Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
"İçinde portakal suyu ve votka olan bir kokteyl hazırlar mısınız?" Gazetesini tezgahın üzerine koyarken, haberin başlığına ilişti gözü. Aynı anda, bir kadının bara yaklaştığını farketti. Çantasını tezgaha koyan kadın, yanındaki tabureyi düzeltip oturdu. "Kalite fahişedir." dedi, içkisini getiren barmen, başıyla kadını işaret ederek, "Bunun gibiler şimdilerde az bulunur, zevkine takılıyor." Kadının duyabileceği bir sesle konuşuyordu. Barmenin bu şekilde konuşmasına canı sıkıldı. Yaptığı iş ne olursa olsun, insanlara saygı duyulmalıydı. Kadından tepki vermesini bekledi ama hiç tepki vermedi kadın. "Farklı bir güzelliği var." diye, geçirdi aklından. Boynu dikkatini çekti, boynu da boyu gibi oldukça uzundu kadının. 1930 ların saç modelini anımsatan, kısa, kuzguni saçlarının ucu çenesine doğru uzanıyordu. Saç rengiyle tezat teşkil eden, iri, bal rengi gözleri vardı. Ağzı biçimliydi, ince dudaklarına mor ruj sürmüştü. Üzerinde; pembe askılı badisi, yandan yırtmacı olan, siyah mini eteği vardı. Tabureye oturduğunda; iyice sıyrılan eteği, açılan yırtmacından, uzun bacakları görünüyordu. Kalçası daracıktı. Kırk yaşlarında olmasına rağmen bakımlı ve güzel bir vücudu vardı. Adamın yüzüne; gri, donuk gözlerinin içine baktı kadın, ufacık bir ışık aradı. "Ben fahişeyim" dedi sonra, "Ölü serçelerle sevişirim ", şuh bir kahkahanın ardından, yüzüne alaycı bir ifade yerleştirerek, "Sizi eğlendirmemi ister misiniz?" "Zevkine takılıyor." demişti barmen, ama bir bedeli olmalıydı."Bir bedeli olmalı." diye fısıldadı adam. Yüzünde, mimiklerinde, ses tonunda yaşam belirtisi yoktu. "Var!.." dedi, adamın gözlerinin içine, bal gengi gözlerini diken kadın, "Hem de ağır bir bedeldir bu..." gülümsedi, "Korkmayın canım, sizden, o kadar büyük bir bedel talep etmeye hakkım yok, etsem bile, bunu ne siz, ne de başka bir erkek ödeyebilir. Fahişeliğin ağır bedelini bir tek fahişeler öder, siz erkekler bir kaç dakikanızı satarsınız fahişelere ve sadece onun bedelini ödersiniz." Çantasından sigarasını, çakmağını çıkarıp tezgahın üzerine koydu. Barmen, uzanarak paketi açtı, kadına bir sigara uzattı ve yaktı. Kadın, teşekkür ettikten sonra, yine adama döndü: "Erkekler... Onlar; içlerindeki acının bedelini öderler, acılarını bizim içimize boşalttıklarını düşünürler ama yanılırlar, yeni acılar, yeni yaralar açarız biz onların ruhlarında, bedenlerinde, işte bunu farketmezler, farkettiklerinde başka fahişe ararlar, böylece sürer bu kısır döngü" Sigarasından derin bir nefes çekti: "Bu benim yaşamım, böyle yaşamak benim tercihim." Kadın; ruhunun kıvrımlarına sinen fahişeliği nasıl açıklayabilirdi ki bir erkeğe, onların hüzünlü boşluklarına dokunmayı, orada yer edinmeyi... Belki bir meydan okumaydı bu, kendisini güçlü hissettiği andı bir erkekle olduğu anlar. Adamın gözlerinin; üzerinde dolaştığını hissediyor, bundan hoşlanıyordu kadın, tam da memelerinde odaklanmıştı ki adamın gözleri, "Aldanmayın, şimdi her göğüsü güzel gösteren sütyenler var." Adam gözlerini kaçırdı aniden, yüzünde ilk kez farklı bir ifade dolaştı, biraz kızardı. İlk gençlik yıllarıydı, günün erken saatinde geneleve gitmişti. Fazla müşteri yoktu. Kadınlar; açık saçık konuşuyor, küfürederek, iskambil falı bakıyorlardı. İçlerinden, minyon tipli, çocuksu yüzü olan farketti delikanlıyı, gelmesi için işaret etti. Odaya çıktılar birlikte, kadın; "Soyun." dedi, arkasını dönüp soyunmaya başladı delikanlı. Döndüğünde; içi boş bir kese gibi sarkan memelerini, kırışıklar ve çatlaklarla dolu karnını gördü kadının. Kadın külotunu da çıkararak divana uzandı, bacaklarını toplayıp yana açtı ve yapmacık bir ifadeyle "Hadi gel kocacımmm" diye seslendi. Pantolonuna uzandı, çebinden çıkardığı parayı masanın üzerine bıraktı, giyindi ve odadan çıktı delikanlı. Kadınlar, kahkaha attılar arkasından, "Jet gibisin enişteeeeeee" Sol dirseğini bara yaslamış, eli çenesinin altında, parmağını emerek adamı izliyordu kadın. Gözleri kısılmıştı, çevresinde oluşan kırışıkları, makyajla kapatmaya çalışılsa da, bardan yansıyan spotların altında çizgiler belirginleşmişti. Bakışları yumuşak, cilveli, sevişir gibiydi. Meryem'i düşündü, işyerinden arkadaşını... Kırklı yaşlara geldiğinde birden değişmişti Meryem. Erkeklerin kendisini arzulamasını istiyor, onlara, çapkın bakışlar atıyor, frikikler veriyordu. Hala çekici bir kadın olduğunu kendisine mi? yoksa erkeklere mi? kanıtlamak istediğini bilmiyordu. O; sadece gözleriyle fahişelik yapıyordu, ötesi yoktu, dokunmak yoktu, birliktelik yoktu, şuh bir fahişe gibi bakıyor, bedenini sergiliyor, öyle davranmayı seviyordu. Bir çok erkeği aşık etmişti kendisine ama kendisi hiçbirine aşık değildi. Onların yakınlaşmasına izin vermiyor, uzaklaşmalarını da istemiyordu. Bir gök çismi gibi, onları çekim alanında, belli bir yörüngede tutmaktan mutlu oluyordu. Erkeklerin çektiği acılar umrunda bile değildi. "Bir içki alır mısınız?" "İçki kullanmam" dedi, barmen gülümseyerek. "Bayana sormuştum" dedi, boş taburelere şaşkınlıkla bakan adam. Neden sonra farketti barda yalnız olduğunu, tekrar gazetenin başlığına ilişti gözü. Fahişeliğin Geni Bulundu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre gümüşdoğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |