..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > TAN SELONAT




21 Aralık 2001
Bir Hikayem Olacaktı .  
Bir dolu Hikaye'den Sadece Gerçek Olanı Buydu

TAN SELONAT


Canı sıkkın oturuyordu yine ofisinde. Arkadaşları hadi kalk birşeyler yiyelim, açılırsın belki diye ısrar ediyorlardı. O gitmek istemiyor, kararsız çayı ve sigarasıyla oyalanıyordu. Şu sigarayı ne kadar da artırmıştı son zamanlarda .



:BDBD:
<center>BİR HİKAYEM OLACAKTI </center> <p>Canı sıkkın oturuyordu yine ofisinde. Arkadaşları hadi kalk birşeyler yiyelim, açılırsın belki diye ısrar ediyorlardı. O gitmek istemiyor, kararsız çayı ve sigarasıyla oyalanıyordu. Şu sigarayı ne kadar da artırmıştı son zamanlarda .<p> “ Hava Soğuk Canım İstemiyor” diyerek reddetti tekliflerini.<p> “Hadi hocam kalk Internette King çevirelim” diye önerdi bir diğeri. İyi fikir diye düşündüler. Ama olmadı Nick gelmiyordu Irmak'a bir türlü. Vazgeçtiler. Arkadaşlarını seyretmekten de sıkılmıştı ki telefonu çaldı. Umutlandı . Belki arayan keyifli biridir diye. Öyleydi de. Uğraştıkları olayı anlattı ona. Arkadaşı yardımcı olmuş sorunlarını çözmüştü. Telefonlardan sıkılıp, erken ayrılmak zorunda kaldı o gün oyundan. Ama farketmezdi keyiflenmişti, ismini de çok sevmişti. Grup arkadaşlarıyla daha bir keyifli olur oyunlar diye düşündü içinden. Acele etmeliydi eşi ve arkadaşlarıyla buluşacaktı Mezunlar Derneğinde. Güzel bir geceydi, herşeyden konuşulmuştu. Irmak, Oyun Sitesindeki esprileri taşıdı bütün gece masaya. Bir arkadaşı <p>“Hoca işte sana ilk Profesyonel Öykü Denemenin konusu” dedi. Şimşekler çaktı kafasında biranda, <p>“Ciddimisin? Araştırır bir hikaye yaratırsam yayınlarmısın?” diye sordu heyecanla. İyi birşey getirirse dizi halinde bile Bültene sokabileceğinin sözünü aldı arkadaşından. Eşine döndü, gülümsemesinden umutlanmıştı. "Saçma Irmak, sen iyi bir okuyucu olarak kal yeter" dedi eşi. İlk kez huzursuzluğunu hissetti eşinin. Emindi hoşlanmamıştı. <p>Ama Irmak kararını vermişti. Israrla diretti. Birbaşka inatcı olmuştu son zamanlarda, bundan da nefret ediyordu aslında. Arkadaşlarının da desteğiyle; "Tamam dene çok istiyorsan" çıkmıştı eşinin ağzından. Onun medeni cesaretine herzaman hayranlık duyardı. <p>İlk kararı birden fazla hikaye üretebilmek için araştırma yapması gerektiği oldu. Yatkındı nasıl olsa. Destek de alabilirdi arkadaşlarından. Okuldaki günleri geldi aklına. Keyiflenmişti. Bir duble daha rakı içti bunun üstüne. Son zamanlarda bunu da artırmıştı ya!!. <p>İnsanlar Internette Chat den ne bekliyorlardı, ne kadar kendileriydiler, neden chat yapıyorlardı, nasıl senaryolar yaratabiliyorlardı. Sohbetlerde, sevinçler, dostluklar, sıkıntılar hatta korkular paylaşılabilirmiydi? Bunları gözlemleyecekti kendince. Sonuçlara göre öyküler yaratabilecekti. Gerçekten de heyecanlanmıştı. Tek dezavantajının bayan olması olduğu geldi aklına, ama başka bir rol almayacaktı üstüne, bayan olarak girecekti. Bu kesindi. <p>İletişimi doğru kurabilmek