekilde düşünen ve hareket eden. “Ben de niye onlardan biri olmayayım” diyorum, kendime. Sonra büyüden kurtulmuşçasına bir ürperti ile ve şaşkın durumda, düşmeyi düşündüğüm girdapsı sersemlikten kurtulmaya çalışıyorum…
Birden şahsıma karşı yapılacak haksızlıklar ve adâletsizlikler geliyor gözümün önüne; dehşete kapılıyorum adetâ. “Ya denildiği gibi değilse; vereceksem her şeyin hesabını(!?) Hayır! diyorum, olamaz böyle bir şey! nasıl böyle düşünürler,” diyorum!?
“Eğer yaptığım, yapmadığım her şeyin hesabını vermek zorunda kalacaksam, o zaman her şeyimi ve kendimi başkalarının da olduğunu düşünerek ayarlamam, dengeyi bozmadan bir dengede kalmam gerek” diyorum, kendime…
Boşluktayım, boşluğa tepetaklak düşerken…Ne rüzgarlara tutunmam, ne bulutlardan yardim istemem; ne de umutlara sarılmam bu yıkılışı önleyecek gibi değil… Beni kurtaracak reçetenin ne olduğunu keşfetmek o kadar zor olmamalı. Kendi iç dinamiklerimi bir an önce ayağa kaldırmam; harekete geçmem ve geçirmem gerekiyor… Direncimi kuşatan acımasız yıkım ekiplerini elleri boş ve işlerini bitirememiş hâlde geri döndürmem hoş olacak aslında, becerebilirsem; ki başka çârem de yok gibi… Aksi, aynalara yüzümün bana ait olduğunu ispatım, çok zor olacak, ruhumdaki paslı tortuları temizlemem…
Bir yanlışlık, aslına bakarsam bir çok yanlışlık yaparak bu noktaya geldiğimin farkındayım ve buradan çıkışı da kendim başarmalıyım. Ya sonucuna katlanmayı göze alarak yanlışlar yapmayı sürdürmeliyim ya da doğrulara ulaşmanın doğru yolunu bularak sonumu güzele çevirmeliyim! Bu arada; yardım etmek isteyenlerin, yardımları için, hiçbir karşılık istemeyenlerin yardımlarını da alarak ermeliyim, erişilmesi zor denilen menzile, zor olup olmadığını kendim tecrübe ederek.
İçine düştüğüm, çıkamadığım, neredeyse beni yutup yok edecek bu vehimlerden; irâdemi kuşatma altına alarak sürekli tâciz eden karamsarlıklardan bir kurtuluşun olduğunu, biliyorum, bilmenin yetmeyeceğini de…dileğim ve temennim gözlerimden sessizce akana özümün özsuyu ile yalvarış ve yakarışlarıma ek olarak en büyük makama…
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
1956 yıl Sivas ili, Şarkışla İlçesi, Cemel beldesi doğumluyum. Mesleğim; İnşaat mühendisliği. . .
Yayınlanmış 4 adet şiir kitabım mevcut:
1. "Kanıma Cemre Düştü"1997 de
2. "Göçmen Kuşlar Dönmedi" 2001 de
3. "Gönlümün Güz Mevsimi" haziran 2003 te,
4. "Sevginin Sesi"(Çocuk Şiirleri), 2013 de Kayseri’de yayınlanmıştır.
Birçok şiirim Web sitelerinde yayınlanmakta.
Kendi bestelerimin de yer aldığı 5 albümde bestelenen 13 şiir de mevcuttur.
Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl, M.A.Ersoy, A.N.ASYA, A.KARAKOÇ, Y.EMRE, N.HİKMET ve diğerleri
|
|
|