için en önemli unsurun yaş olduğunu düşündü önceleri. İlk oyun arkadaşını çok sempatik buldu. Ancak yaşının uygun olmaması nedeniyle vazgeçti. Onların dilini kullanarak uzaklaştırdı onu. Hikaye ortağının daha özel biri olması gerektiğine karar verdi. Onun keyifli bir oyun arkadaşı olarak kalmasını tercih etmiş, onu asla tanımaya çalışmamıştı. İlerleyen günlerde vakit buldukça oyun oynuyor, ancak oyundakileri gerek sohbet konuları ve gerekse ifadeleri nedeniyle sıradan buluyordu. Buradaki insanları birbirine benzetiyordu. Oysa yola çıktığı Hikaye Ortağının özel biri olması gerekiyordu. Sonunda yaşı hiç sormamaya karar verdi. Kendi hislerine göre hareket edecekti.
<p>Bu kararlılıkla oturdu o gün oyun masasına. Artık alışmıştı isimler, nerden sorularına. Samimi cevaplar veriyordu, zira hiçbir endişesi yoktu. Keyifli bir oyun oynadı. Eğer yanılmıyorsa bu masadan bir Hikaye Ortağı çıkartmıştı kendine. İlk tespit masadaki en samimi insanın kendisi olduğuydu. İnsanlar ya hiç konuşmamayı tercih ediyor, yada gerçek ötesi hikayeler anlatıyorlardı. Zaman-zaman oyun oynuyor,. zaman-zamanda Hikaye Ortağı ile sohbet ediyordu. Oyundaki sohbetlerin anlamsızlığını keşfetmişti, bunu tercih etmedi hiçbir zaman. Ortağı son derece saygılıydı. Irmak’ın. onu tutmak istediği çizgiyi hiç aşmıyor, fazla soru da sormuyordu. "Dostluk" koydular adını ve bunu bozmuyorlardı hiçbir zaman. "İdeal bir Ortak" diye düşündü Irmak. Bu kelimeyi ne de çok kullanır olmuştu.. Sevdiği kişiler artıyordu son zamanlarda. O sadece sevdiği arkadaşlarına Ortak diye hitap ederdi. Kendine de yakıştırıyordu bu ifadeyi. <p> Hüzünlü bir hikayesi vardı Ortağının. Konuşmak isterse konuşturmaya karar vermişti Irmak. Onun için ısrarcı olmadı, araştırmadı hikayesini hiçbirzaman. Önemli olan onun hikayesi değildi. Irmak için önemli olan arkadaşının ne kadar kendisi gibi olma cesaretini gösterebileceğini keşfetmekti. Hikayelerin doğruluğu nasıl olsa zamanla netleşirdi. Gösterdi de Ortağı bu cesareti zaman zaman. Düzeltmişti tüm gerçek dışı metinleri gizliden. Ama Irmak anlamamış göründü. Zira aksi halde iletişimi kopartması gerekebilirdi. Burada neyi aradığını, neyi yaşamak istediğini anlamaya çalıştı ardından. Hep onun kendisini başka birine benzettiğini hissediyordu. Bundan emindi, birinden kaçıyordu veya birşeylerden korkuyordu. Hissediyordu bunu. <p>Bunları düşünürken hiç beklemediği birşey oldu. Her nedense Irmak da Hikaye Ortağının Grup veya İşyeri arkadaşlarından biri olabileceğini düşünmeye başlamıştı. <p>"Yok ya, yapmazlar, bu ucuz bir oyun olurdu" diye geçirdi içinden. Ama bir garipliklerin olduğu kesindi. Her nedense sürekli kendisinin arıştırıldığı hissine kapılmıştı. Bunun elediği eski adaylardan biri olması veya, gerçek yaşamından birilerininde olması muhtemeldi. Onun okulu, işi, ingilizcesi herşeyi test edilmemişmiydi zaten. Bütün hepsini başarıyla geçmişti nasıl olsa. İlk adayı dışında; söylediği tek bir pembe yalanı vardı. Neden endişeleniyorum diye düşündü. Kendisinin burdaki insanlardan farklı olduğunu biliyordu. Ama olmuyordu. Hissediyordu artık samimiyetten uzaklaşmıştı. Eskisi kadar net cevaplar vermiyordu sorulara. Duyduğu endişeleri eşiyle paylaşıyor ancak çözüme ulaştıramıyordu. Birinin kendini araştırdığı paranoyasına kapılmıştı. İşler ters gidiyordu. Bunu hissediyordu, bir terslik vardı bu olaylarda. <p>Önceleri bunun Ortağının bir sorunu olduğunu düşündü. Senaryolar üretti bunun üzerine. Artık kendisi de samimi değildi. Ortağını da eskisi gibi samimi bulmuyordu. Denemeye başladı onu. Mail'ine gelen Birkan Askan yazılarının kaynağının o olduğunu düşünmeye başlamıştı. Buradaki dili kullanmaya başlamıştı artık. Hiç hoşuna gitmiyordu olanlar. Sürekli olarak Ortağının kaçtığı ve yakalanmak istemediği birisi olduğunu düşünürken, kendisinin de böyle hisseder olması hiç hoşuna gitmemeye başlamıştı. Oysa onun korkacak hiçbir şeyi yoktu. Ödeyeceği en büyük bedel kendisini aptal zannetmeleri olurdu. Bunun da önemi yoktu. <p>Peki niye böyle senaryolar üretmeye başlamıştı. Yoksa kendisi de gerçek yaşamıyla, sanal araştırmasını birbirine karıştırmaya başlamıştı. Zaman zaman sınırları zorladığını hissediyordu. <p>Aklının hafife alınmış olmasını hazmedemiyordu, inatcılığı nedeniyle sürdürmeye karar verdi bu hikayeyi. Oyunda roller değişmişti şimdi. Kendisimi araştırılıyor, yoksa o ortağınımı tanımaya çalışıyordu. Bir akıl savaşına dönüşmüştü oyun. O zaman bunu çözmeye karar verdi. Ama eski tadı kalmamıştı. Kendisinin de samimiyetten uzaklaştığını, kafasında onlarca senaryo üretmeye başladığını farkediyordu. Sorun Irmak’ın kendisi olmaya başlamıştı.
<p>Uzun süreden beri, görmemizliğe geldiği küçük oyunlara, anlamlı nicklere, imalara eskiden gülerken şimdi sinirlenir olmuştu. Eşi de sıkılmıştı bu senaryolardan. <p>Birgün ona herşeyi anlatacak ve katkısı nedeniyle ona teşekkür edeceklerdi. Belki bir doğum günü, belki özel bir günde onu Balık-Rakı Partisine davet etmeyi düşünmüşlerdi. Ama şimdi geldikleri noktada, Hikaye Ortakları akşam yemeklerinin davetsiz konuğu olmuştu. Irmak olanları o kadar fazla tartışmaya, konuşmaya başlamıştı ki eşi ve arkadaşı bu fikrin iyi bir fikir olmadığını kabul etmeye başlamışlardı. Kim olduğumu düşünüyorlar sorusu birtürlü aklından çıkmıyordu Irmak’ın. Kafasında binlerce senaryo üretti yaşadıklarıyla ilgili. <p>Sonunda herşeyin verdiği samimi bilgilerden kaynaklandığını anlamaya başlamıştı. Ama kim, neden, merak ediyordu kendisini. Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyordu. Sonunda anlayıpta hissettirmemeye çalıştığı herşeyi toparladı kafasında. Artık onların diliyle konuşmaya karar vermişti. Bu bir akıl savaşına dönüşmüştü. Bütün bunları bir işin parçası olarak düşünmüştü. Ama gösterdiği saygının kendisine de gösterilmesini istiyordu artık. O kendisini aptal olarak düşünmeleri pahasına bozmamıştı hiçbir oyunu. Ama iş çığrından çıkmaya başlamıştı. <p>Ne kadar da kararsız kalmıştı bu garip tecrübede. Nasıl bir hikaye yazacaktı yaşadıklarından. İçinde yalnızlıkların da yaşandığı bir kıskançlık öyküsümüydü bu, yoksa kocaman polisiye bir öykümü, kararsızdı. Ama gerçek olan birşey vardı, Irmak artık sağlıklı düşünemiyordu. Şunu anlıyordu ki bu iletişim kesinlikle samimiyetten uzak, insanları gerçek ve sanal ortamı birbirinden ayırt edilemez duruma kadar götürebilen sağlıksız bir iletişimdi. Yaşadıkları güvensiz bir ortam olduğu sonucuna götürmüştü onu. Şunu çok iyi anlamıştı ki anahtar çocuklarının ismi, ve kendi isminden türettiği nick isimlerindeydi. Bu nicki daha once kullanan arkadaşıyla konuştu. Ne yaratıyorlar kafalarında diye düşündü uzun uzun. Bununla ilgili sonsuz yemler hazırladı. Ne olduğunu düşünmüşlerdi ? Nasıl paranoyalar kurmuşlardı ki işler bu kadar tersine dönmüştü. Emindi hikaye Ortaklarının da kafalarında onlarca senaryo vardı kendisiyle ilgili. <p>Eşi ve arkadaşlarıyla tekrar konuştu. Bu oyundan sıkılmıştı. Gerçek yaşamından uzaklaştığını hissediyordu. Bu tek bir anı olarak yayınlansın istiyordu. Zira hikayede kahramanlar yer değiştirmeye başlamıştı. Böyle bir dizi istemiyordu artık. Yaşamında son bir ayın çeşitli senaryolar üretilerek geçirilen anlamsız bir dönem olduğunu farketmişti. Bunu iş olarak üstlenmiş insanların olduğunu biliyordu artık. Onlar için üzülmüştü biran. Kim bilir bu ortamdan gerçek yaşamlarına ne korkular, ne sevgiler, ne senaryolar taşıyorlar ve bunların hayatlarını yaşamalarına engel olduğunu göremiyorlardı. <p>Tekrar son bir samimiyetle herşeyi açıklayıp, kapattı bilgisayarını. Şimdi kendini daha iyi hissediyordu. Tek hazmedemediği, aklının hafife alınması olmuştu. Nelerin farkında olduğunu anlatamamıştı birtürlü. Buda ödemeyi göze aldığı bir bedeldi.
<p> Bunları düşünüp çıktı ofisten. Artık hayata döndüğünü hissediyordu. Çocuklarını alıp, büyükannnelerine götürmeyi planladı. Annesiyle sohbet ona da iyi gelecekti. Epeydir insanlardan uzaklaşmaya başladığını hissediyordu zaten. Telefon açtı. Evde yoktu.. Vazgeçti evlerine gideceklerdi. Araba kullanırken iki şeyden nefret ederdi. Kırmızı Işılar ve Çalan Telefonlar. Bugün şanssız günüydü, yine yakalanmıştı bir ışığa. Kırmızı ışıklardan nefret ediyordu. Işıklar son bir aydır sürekli senaryolar üretmesine izin veriyorlardı. Yine aynısı oluyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yaşam İlkesi
Yaşam İlkesi (II)


TAN SELONAT kimdir?

Hayatı çoğunlukla ufak bir çocuk gibi çoşkulu yaşamasını seven, ama zaman zaman da elinden kaçtığı hissine kapılarak yakalamak için çabalayan biraz haşarı, biraz akıllı, biraz romantik, biraz realist, biraz ukala, ama daima sevgi dolu bir insan Tan Selonat. Eskiden olduğu gibi; Tanrı\'nın kendisini neden bu kadar sevdiğini anlamaya çalışıyor halen. .

Etkilendiği Yazarlar:
Ayşe Kulin, Firuzan, Oğuz Atay, Orhan Veli, Nazım Hikmet


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © TAN SELONAT, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.